🌟Sınır: 80 oy.🌟 bu arada ben CY okumaya gidiyorum hem de baştan. Hadi Allah'a emanet.
-Toygar: Masal?
Toygar: neredesin Masal?
Toygar: neden telefonlarına cevap vermiyorsun?
Toygar'ın attığı sayısız mesaj vardı ama asla birine cevap verecek güçte hissetmiyordum kendimi.
Kampüsün bahçesinde, gözlerden uzak bir bankın üzerinde öylesine oturuyordum. Ne yazık ki boğazım düğümlü, gözlerim yaşlıydı. O şerefsiz bir kez daha beni kandırmayı başarabilmişti.
Daha çok kendime kızıyordum aslında. Onun gibi birine nasıl güvenebilmiştim? Haftalardır bana 'öğrenci konser etkinliği' diye diye nasıl da parmağında oynatmıştı. Üstelik bunların yanında bir umudun da doğmasına sebep olmuştu. Kendimi müzisyen olmak için atacağım ilk adım diye gazlayıp durmuştum. Barış'ı her ne kadar sevmesem de bundan güç almıştım ben.
Bir gözyaşı daha aktı ve bir kez daha sildim. Ellerimde tuttuğum telefonumun ekranına artık bakmak istemiyordum. Toygar'ın söylediği o şeylerden, Barış'ı hırpaladığı onca sahneden sonra öylece sınıfı terk etmiştim. Kendimi artık nefes alamıyormuş gibi hissediyordum.
Titreyen ellerimi daha da sıktım. Patlama noktasındaydım ve bir şeyler yapmam gerekiyordu. Böyle, burada sessiz bir şekilde oturmaya daha ne kadar devam edecektim? Ne diye o Barış'ın ağzının ortasına bir tane yapıştırmamıştım ki?!
Bu düşünce beni yersizce gülümsetti. Zavallı bir kızın zavallı bir intikamı gibi bir şeydi bu. Ağzının ortasına bir tane yapıştırdıktan sonra ne olacaktı peki? İçimde yeşeren bunca umut ve o kadar emek verdiğim çalışmalarım bir amaca ulaşabilecek miydi?
"Hayır," kendi kendime cevabımı da verdim. Ancak o kadar buğulu bir sesti ki bu, ben bile zor duyabilmiştim.
Derken arkamda kalan bir sesi işitmemle olduğum yerde kalakaldım. "Masal?"
Toygar?
Daha arkamı bile dönmemiştim ki hızla yanıma doğru gelip önümde diz çökerek durdu. Üzerindeki uzun paltosu, diz çökmesinin etkisiyle yerle buluşmuştu. Ellerini beklenmedik bir hareketle ellerime doğru uzattı ve içine hapsetti. Ela gözlerine ancak o zaman bakabildim. Endişeyle bakıyordu.
Elleri sıcacıktı. Sol eli sadece ellerimde kaldı ve sağ elini kaldırıp yanağımla çenemi bağlayan yere doğru yerleştirdi. Dosdoğru bana doğru bakıyordu. Sadece "üzülme," dedi.
Sanki bu beni daha da çok üzmüş gibi bir gözyaşı daha düştü. Hızlıca onu parmağıyla sildi ve çöktüğü yerden kalkıp banka oturarak yanımdaki yerini aldı. Kollarını sırtıma doğru uzattı ve kendisine doğru çekti. Böylece başımı onun omzuna yaslamış oldum. Tabii bir yandan da kollarının arasındaydım.
"Bir çocuk gibi kandırıldım." Dedim sıkkın bir ses tonuyla. "Hem de ikincisine. O beni tam iki kere kandırdı ve ben bir salak gibi kandım buna."
Toygar bir yandan da saçlarımı okşuyordu. Bu bana inanılmaz bir güç vermiş gibi kaldığım yerden devam ettim, "yine sen fark ettin Toygar. Yine sen bunu ortaya çıkardın ve ben-"
"Bunlar önemli değil." Diye susturdu birden beni. "Önemli olan senin ne hissettiğin ve..." durdu ve söyledi. "Sen." Bu söylediğiyle yüzümü ona doğru kaldırdım.
