Değerli okurlarım nasılsınız? İyisinizdir umarım. Bir bilgi vermem gerekiyor. İş hayatımın saatleri uzadığın dan dolayı günde iki bölüm atamayacağım. Bunun sizi üzdüğünün farkındayım ama iki bölüm yazmak beni çok zorlayabilir.
Aslında zaten bilinmeyeni açıklayana kadar iki bölüm atıp sizi bekletmek istemiyordum. Sizi kırmayıp iki bölüme çıkardım. Bugün de iki bölüm atacağım yarından itibaren bir bölüme indiriyorum.
Değerli okurlarımın anlayışını seviyorum. Kendinize iyi bakın. 💜💙
***
Yol ayaklarımın altında kayıyordu. İnsanlar beni görünce korkudan bana yol verip önümü açtılar. Çaresizce yürüdüm. Nereye gittiğimi bilmeden. Duygularım beni nereye götürüyorsa..
Küçük bir kız çocuğu ayaklarıma çarptı ve yere düştü. Sarı saçları belinde ve mavi gözleri bana gülümsüyordu.
Annesi koşarak yanına geldi ve onu yerden kaldırdı. O an ellerimdeki kanı fark etti annesi ve kızı arkasına aldı.
"Hanım efendi iyi misiniz?"
Ellerimde kurumuş kana baktım. Sadece baktım. Konuşacak halim yoktu. Ne diyecektim. Dostum sandığım kanı ellerimi kirletti.
"Ben... İyi değilim."
Düşecekken kadın beni yakaladı. Başım dönüyordu.
"Bebeğim çantamdaki suyu getir."
Küçük kız annesinin dediğini yapıp bana bir şişe su getirdi. Kadın suyu eline döküp terlemiş yüzümü sildi ve ellerimi yıkadı.
"Yavrum ateşin var."
Üşüyordum. Ağrılarım ne ateşten nede fizikseldi. Ruhum çok acıyordu. İnandıklarım elimden kayıp gitmişti. Etrafıma toplanan kalabalık merakla sorular sorup durdu.
"Lütfen beni buradan götürün."
Kadına yalvaran gözlerle baktım. Tanımıyordum. Kimdi bilmiyordum. Ama artık hiçbir şey umurumda değil di.
Birkaç kişi yardım edip kadının arabasına götürdüler beni. Kemerimi takıp ön koltuğa geldi ve arabayı çalıştırdı.
"Hiçbir şey sormayacağım, bana sadece iyi olup olmadığını söyle."
Kızarmış gözlerimle kadına baktım. Yüz hatları güzel saçları sarı ve şık giyinimli bir kadındı. Kibar ve tatlı birine benziyor du.
"Fiziksel olarak iyiyim." diyebildim sadece.
Yarım saat sonra büyük bir evin önünde durduk. Arabayı park edip bahçeden eve doğru yürümeye başladık. Bir yalıya gelmiştik. Anlaşılan kadın baya zengindi.
Kapıyı açıp nazikçe içeri davet etti.
"Benim ismim Luna. Bu da kızın Alya."
Kızın ismini duyunca şaşırdım. İsmim çok nadirdi. Sıkça koyulan bir isim değildi. Kız tatlı tatlı bana gülümsüyordu.
"Benim ismim de Alya." dedim. Kız heyecanla annesine baktı.
"Bu bir mucize olmalı değil mi?"
"Sanırım." dedim gülümseyip.
"Lütfen rahatına bak. Duş almak istersen ikinci kat sağdan üçüncü odada alabilirsin. Üzerine uygun kıyafetler dolapta olacak. Ben de ismi güzel olan bu iki kıza bir şeyler hazırlayayım."
"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek ve yukarı çıktım. Sağdan üçüncü odaydı evet...
Sıcak suyu açıp duvara yaslandım. Bu yaşadıklarımı nasıl atlatacaktım bilmiyorum? Böyle yaşamaya nasıl devam edebilirdim. Bu kadar acıya nasıl dayanacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...