Dudaklarımız birbirine şehvetle kenetlenmişti. Dili ağzımın içinde dans ediyordu. Bu zevkin tarifi inanılmazdı. Her zerresine kadar istiyordum onu. Herşeyimle onun olmak istiyordum.Dudakları çıplak boynuma dokundu ve öpmeye başladı. Yumuşak, narin, ve çok şehvetli. İçimdeki sıcaklık en uç noktaya ulaşınca inledim. Tüm dikkatim dudaklarının olduğu o küçük noktaya odaklandı.
Onu öpmek için başımı yüzüne doğru götürdüğüm de sırıtarak üstümden kalktı. Aptal gibi kalmıştım. Yaptığı şey o kadar kötü hissetmeme sebep olduki tek kelime edemiyordum.
"Yalnızca ben istediğim de yaşanır bunlar." dedi. Yüzüne tokadı çakmak istedim o an. Ama yakasına yapıştım.
"Söylesene neden öptün beni? Neden yaptın bunu neden?" ağlamaya başladım.
Gözlerinde oluşan o nefret o tiksinti içimdeki tüm saflığı alıp götürmüştü. Neden benden bu kadar nefret ediyordu?
"Buraya gelmeyi kim istedi? Beni buna kim zorladı? Ormanda yalnız kalmayı kim istedi söyle?" diye bağırdı. Korkudan elimle ağzımı kapattım ve geri çekildim.
Bileğim den tutup sıktı. "Cevap ver." korkudan ne yapacağımı bilemedim.
"Ben istedim, lanet olsun." dedim ve bileğimi kurtarıp ayağa kalktım.
"Ama bunları yapmanı istemedim." dedim göğsüne vurup ittirerek.
"Tanımadığın bir erkekle, gece ormanda ne olmasını bekliyorsun?"
"Ödev için geldik, halledip gidecektik."
"O zaman sen tam bir aptalsın. Bunların hepsini hak ediyorsun."
Yüzümü sertçe tutup ağaca yasladı.
"Nereye koşarsan koş, nereye gidersen git, o yol sonunda seni bana getirecek. Beni her hissettiğin da sana bunu misliyle yaşatacağım."
Yüzümü ittirip yürümeye başladı. Deli gibi ağlıyordum ama umrunda değil di. Ağaca yaslanıp dizlerimin üzerine çöktüm ve ağladım. Yorulana kadar ağladım.
Ama asla onun istediği gibi olmayacaktı. Eski Alya'yı gösterecektim ona. Kendime aşık ettirecektim ve sonunda onu terk edecektim. O öpücüğün ve söylediklerini misliyle ona ben yaşatacaktım.
"Bunun için yemin ediyorum. Sonunda ölüm olsa da senden bunun intikamını alacağım Alex." diye bağırdım. Yüzümü nehirde yıkayıp koşarak yola çıktım. Bir ağaca yaslanmış beni bekliyordu.
"Gidelim." dedim ve önünde yürümeye başladım. Oyunmu oynamak istiyordu. Ona asıl kötü oyun nasıl oynanır göstericem ve asla acımayacağım. Ben Alya buna söz veriyorum.
Bir süre sonra kasabaya giden bir çift bizi arabasına aldı. Yol boyunca onunla muhattap olmadım. Çift ile samimi bir sohbet yaptık bizi çaya davet ettiler ama kabul etmedim. Ailemin merak edeceğini söyleyerek yanlarından ayrıldım.
Eve girdiğim ilk an Anneannem ve Emy bana sarıldı. "Seni çok merak ettik. Gece nerede kaldın sana ne oldu böyle?" yıpranmış ve toprak olmuş kıyafetlerime baktılar.
"Bir iki serseri adamdan kaçtık. Telefonumu çaldılar Alex'in şarzı bitti ve o lanet mağarada kalmak zorundaydık. Bizi takip edip geldiğimiz motoru parçalamışlardı."
Anneannem hemen polisi aradı. Emy ve ben yukarı çıktık bendeki öfkenin farkındaydı.
"Alex ile kötü mü geçti?"
"Ona haddini bildiricem, ona öyle şeyler yaşatacağımki bu zamana kadar kimseye yapmadığımı yapacağım. Ondan nefret ediyorum." çantamı fırlatıp odam da ne varsa yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...