"Şu an aklıma, o Barış denen şahsın yaptıklarından çok senin nasıl olduğun takılıyor. Seni bu denli üzmüş olması, senin de bu kozu ona ister isteyerek veya ister istemeyerek vermen hiç de hoşuma gitmiyor."
Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi "seni seviyorum Masal." Dedi boşta kalan eliyle rüzgardan yüzüme yapışmış saçlarımı çekerken. "Ve hayatın seni tekrardan karşıma çıkarması beni o kadar mutlu ediyor ki, onca yaşanan olumsuzluğa rağmen ben buna tutunabiliyorum." Nefesimi tuttuğumda devam etti, "sen de buna tutunabiliyor musun?"
O kadar yakındık ki. "Bunca olumsuzluğa rağmen, sen de beni bulduğuna sevinebiliyor musun?" Birden duraksadı ve sanki yüzümü ezberlemek istiyormuş gibi bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Veya bu sana hiçbir şey hissettirmiyor mu?"
O tanıdık notayı duyduğum ilk gün... müzik odasında çaldığı o piyanodaki parça... beni eskilere götürmeden edememişti. Onu ilk gördüğüm lise yıllarım gelmişti aklıma. O zaman bile yardımını esirgememişti bende. Bir süre sonra o ortadan kayboldu ve ben onun nereye gittiğini çok merak ederken buldum kendimi. Günlerce onu düşündüm, bir daha da görememiştim zaten.
Ben ondan hoşlanıyordum. Belki de uzun zamandır, fark etmeden. Daha fazla buna sessiz kalamayacaktım.
"Ben de buna tutunuyorum." Diye cevap verdim net bir şekilde. Toygar bu cevabım sonrası hafiften kaşlarını çattı ve anlamak istercesine bir süre olduğu yerde durmaya başladı. Hâlâ aramızdaki mesafe kapanmamıştı, aksine daha da yaklaşıyor gibiydik. Bu, birbirimizi daha çok birbirimize yakınlaştırıyor gibiydi.
"Seni seviyorum Masal," diye fısıldadı.
"Seni seviyorum Toygar." Ve bu yakınlığa ithafen dudaklarını benimkilerle buluşturdu.
Bu his beni alıp götürdü. Biraz önce yaşadığım hiçbir şey sanki yaşanmamış gibi hissettirdi. Kalbimi ani bir huzur kapladı, tüm olumsuzluklara rağmen tutunduğum bir şey yaşandı. Dudakları dudaklarımı çok güzel süsledi, her yerine hakimdi artık.
Ancak ayrıldığımızda, sanki Barış'ın beni bir kez daha kandırmış olması hiç umrumda değilmiş gibi sıkıca ona doğru sarıldım. O da kollarını sırtıma yerleştirdi ve beni kendine doğru bastırdı. Bu huzur, gerçekten de tek bir şeye tutunmamı sağladı.
"Göreceksin benim güzel yıldızım," dedi kulağıma doğru. "Artık her şeyin daha güzel olduğu o zaman dilimine geçeceğiz."
-
***gecelim artık ya valla bıktım. AY KİSS yazdım gördünüz mü kdndkndkxj bölümün büyüsünü bozmak istemediğim için burada böyle kestim. Kısa oldu.Bu arada melankoli'de de itiraf geldi şimdi CY'de de geldi. Tesadüf mü??? Gerçi toygar çoktan itiraf etmişti ama Masal kalmıştı sidik gibi neyseee bir sonraki bölüme kadar gorusurux.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANSIZ YILDIZLAR | Texting
Novela JuvenilOnu elde etmesinin tek yolu artık kız kılığında ona yazmaya başlamasıydı. 🌟 TAMAMLANDI✔️ 02.05.2023🎼 by CHERRYBERRYMANGO.