36

5.3K 515 181
                                    

Selam 36. Bölüme hoş geldin bebeğim benimle arka odaya geçmek için oyla + yorumla 🔥🔥
-

Ne şans ki bugün lokantada bir yoğunluk hakimdi ve buna eş zamanlı olarak da kendimi çok yorgun hissediyordum.

Boynumun terlediğini hissedebiliyordum, uykum geliyor, kollarımı zar zor hareket ettirebiliyordum fakat buna rağmen işimin başındaydım çünkü annem tüm bu işlere tek başına yetişemezdi. Kardeşim Samet de okuldaydı yani benim ona yardımcı olmak dışında bir çarem yoktu.

Büfeye gelen birkaç müşteriye istediği yemekleri paket servisi yapıp yolcu ettikten sonra bacaklarım her ne kadar beni geriye doğru itse de kendimi zorlayarak yemeğini yiyip gitmiş bir kişinin masasına doğru ilerledim ve toparlamaya başladım.

Tabakları iç içe yerleştirirken yarım yenmiş nohut yemeğini görünce bir anlık duraksadım ve istemsiz iç çektim. Kim nohut yemeğini istese abartısız aklıma Toygar geliyordu. Hatta son zamanlarda her ne kadar sevmiyor da olsam ben de birkaç kere denemiştim.

Bana Toygar'ı hatırlattığı için artık leziz geliyordu.

Tabakları tam kucağıma alıp kaldırıyordum ki birden ellerimden kaymalarıyla yere düşüp paramparça olmaları sadece birkaç saniyede yaşanırken bıkkın bir nefes verip olduğum yerde diz çökerek gözlerimi sinirle yumup açtım. Neyse ki lokanta şimdi boştu ve annem mutfaktaydı. Bunu duymuş olmasının imkanı yoktu.

"Sakar mıyım yoksa dikkatsiz miyim, belli değil." Kendi kendime söylene söylene tam elimi uzatıyordum ki birden arkamda kalan tanıdık bir ses işitince duraksama ihtiyacı hissederek nefesimi tuttum, "Masal."

Direkt arkamı dönmemle Toygar'ı görmem bir olurken diz çöktüğüm yerden hızla kalktım ve ona doğru baktım şaşkınlıkla.

Bir an bu anın gerçekliğini sorgulamaya başlamıştım çünkü günler geçmişti ve bunun gerçekliğini zihnim kabul etmek istemiyor gibiydi.

Olduğum yerde hareketsiz kaldım, hiçbir tepki bile veremedim. Nefesimi bırakmayı bile unutmuştum, derken Toygar bana doğru hızlı birkaç adım attı ve kollarını belime sarıp beni kendisine doğru çektikten sonra sıkıca sarıldı.

Bu o kadar hızlı olmuştu ki ne olduğunu anlayamaz bir şekilde onun kolları arasında kalırken "iyi misin?" diye sordu dingin bir sesle. "Seni nasıl özledim bilemezsin, Masal."

Onun kolları arasında olmak, ona ait kokuyu keşfetmek ve bu anın güzelliği... aslında bunlar benim için çok güzel şeylerdi ama bunu düşünecek bir halde değildim. İki haftadan fazla olmuştu neredeyse ama asla bana hiçbir şekilde ulaşmamış ve hiçbir şekilde de yazmamıştı. Sözde her gün beraber okula gidip gelecektik ama o bile yalan olmuştu. Hepsinden öte bir de evleniyordu. Bunları nasıl unutabilirdim?

Sanki o da bunları sezmiş gibi birden kollarını belimden çekip göğsünü de başımdan ayırarak geriye doğru birkaç adım attı. "Kusura bakma, bunu yapmamalıydım." Sessiz kaldığımda devam etti. "Öyle seni birden görünce... işte... sarılmak istedim."

Direkt arkamı döndüm ve tekrardan eğilip yerdeki kırık tabak parçalarını bir tarafa toplamaya başladım. Tabii ki de süpürgeyle toplamam en doğru olanıydı ama böyle bir durumda, böyle bir şeyi akıl edemezdim.

Onun da yanıma doğru eğildiğini görünce duraksayıp derin bir nefes verdim. "Masal, iyi misin?"

"Çok iyiyim," dedim oysa aksini söyleyen boğuk bir sesle. "Ne oldu, niye geldin?"

Birden duraksadı ve öylece bana doğru bakmaya başladı. İçim acıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Yine her zamanki Masal, her zamanki güçlü rolünü oynayacaktı. Hiçbir şekilde karşısındakine gerçek duygularını söylemeyecekti. Sonrasında da her şeyi içine ata ata tıka basa dolduracaktı.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin