"KALBİM DURDU"

540 33 72
                                    


Gözlerime gelen ışık ile yüzümü buruşturdum. Gözlerimi ovaladım ve açarak etrafa baktım. Güneş, ışıklarını uyanmam için penceremden içeri göndermişti.

Bacaklarımı yataktan sarkıttım. Komodinin üzerinde bir not fark ettim.

"Kahvaltı için seni aşağıda bekliyorum."

Yüzümü yıkayıp üzerime mini bir elbise geçirdim. Saçlarımı topladıktan sonra aşağı indim. Koltukta oturmuş telefonu ile ilgileniyordu.

Dün gece helikopter ile beni buraya getirmişti. Karanlık olduğu için neresi olduğunu pek anlayamıyordum.

Beni fark edince gülümsedi ve baştan aşağı süzdü.

"Hazır mısın tanrıçam."

"Hazırım yakışıklı"

Elini uzattı. Avucunun içine parmaklarımı yerleştirirken dışarı çıktık.

Önümde ucunu göremediğim bir okyanus vardı. Kocaman okyanusun dibinde duruyorduk. Sırasıyla dizilmiş evler vardı. Hayranlıkla etrafı incelerken Klaus beni izliyordu.

" Beğendin mi?"

"Burası cennet mi?" dedim. Gözlerimi güzellik karşısından alamıyordum.

"Sana bir şey göstermek istiyorum." belimden tutup beni nazikçe yönlendirirken hala okyanusa takılmıştı gözlerim. Hem korkutucu hemde huzur veriyordu.

Gözlerim Klaus'a kaydı. Onun gibi..

Tahta köprünün üzerinden indi.

"Kumda yürüyemezsin. Ayakkabılarını çıkarmama izin ver."

Gülümsedim biraz da utançla bir ayağımı uzattım. Soğuk parmaklarını hissedince heyecanlandım.

Bir tekini çıkardı ve ayağımın üzerini öpünce alt dudağımı ısırdım. Sıcak dudakları geride iz bırakmıştı.

Bir eli bacağımı tutarken diğer ayakkabımı da çıkardı.

"Gel!"

Kollarını açtı. Bacaklarım dan tutup kucağına aldı. Yürümeye devam etti. Sadece yüzüne odaklandım. Bir gözüne birde okyanusa bakıyordum. Aradaki tek fark bu adam benim tenimi dokunuşuyla yakıyordu.

Çalışan garsonlar ve diğer tatil için gelenlerin arasında beni taşıdı. Bazı kızlar bana kıskanarak bakıyordu. Bende dışarıdan bir göz olsaydım kıskanırdım.

Beni dışarı çıkardı. Lüks arabalar yolda bir kuyruk oluşturmuştu. Çok büyük ve rağbet gören bir tatil yeriydi.

Beni yere indirdi.

"Ayaklarımın üzerine bas. Ayaklarının acımasını istemiyorum."

Ben bunlara hep alışmak istiyorum ama. Her zaman böyle bebek gibi hissettirirse sürekli isterdim.

Parmak uçlarımı ayakkabılarını üzerinde tuttum.

"Omzumun üstünden yukarı bak." dedi.

Biraz eğildi.. Bir tabela vardı. Üzerinde yazan yazıyı görünce heyecanla Klaus'a baktım.

"TANRIÇA'NIN CENNETİ." yazıyordu.

"Ama bu?"

"Burası senin. Bu okyanusu senin için satın aldım."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Benim için okyanus mu satın aldın?"

"Az mı geldi?" dedi muzip bir  şekilde gülümsedi. "İstediğin bir gezegen varsa senin için onu da alırım güzelim."

"Ne diyeceğimi bilmiyorum?" dedim.

Aşkın Siyah TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin