"EN GÜZEL SES"

504 38 89
                                    


Uykunun verdiği sakinlik...
Klaus'un doyamadığım kokusu..
En sevdiğim iki mavinin yanımda olması..
Uyanıyorum bir çift güçlü ifadesinin altında parlayan gözler.

Dışarı çıkıyorum sonu görünmeyen okyanusun kıyıya çarpan sesi..

En sevdiğim iki mavi.

Tahtanın üzerine oturup çıplak ayaklarımı suya soktum. Serinliği beni gülümsetirken güneşe baktım. Kısılan gözlerim biraz sonra alıştı.

Sıcak bir havanın verdiği sıcak his hissetmeye değerdi.

Klaus hala uyuyordu. O uyanana kadar bekleyecektim. Uzanıp gökyüzüne baktım. Beyaz bulutlar buradan pamuk şekere benziyordu. Hepsini yemek istedim o an...

Sonra istediklerime güldüm. Parmaklarımı suda hareket ettirdikçe rahatladım. Tarifi anlatılmaz derin hisler içindeydim.

Sonu bitmeyecek mutlu bir peri masalı gibi..

Klaus'un bana hissettirdikleri tam olarak buydu. Benim peri masalımın karanlık tarafı... Sevgili kocam.

İçime gelen bağırma hissiyle tutmadım. Yattığım yerde doğrulup ismini haykırdım.

"KLAUS"

"Efendim." arkamdan sesini duyunca dengemi kaybedip korkuyla suya düştüm.

Yüzerek yukarı çıkınca sırıtıyordu. Suya elimle vurunca yüzüne sıçradı.

"İsmimi haykırmayı ne kadar seviyorsun sevgili karım."

Kollarımı birleştirdim.

"Elimden gelse uzay gemisiyle aya çıkar oradan evrene haykırırım." dedim.

Yüz ifadesi şaşkınlıkla bana baktı.

"İstediğin buysa." dedi kısaca ve telefonu çıkarıp birini aradı. Ne yapmaya çalışıyor? Yoksa cidden uzaya mı çıkacağız... Bu kadarını yapar mı? Neden düşünüyorsam o Klaus herşeyi yapar.

Telefonda konuşurken bir yandan beni süzüyordu.

"Gemi hazır olduğun da ara."

Şaşkınlıkla ağzımı açtım. Yok bu adam ciddi. Gerçekten de uzaya mı çıkacaktık?

Şaşkın ifademi görünce kahkaha atarak oturdu ve ayaklarını suya soktu.

"O kadar da değil güzelim." dedi. Beni kandırmıştı.

Gözlerimi devirdim.

Dudaklarımı büzerek "Beni kandırdın." dedim.

"Seni kandırmadım.. Ama uzaya çıkmak için bir kaç yıl beklemek gerekiyor sevgilim. Benim eğitimim var ama sen hiçbir şey bilmiyorsun." dedi.

Beni küçümsedimi o?

"Sen sanki uzay gemisi kullanabiliyorsun da..." dedim dalga geçerek.

Ciddi yüzü sorduğum sorunun küçüklüğünü yüzüme vuruyordu.

"Kullanmayı biliyorum. Askeri eğitimim var. Astronot eğitimi de aldım. Yerde karada kullanılan bütün taşıtları kullanmayı biliyorum." dedi.

Aptallığımı yüzüme vurdu. Eğitimi daha bebeklikten başlamıştı. Ben de aptal gibi onu sorguluyorum.

Ama yine de başım dikti. En azından mutlu bir çocukluk geçirdim.

" Sen derslerinle uğraşırken ben arkadaşlarım ile dünyayı gezip tatillere gidiyordum. En azından mutluydum." dedim gülümseyerek.

Yüzü düştü. Gözlerini kırpıştırdı. Aptal Alya.. Kırılmıştı.. Gerçekten de bu dediğime çok üzüldü. Sonuçta yapayalnız bir hayat geçirmişti. Bana anlattı ben ise onun yüzüne vurdum.

Aşkın Siyah TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin