6

14.2K 885 251
                                    

05**: günaydınnn canımmm.

Gelen mesaj sonrası oflayıp telefonumu cebime indirdiğim gibi metro istasyonundan çıkıp yürümeye başladım.

Tam bir haftadır bu kız bana sürekli yazıp yazıp duruyordu ve amacının ne olduğunu tam olarak bilmediğimden nasıl davranmam gerektiğini de dolayısıyla bilmiyordum.

Gerçekten de amacı benimle dost mu olmaktı? Veya gerçekten de Barış aracılığıyla beni kullanmak falan mıydı?

Aslında mesajlarına cevap vermemek bu belirsizlikte en doğru seçim olabilirdi fakat nedense yapmak istemiyordum. Çünkü Barış'tan hoşlandığını söylemişti ve bu nedense onunla daha çok konuşma isteği uyandırmıştı bende.

Masal: günaydın.

Ve direkt cevap geldi.

05**: ne yapıyorsun tatlım?

Masal: derse yetişmeye çalışıyorum. Sen?

05**: ben de.

Masal: derslerimiz aynı saatte mi?

05**: aa evet bugün pazartesi değil mi, evet öyle. 😇

"Gün geçmiyor ki şu lanetli melek emojisini atmasın," diye kendi kendime mırıldandım ve metro istasyonuyla kampüsün arasındaki mesafeyi yürümeye başladım.

Okulumu ve bölümümü seviyordum. Müzikle uğraşmayı seviyordum. Şarkı söylemeye ise bayılıyordum. Bayılıyordum fakat sadece kendi kendime söylerken. Henüz insanların arasında söyleyecek kadar hazır hissetmiyordum kendimi.

Sonunda okulun içine vardığımda dersin başlamasına daha on dakikalık bir süre olduğunu fark etmemle kafeteryaya uğramaya karar verdim. Derse geç kalmama uğruna artık nasıl yürümüşsem on dakikalık bir kazancım oluşmuş ve bunu da kahveyle taçlandırma isteğime sebep olmuştu.

Bir filtre kahve siparişi verdikten sonra kahvemle birlikte masanın tekine geçip oturdum. Ardından da telefonumu çıkarıp yazmaya başladım. Bu Ayşegül'le yüz yüze tanışmak için iyi bir fırsat olabilirdi.

Masal: eğer dersin daha başlamadıysa gelsene kafeteryaya biraz oturalım.

Görüldü atıp çevrim dışı olduğunda kaşlarımı çattım.

Ve o an dibimde biten Bekir'le neredeyse yerimden zıplıyordum!

"Selam," deyip yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda yaşattığı ani korku yüzünden kocaman açtığım gözlerimi yumup açtım. "Selam."

"Korkuttum mu yoksa seni?" Deyip kaşlarını çattı. "Aslında korkutmayı sevmem."

Alayla güldüm. "Bir de sevsen ne olacaktı acaba?"

O da güldü ve gitarının bulunduğu çantasını masaya dayadı. "Bugünki yapacağım performansımı pürdikkat dinle bak." Gülümsedi. "Kaç gündür bunun için hazırlanıyorum. Umarım bir pürüz çıkmaz."

"Sıra bize de gelecek," deyip derin bir nefes verdim. Hayatımdaki en büyük tezatlık da buydu aslında. Müziği seviyordum, çalmayı seviyordum fakat bunu sadece kendi kabuğumda yapmayı seviyordum. Henüz insanların önüne çıkmaya hazır değilmişim gibi hissediyordum.

Kahvemden bir yudum alıp geri masaya bıraktığımda masadaki telefonumun titrediğini fark ettim.

05**: bence sonra yapalım :)

05**: şu an yanında zaten biri var, rahatsız etmek istemem.

-
***toygar misin ayşegül müsün toygargül müsün artık her kimsen çıkar göster.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin