41

4.7K 392 175
                                    

Uzunnn bir aradan sonra merhaba!!! Oylamayı unutmayın. :) bölüm sonunda neden bu kadar uzun bir ara verdiğime dair bir açıklamam olacak. Okumayı unutmayın.
-

BONUS: Toygar'dan.

Günler geçti ve biz Masal'la günden güne daha da iyi olduk. Nedense onun bana karşı olan tavırlarının değişmiş olduğunu hissediyordum.

Tabii ki de iyi yönde.

Gözlerimi, aklıma direkt dolan bu düşüncelerimle birlikte açmıştım. Sonrasında da Masal'la yazmam gerekiyordu. Neden mi gerekiyordu? Günüm onsuz 'ay'amazdı da ondan.

Toygar: günaydın.

Bu ne samimiyetsizlik böyle?

Mesaj henüz iletilmediği için geri çekip yeniden yazmaya başladım.

Toygar: günaydın ❤️

Bu da çok şey olmadı mı?

E olsun.

Onu seviyordum. Nedense onun da bana karşı boş olmadığını hissediyordum öyleyse neden samimiyetsiz bir ilişkiye devam edecektik ki? Masal'ı tanıyordum. O asla istemediği biriyle, istemediği bir ortamda bulunacak bir kız değildi. Yanımdayken yüzü gülüyordu. Bunu yapmacık da yapamazdı ki. Hadi, bunu geçtim, hâlâ o Barış'ı seviyor olsaydı asla benimle birlikte vakit geçirmezdi.

Bazen görünen köy gerçekten de kılavuz istemiyordu.

Telefonumu yatağımın üzerine bırakıp doğrularak yatağımdan kalktım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu çünkü Masal'dan gelecek mesajı düşüne düşüne kafayı yiyebilirdim.

Valla yapar mı yapardım.

Odamda bulunan banyoya açılan kapıdan girip duş aldıktan sonra en özenlisinden kıyafetlerimi giyindim. Bugün dersimiz öğlen saatindeydi ama ben, Masal'a restoranda sürpriz yapmayı düşündüğümden erken çıkmayı planlıyordum. Zaten oradan da beraberce geçerdik okula.

Tam kapı kolunu tutmuş odamdan çıkıyordum ki önümde beliren öz annemle olduğum yerde kalakaldım. Bana doğru hafif bir sinirle bakıyordu. Arkasında ise üvey olan ama asla üvey olduğunu hissettirmemiş annem bulunuyordu.

"Neden geldin?" Sadece bunu sorabilmiştim. Onun yüzündeki ifade ise buna orantılı olarak daha da gerilmişti.

"Neden mi geldim?" Diye soruma soruyla yanıt verdiğinde birden arkasına doğru döndü ve üvey anneme doğru "ana-oğul özel konuşacağız," dedi. "Az görgülü ol da gerektiğinde ortamdan ayrılmasını bil."

Üvey annem, öz annemin söylediği bu şey sonrası hafiften afallamış ve topuklarını havaya kaldırıp tam arkasını dönecekti ki buna engel olacak bir ses tonuyla kalmasını belirttim. "Burası onun evi," öz annemin kaşları istemsiz çatılırken "nereden ayrılıp ayrılmayacağına sana soracak değil." Diye noktaladım cümlemi.

"Öyle mi?" Diye sordu öz annem hafiften alaylı bir ifadeyle. "Senin annen benim. Bu kadın değil."

Bu komiğime gitmedi desem yalan olurdu. "Ne fark eder?"

"Seninle özel konuşacağım diyorum, oğlum." Ardından yine arkasında kalan üvey anneme doğru imalı bir bakış attı ve iç çekti. Bunu fark eden üvey annem ise arkasına bile bakmadan yanımızdan ayrılıp gitti.

Artık istediği olmuştu. Aslında bu hiç istemediğim bir şeydi, onun istediklerinin olması.

Sınırları olmayan bir kadındı. Hayatı boyunca sadece kendini düşünmüş, yaşamını bunun üzerine inşaa etmişti. Bencilliğin doruklarındaydı kendisi. Aslında o
bencil olmasaydı bu hayata bile gelemeyecektim.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin