46

4.1K 404 387
                                    

Önceki bölümün sınırı bile dolmadı ama... neyse.

Sınır: 90 oy.

Arkadaslarrr lütfen destek olalım ya. Su hikayeye gereken önemi verelim ya.
-

Babamın benle Toygar'a olan bakışları saniyeler geçtikçe derinleşmekteydi. Nefesimi tuttum ve Toygar'a doğru baktım. O da babama doğru bakıyordu ve ne diyeceğini bilemiyormuş gibi öylece duruyordu.

"Masal," diye seslendi babam sanki beni uykumdan uyandırıyormuş gibi. "Bizim elemana ihtiyacımız yoktu ki," Toygar'ı gösterdi. "Kim bu çocuk?!"

Yutkundum. Sanırım zaten bunu yapabilirdim sadece.

Toygar birden babama doğru birkaç adım attı ve sanki tanışmak istiyormuş gibi ellerini uzatıp gülümsedi. "Öncelikle merhaba."

Anlayamaz bir şekilde Toygar'a doğru baktım. Neyin peşindeydi acaba?

Babam hafif bir tereddütle elini uzatıp sıkıştıklarında "ben kızınızın bir arkadaşıyım," dedi Toygar aynı yüz ifadesiyle. "Ve burada bir eleman olarak bulunmuyorum, bunu bir gönül işi olarak düşünebilirsiniz." Bak yine 'gönül işi' diyor...

Nihayetinde el sıkışmaları bittiğinde "peki sebebi nedir?" Diye sordu babam şaşkınca. "Böyle bir şeyi sıradan bir arkadaşın için yapıyor olman-"

"Masal benim için sıradan bir arkadaş değil." Toygar bunu söyler söylemez arkasında kalan bana doğru hafiften bakar gibi oldu. Sanki iznimi istiyormuş gibiydi ama zaten hiç müdahale etmediğim için kaldığı yerden devam etti. "O benim için çok özel bir arkadaş. Ve ben ona yardımcı olmaktan son derece mutlu olacağım. Lütfen bunu anlayışla karşılayıp kabul edin."

Babam o kadar şaşkındı ki! Ne diyeceğini bilemez bir şekilde bana baktı ve duraksadı. Sanki benden de bir cevap bekliyormuş gibiydi.

"Bugünlük biraz yardımcı olmak istedi de baba," deyip ona bir nevi cevap vermiş oldum. "Zaten daimi müşterimiz falandı-"

Toygar direkt sözümü kesti. "Bunu bugünlük yapacağımı söyledim ama boş olduğum her zaman da yapabilirim." Gülümsedi. "Kızınıza ve size yardımcı edebilirsem eğer, bu benim için bir onur olacak."

"Ne demek istiyorsun yani?" Babam kaşlarını havaya kaldırırken arkamda durup da bizi izleyen annemi fark ettim. Mutfaktan ne zaman gelmişti? Ve en önemlisi, konuşmanın ne kadarına hakimdi?

"Demek istediğim..."

"Hoşgeldin Toygar!" Annemin sesiyle hortladım. Toygar'a doğru birkaç adım attı ve "madem çalışmak istiyorsun, biz de bunu geri çevirecek değiliz." Dedi son derece mutlu bir ifadeyle.

Toygar bunu duyduğuna oldukça sevinmiş gibiydi. "Alındığıma gerçekten de çok sevindim."

"Gerçi kızım seni çoktan almış ama." Babamın belli belirsiz mırıltısına gülmeden edemedim. Bir tarafı hâlâ bu duruma hoşnutsuz olabilirdi ama bunu dile getirecek değildi. Sonuçta annem ve ben buna razı olmuştuk. Zaten Toygar da çok istekliydi.

Annem şöyle bir Toygar'a baktı ve "bakıyorum da çabucak lokantamızın önlüğünü giymişsin," dedi. Toygar buna gülmeden edemedi. "Bir an önce başlamak istedim."

"İyi yapmışsın, iyi iyi."

"Yalnız merak ettiğim bir şey var," Toygar hepimize doğru tepkimizi ölçercesine baktığında merakla dinlemeye başladım. "Madem artık buranın bir çalışanıyım, nohut yemeğini hiçbir ücret ödemeden yiyebilir miyim?"

Ne?!

Annemle babam birbirine doğru şaşkınca bakarken ben ise şimdi hiç olmadığım kadar keyifliydim. Sanırım ailemle tanışmak adına attığı ilk adımı, bu şekilde olmuştu.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin