"BENİM YÜZÜMDEN "

829 51 46
                                    


"Hayır... Hayır. Olamaz. Lütfen tanrım olmamış olsun."

Dehşet içinde gözlerimi açtım. Alex kanlar içinde üstümde yatıyor du. Ağlamaya başladım. Deli gibi titriyor ve ağlıyordum. Benim yüzümden vurulmuştu.

Ne zaman geldiğini fark etmediğim sağlık ekipleri Alex'i üzerimden alıp sedyeye yatırdılar. Titreyerek yerden kalktım. Ayağa kalkmak için yerden destek alcağım an ellerimde Alex'in kanını farkettim.

Öfke, üzüntü, pişmanlık, tüm duygularım hücum etmişti bir anda. O an Mia'yı kaçıran kişiyi gördüm. Tam karşımda sırıtıyordu. Düşünmek bu noktadan sonra imkansızdı. Bacağıma sakladığım bıcağı çıkarıp üstüne atıldım.

Bıçağı havaya kaldırıp kalbine baktıracağım sırada polisin biri elimdeki bıçağı yakaladı.

"Lanet olsun, hemen ver o bıçağı bana."

Polisin üstüne yürüyünce kafama silah dayadı. Korkacağımı sanıyordu.

"Bıçağı bana ver."

Polis parmağını tetiğe koydu.

"Hemen geri çekil."

"O lanet olası bıçağı bana ver." Resmen çığlık atmıştım. Sesim herkesi durdurdu.

Julia'nın dedesi polisin bana doğrulttuğu silahı indirdi. Hemen ardından birisi arkamdan beni kelepçeledi.

"Bırakın beni."dirensem de iki kişi koluma girmişti. Emy ve Mia ağlıyordu. Beni dışarı çıkardılar. O sırada Alex'i ambulans ile götürdüler beni polis arabasına bindirdiler. Bunların hepsini ödetecektim hemde hepsine.

Emy zorlada olsa izin alıp telefonla babamı aradı.

" Emy bana anlattı hemen oraya geliyorum. Sana bu şekilde davranmaya nasıl cüret edebilirler?"

"Baba sakin ol. Sadece sakin. Buraya gelmene gerek yok. Arkadaşımı vuran adamı en acı bir şekilde yaşamasını sağla. Senden tek istediğim bu."

"Onu öldürebilirim."

"Hayır baba, ölüm onun için kurtuluş. Yaşasın ve hayatının sonuna kadar acı çeksin."

"Sen nasıl istiyorsan bebeğim. Birazdan o arabadan çıkıcaksın tatlım sadece telefonu yetkiliye götürün."

"Seni seviyorum baba."

"Ben de tatlım."

Emy telefonu götürdü. Beş dakika sonra serbesttim. Emy ben ve Mia hastaneye gittik. Mia'nın hafif yaraları vardı. Onu tedavi ederlerken Emy ve ben Alex'in durumunu öğrendik.

"Kurşun sıyırmış. Çok şanslıymış ciddi derecede yaralanabilirdi."dedi hemşire.

" Peki şimdi nerede? "

" Küçük bir operasyon geçirdi tabi. Şuan uyuyor. 56 numalı oda. "

Koşarak ikinci kata çıktık. Kapının önüne gelince açmak için elimi uzattım. Hala Alex'in kanı ellerimdeydi. Dizlerimin bağı çözüldü. Emy koluma girerek, "Alya ellerini yıkayalım."

"Sen gir ben geliyorum." Emy içeri girdi bende lavaboya gittim. Suyu açıp elimi yıkamaya başladım. Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Yavaşça yere çöktüm ve başımı dizlerime koydum.

"Benim yüzümden ölebilirdi. Beni kurtarmak için kendini tehlikeye attı. Hepsi benim yüzümden. Ona gerçeği söyleseydim peşimize düşmezdi."

Yerde ne kadar oturup ağladım bilmiyorum bir süre sonra gözlerim yorulmuştu. Titreyen bacaklarıma aldırmadan kalkıp elimi yıkamaya devam ettim. Ağlamaktan yüzüm şişmişti. Yüzümü yıkayıp çıktım.

Aşkın Siyah TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin