Sizden bir şey rica edeceğim değerli okurlarım. Bu bölümün sonunda Yorumlarınızın yanında 💜💙kalpler yapıştırın. İyi okumalar.
***
Üçleme diye bir kural vardır.
Üç hakkın vardır.
Üçe kadar sayıyorum.
Üç defa söyleyeceğim ortaya çık.Ve yaşam döngüsü.
Doğarsın... Yaşarsın ve ölürsün.
Ben üçüncü seçenek arasında gidip geldim. Kaç defa ölümden döndüm hatırlamıyorum.. Doğdum bir süre yaşadım.. Öldüm ve tekrar dirildim.. Tanrının bana verdiği son mucize bir yaşam oldu.
Bir nefes kaynağı buldum.. Suni teneffüs çok hayat kurtardı... Benim nefes alabilmem için sadece ona ihtiyacım vardı. Tanrı bunu bana verdi. Acısıyla çektim... Ama şuan artık mutluluk zamanıydı.
Hafızamı kaybedip tekrar tekrar Klaus'u yaşamak isterdim. Hiç ölmemek....fantastik bir kitapta olsaydım bu istediğim mümkün olurdu... Ama ne yazıkki bir gün gerçekten ölecektim..
"Ba-Ba"
Klaus kolunu yüzüne koyup ağladı. Sesini duymak mümkün değildi öylesine sessiz ve içten ağlıyordu ki... Bende dayanamayıp ağladım.
Normalde anne demesini duymak isterdim ama baba demesine daha çok sevindim. Çünkü Klaus mükemmel bir babaydı..
"Aşkım gel buraya."
Kendime çektim. Yüzünü omzuma koyup ağladı.. Kıyamıyordum ona... Her gözyaşı bende küçük kalp çarpıntılarına neden oluyordu.. Onu ağlarken görünce istemsizce bende ağlıyordum.Klaus kucağına alıp yanaklarını öptü. Kızaran gözlerini zor bela açıyordu.
"Benim prensesim... Benim karanlığıma bir ışık daha yaktın... Tüm öfkemi acımı alıp götürdün... Sen ne güzel şeysin öyle."
Lenora anlamış gibi etrafa gülücükler saçıyordu. Küçük Tom'un parmaklarını bacağımda hissedince eğildim ve onu da ben kucağıma aldım. Hemen boynuma sarıldı ve öptü..
Bir çocuk ancak insanda melek hissi yaşatırdı. Çünkü onlar zaten dünyada ki meleklerdi.
Tom elini uzatıp Lenora'nın yüzünü okşadı.
Klaus göz yaşını silip gülümsedi. "Prensesim birileri şimdiden sana aşık olmuş gibi..."
Klaus elini uzatıp Tom gibi yanağımı okşadı... Anlatamayacağım kadar mükemmel bir manzararının içindeydik...
"Neden bunu kutlamıyoruz?" dedi Newt. Birimizden gözlerimizi ayırdık.
Mia heyecanla sordu. "Nasıl?"
"Biz bir aileyiz ama eksik birileri daha var."
"Kim?" diye sordum yanlarına giderken.
"Lucas yok.. Duyduğuma göre Julia ile de barışmışsınız.. Onları da buraya çağıralım parti veririz."
Lucas'ı uzun zamandır görmüyordum. Nasıl dı? İyi miydi? Onu özlemiştim. Arkadaşımı bunca zamandır nasıl unutmuştum.
"Alya" Newt'in sesini duyunca ona döndüm. "Lucas Lilly'nin sana yaptıklarını öğrendikten sonra karşına çıkamadı. Kendini suçluyor ve kötü hissediyordu.. Ama her zaman seni sorup durdu. Düğününe gelmek istedi ama gelirse eskileri hatırlayıp üzüleceğin den korktu." dedi.
"Ben gerçekten de onu özledim Newt. Ama yaşadıklarımın.." Göz ucuyla Klaus'a baktım başı yerdeydi. "Onun suçu yok. Ara ve onu görmek istediğimi söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...