26

6.4K 571 523
                                    

Bilgilendirme: bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim. (Aklıma geldiği zamanı takmayın nxnxj.) Masal, Toygar'ı 22 yasinda olarak hesap etmişti 4 yıllık bir üniversite bitirdiğinden dolayı. Ama aslında o 23 yasinda çünkü bir yıl da sınıfta kalmıştı. Masal o zamanlar bu detayı bilmediği için öyle bir hesaplama yapmış yani.

-

Ayşenur'un biraz önce söyledikleri zihnimi meşgul etmeye devam ederken elimdeki temizlik beziyle lokantamızın masalarının üzerini temizlemekle uğraşıyordum. Annem ve babam eve, namaz kılmaya gitmişlerdi.

Bezimi tekrardan ıslatıp bir güzel sildikten sonra lokantaya giren kardeşim Samet ve arkasından gelen bir adamı görmemle duraksadım. Bu adam, daha önce burada yemek yiyip de 'daha teşekkür bile etmeyi beceremiyorsunuz' diyen adamın ta kendisiydi.

Adam beni görür görmez duraksarken lokantada tek olduğum için "buyrun," diye mırıldanıp bezimi masanın üzerine bırakıp birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kapattım.

Yine geçen seferki gibi oldukça özenli giyimiyle 25 yaşlarındaki bir adam hissi uyandırıyordu. Beni uzun uzadıya süzdü ve kardeşimin şaşkın bakışları eşliğinde gülümsedi. "Kolay gelsin."

"Teşekkür ederim."

Verdiğim bu cevabım sonrası güldü. "Sonunda teşekkür etmeyi öğrenebilmişsiniz."

Gülüşü gitgide solarken bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam etti. Neredeyse kendimi çıplak hissedecek bir boyuta kadar geldiğimde, biraz önce söylediği küstah sözlere ithafen kaşlarımı çattım. Nedense hiç güven veren bir tipi yoktu ve beni kötü hissettiriyordu.

"Bu arada ben Utku, memnun oldum." Ellerini bana doğru uzattığında ne yapacağımı bilemeyip kardeşim Samet'e doğru baktım. Onun da ne olduğuna dair tek bir fikri yok gibiydi.

Uzattığı elleri, tabiri caizse zaman aşımına uğradığında gülümseyerek indirdi ve ardından, o kadar boş masa olmasına rağmen yine ve yine tıpkı önceki gibi üzeri dolu olan, bezlerimi koyduğum, masanın sandalyesini çekerek oturdu.

"Temizlik mi yapıyordun?" Şu saniyeden itibaren resmiyeti de bir kenara bıraktığında daha fazla dayanamadım.

"Siz en iyisi ne yiyeceğinizi söyleyin, başka konularda bir merakınız olmasın." Sesim olduğundan sert çıkarken Samet'e doğru bir bakış attım ve kaş göz arasında mutfağı işaret ettim.

Onu bile beklemeden mutfağa doğru girdiğimde saçlarımı bıkkınlıkla arkaya doğru savurdum ve Samet de girer girmez sesimi yükselttim. "Bu adam kim?!" Son anda ses tonumu fark edip şiddetimi indirirken "senin onunla işin ne?!" diye devam ettim.

Omzunu kaldırıp indirdi. "Bilmiyorum ki, ben buraya doğru gelirken karşıya park edilmiş bir araç gördüm ve bu adamın da şoför koltuğunda olduğunu fark ettim." Sinirle kaşlarını çattı. "Sonra tam içeri giriyordum ki aynı anda girmişiz."

Bu bana oldukça korkutucu gelirken "nasıl yani?" Diye sordum inanamayarak. "Aracını lokantanın karşısına mı park etmişti?"

Hızla kafasını salladı. "Evet ve buraya doğru bakıyordu. Onu tanıyor musun?"

Derince yutkunurken "hayır," diyebildim sadece. Bu adamın derdi neydi böyle? Neden öğlen vakti kalkıp da aracının içinde bizim lokantayı seyrediyordu? Hem de ben dükkanda yalnız başımayken!

"Masal hanım!" Bana oldukça uzaktan gelen bu haykırışı duymamla birden irkilirken kardeşimi arkamda bırakarak hızla mutfaktan çıktım ve Utku denilen adamın masasına doğru yönelmeye başladım.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin