Günün ikinci bölümü. 21'i okumayanı yedim.
-Piyano odasından nasıl ayrıldığımı hatırlamıyordum.
Odamın bir köşesine sinmiş bir türlü tutamadığım gözyaşlarımı silmekle uğraşıyordum. Ne kadar silsem de öncekine nazaran daha ısrarcı ve etkili akıyorlardı. Benimle aynen bir salakmışım gibi oynadığı aklıma geldikçe deliresim geliyor, buna bir türlü anlam veremememe yol açıyordu.
Bu yaptığını beni 'sevdiğini' söyleyerek hafifletemezdi.
Tek başına bir kıza, kız rolü yaparak arkadaş olma bahanesiyle yaklaşmış hem de ağzından laflar almaya çalışmıştı. En sonunda da vicdan yaparak 'özür' hediyesi yollamıştı. Pahalı bir keman. Gururumu pahalı bir kemana satacağımı sanmış olamazdı değil mi?
Bana en çok koyan ise, bir arkadaşa sahip olduğumu sanmamdı. İlk dönemi zaten yapayalnız geçirmiştim. Ufak tefek muhabbetimin olduğu kişiler elbet vardı fakat kişiliğim dolayısıyla bir türlü kendimi insanlara açamıyordum. En sonunda açtığımı sanmıştım ki, bunun da bir oyun olduğunu öğrenince bendeki kayışlar hepten koptu.
Çenemi dizlerimde birleştirip kollarımı bacaklarıma sardım. Kendimi iğrenç hissediyordum. Kendimi acınası bir kukla gibi hissediyordum. Şu anki yaşadığım binlerce duygu karmaşasının kulağıma itinayla fısıldadığı birkaç şeyden sadece biriydi, kukla.
Hava kararmış fakat asla ayağa kalkıp ışığımı açmamıştım. Halen olduğum yerde tüm bu olayları düşünmekle uğraşıyordum. Lisedeyken o piyanist çocuğu kaybettikten sonra, göremediğim her gün onu merak etmeye başlamıştım. İçimde bir umut olarak kalmıştı. Bir şeyleri başarabileceğime inandıran bir umuttu kendisi. Hatta onu düşündükçe kalp atışlarım bile hızlanır olmuştu. Zaten üzerinden yıllar geçmiş ve bir daha da onu görememiştim. Ardından da üniversiteye başladım ve zihnimden tamamen çıkmış oldu.
Derken bir şeyler oldu ve o tanıdık 'his'si tekrardan hatırladım. Anılar bir bir zihnimi istila ederken o piyanist çocuğu kapının ardında buldum. O Toygar'dı. Ve aynı zamanda benimle bir çocukmuşum gibi eğlenip kullanan kişiydi. Bir de ona Barış'tan hoşlandığımı bile söylemiştim.
Telefonuma gelen bir bildirim sesiyle duraksadım ve kolumun tersiyle bir çırpıda göz yaşlarımı sildikten sonra mesaja doğru bakmaya başladım.
Ayşegül: her şeyi öğrenmişsin. :(
Ayşegül mü?
Sinirimden gülerek rehbere girdim ve ismini değiştirdim. Çünkü gördükçe sinirlerim daha da çok bozulacaktı. Ayşegül diye biri yoktu, asla da olmamıştı. Toygar'ın beni kullanmak için uydurduğu bir isimdi sadece.
Ayşenur: ama inan benim de bundan aynen senin gibi haberim oldu.
Ayşenur: ama kuzenim kötü biri değil, sadece biraz salak.
Ayşenur: çokça salak.
Ayşenur: açık açık konuşacağım, sadece Barış'la aranda bir şey olup olmadığını öğrenmek için böyle bir yola başvurmuş.
Ayşenur: senin de baya yalnız biri olduğunu fark edince de konuşmayı kesememiş işte.
Ayşenur: ya da seni sevdiği için konuşmayı kesememiş.
Ayşenur: şöyle düşün, birini seviyorsun ve onunla bir şekilde muhabbet etmeye başlıyorsun. Kim bunu elinin tersiyle itmek ister ki?
Ayşenur: ama sonrasında Toygar bunun çok yanlış bir şey olduğunu fark etti ve kendini bunun yüzünden çok kötü hissetti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANSIZ YILDIZLAR | Texting
Novela JuvenilOnu elde etmesinin tek yolu artık kız kılığında ona yazmaya başlamasıydı. 🌟 TAMAMLANDI✔️ 02.05.2023🎼 by CHERRYBERRYMANGO.