Bu bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın. Yine bir geçmişe gidiyoruz. Alya ve Klaus'un babası hakkında gerçekleri öğreniyoruz.
***
Küçük Alya heyecanla arabadan indi ve sevinçle bağırdı.
"Lunapark."
Alkış çalıp yerinde zıpladı. Lunaparkı hangi çocuk sevmezdi değil mi? Ben bile seviyordum.
Klaus küçük Alya'yı kucağına aldı. "Evet Prenses hangisine binmek istiyorsun?"
Alya düşünüyor gibi gözlerini kıstı.
"Hmm dönme dolaba."
"İsteğin benim için emirdir prensesim." yanağını öptü ve beraber dönme dolaba gittik. Alya yanıma oturdu Klaus da karşıma.
Dönme dolap çalışınca küçük Alya heyecanla dışarıyı izlemeye başladı.
"Onu hiç bu kadar mutlu görmemiştim." dedim Klaus'a bakarak.
"Daha da mutlu göreceğine eminim." dedi.
"Teşekkür ederim. Alya için."
"Etme." dedi.
Mavi gözleri durgun du. Bakışlarında sessizlik vardı.
"Senin ile konuşmak istiyorum Alya." dedi sessizliği bozarak.
"Dinliyorum."
"Burada olmaz." Küçük Alya'yı işaret etti. "Bu gece seni bir yere götürmek istiyorum." dedi.
"Nereye?"
"Görsen daha iyi." dedi.
"Peki" dedim kısaca. Merak ediyordum. Aklında ne vardı? Keşke aklındakileri öğrenebilme şansım olsaydı.
Dönme dolaptan sonra küçük Alya ne istiyorsa ona bindik. En son Klaus ile beraber çarpışan arabaya bindiler. Ben binemezdim. Karnımdaki zarar görmemeliydi.
Gözüme bir kadın takıldı. Şefkatle bebeğini öpüyor kokluyordu. Bebek o kadar şirin bir şeydiki onu sevmek için yaklaştım.
Al yanaklı tombik tatlı mı tatlı bir bebekti. Kadın beni görünce gülümsedi.
"Ne kadar da tatlı? Kaç aylık?" diye sordum yanına otururken.
"Sekiz aylık." dedi. Mamasını verip başından kayan beresini düzeltti.
"Sevebilir miyim?"
"Tabi, elbette."
Bebeği elime aldım ve yüzüne baktım. İstemsizce salladım. Bir iç güdü.. Bilemiyorum. Kalbim de öyle bir sıcaklık hissettimki. Kelimeler ile anlatamazdım.
Bebek gülücükler saçtıkça içimdeki hüzün çoğaldı. Karnımdaki de büyüyüp böyle olur muydu? Onda da böyle hisseder miydim?
Bebeğin minik elini alıp öptüm. Minicik parmakları sıcacıktı. Kalbim öyle bir huzurla dolduki bundan dolayı ağlamak istedim.
Anne olmak böyle bir şey miydi? Böyle güzel bir hismi?
"İsmi ne?"
"Carl." dedi.
Kırmızı burunlu ve yeşil gözlüydü. Tertemiz kokuyordu. Bütün bebekler böyle kokmaz mıydı? Gökten inmiş bir melek gibi.
Küçük Alya yanımıza gelip bebeğin başını okşadı. Ellerini öptü.
Klaus'un elimde bebek ile bana gülümsediğini görünce öfkelendim. Bana yaşattıkları yüzünden içimdekini öldürmek zorunda kaldığım için ondan nefret etmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...