Tüm düşüncelerim bulanıklaştı. Ne düşündüğümü ve ne yaptığımı kestiremiyordum. Sadece doktorun yakasına yapıştım."Emin misiniz?"
"Kesinlikle."
"Bunu dışarıdaki adama söylemeyeceksiniz. Sakın sizi uyarıyorum."
Adam yakasındaki ellerimi nazikçe çekti.
"Hasta özelini zaten kimseye söyleyemeyiz küçük hanım. Sık sık mide bulantısı veya baş dönmesi yaşayabilirsiniz. Bunun için size.."
Elimi susması için kaldırdım.
"Bu çocuk doğmayacak. Onu istemiyorum."
Doktorun gözleri kocaman açıldı.
"Neden?"
"Nedeni sizi ilgilendirmez. Bana ameliyat tarihi ayarlayın. En kısa zamanda."
"Bundan emin misiniz?"
"Evet."
"Tamam en kısa zamanda sizi arayacağım." doktor odadan çıkınca elimi karnıma koydum.
Hamileydim. Benim karnımda büyüyen bir insancık vardı.
Klaus içeri girince elimi karnımdan çektim. Yanıma gelip kalkmama yardım etti.
"Daha iyi misin?"
"Eve gitmek istiyorum." dedim sadece. Karnımda onun çocuğunu taşıyordum. Ondan bir parça. Bunu bilse ne hissederdi? Belki de çocuğu istemezdi.
Delici bakışları üzerimdeydi. Baba olacaksın demeyi o an çok istedim. Aşık olduğum adamın çocuğunu doğuracaktım ama bana yaşattıkları yüzünden ondan bir parça istemiyordum. Zaten ölümüm yakındı.
Bu dünyaya yetim bir çocuk vermek istemiyordum. Annesiz büyümesini istemiyordum.
"Bana neden öyle bakıyorsun?" diye sordu. Gözlerimi kaçırdım.
"Hiç." dedim sadece. Ne diyecektim? Başka ne diyebilirdim? Hamileyim ve karnımdaki çocuğu istemiyorum mu...
Yol boyunca sessizdim. Konuşmak istemiyordum. Bir an önce eve gidip yatağa uzanmak ve bu duyduklarımın kabus olmasını istiyordum.
Arabayı kenara çekti. Gözleriyle beni süzdü.
"Neyin var?" diye sordu.
Yüzüne bakmadım. Camdan dışarıyı izliyordum.
"Bir şeyim yok."
Bacağımdaki soğuk parmaklarını hissettim. Şefkatle okşadı.
"Hastaneden çıktığımızdan bu yana tuhaf davranıyorsun. Bilmem gereken bir şey varsa?"
Yutkunup gözlerine baktım.
"Benim hakkımda hiçbir şeyi bilmeye hakkın yok. Artık yok." dedim.
Öfkesi gözle görülür boyutta yüzüne ve bakışlarına yansıdı. Üzerime uzanıp torpido gözünü açtı ve içinden bir silah çıkardı.
Korkuyla sustum. Beni öldürecek miydi? Sadece kızdırdım diye beni öldüremez di değil mi? Yapar mıydı? Yapabilir di.. O herşeyi herkesi gözünü kırpmadan öldürürdü. Bana mı acıyacaktı.
Uzun bir süre silaha baktı. Gözü ön cama kenetlenmişti. Gür kirpiklerinin arasında mavi gözleri huzursuzca titriyordu.
"Beni öldürecek misin?" diye sordum. Sesim titriyordu ve korkudan bayılmak üzereydim.
Gözleri beni buldu. Korkudan titrediğimi görünce öfkeli bakışı şefkate dönüştü ve yumuşadı. Bileğimi tutup çekti. Silahı elime verdi. Namlunun ucunu başına dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...