MULTİMEDYA : KLAUS
Siyah..
Acım gibi simsiyahtı duygularım.
Baktığım her yer Siyahtı. Onun siyahı. Bir kaç şey değil. Her şey.Kalbim
Aklım
Ve düşüncelerim. Onun siyahıyla kaplıydı.İçimde onun küçücük parçasını taşıyordum. Yanımda değildi ama sanki her zaman onu hissediyordum. Beni izlediğini.. Nefesi sanki sürekli dudaklarımdaydı.
Garipti. Farklıydı. Farklılığı beyazımı çevreleyen siyahıydı. Onun gücünü ve siyahını özlemiştim. Bu çok yanlıştı. Onca şeyden sonra... Bunu özlemek bile beni yoruyor du. Tanrı biliyor ya.. Elimde değildi.
Luna hanımın uzaktan bir yerden sesini duyunca bir kez daha düşüncelerimden ayrılmak zorunda kaldım. Saate baktım.
15 : 52
Bugün küçük Alya'nın Doktor Jeffrey ile randevusu vardı. Yalnız bırakmak istemediğim için bende geldim.
Küçük Alya'nın elini tuttum. Annesi istediği için saçlarını örmüştü ve pembe elbise giymişti. Doktor ile görüşeceği için çok heyecanlıydı.
"Güzel abla sence ben iyileşecek miyim?" diye sordu.
Annesi doktor ile konuşmak için içeri girdi. Alya'nın önünde diz çöktüm ve yanaklarını sıktım.
"Tatlım daha önünde yaşayacak çok güzel bir hayatın olacak. Tabiki de iyileşeceksin." dedim.
Masum masum gözlerime baktı. Bir elini yanağıma koyup okşadı. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Bu aralar zaten çok duygusaldım. Her şeye ağlayasım geliyordu.
Yanağımı okşayan elleri sıcacıktı. Minik kalbinde o kadar büyük bir insan taşıyordu ki her geçen gün beni hayrete düşürüyordu. Çok zeki ve akıllıydı. Acaba benim çocuğum da böyle olur muydu? Alya kendine gel. Bağlanmak yok. Ameliyat için tarih aldın. Bu çocuğu doğurmak istemiyorsun.
Gerçekten de istemiyor muyum?
"Güzel abla neden ağlıyorsun?"
Derin bir nefes aldım. Kendine gel Alya kızın yanında nasıl böyle davranıyorsun. Onu daha da çok üzüyorsun.
Göz yaşlarımı silerken tanıdık bir sıcaklık hissettim. Hemen yanımda.. Klaus diz çöktü ve küçük Alya'ya baktı.
"Güzellik senin adın ne?" diye sordu.
"Alya." dedi.
Şaşkınlıkla bana baktı. Sonra tekrar küçük Alya'ya döndü.
"Dünyanın en güzel kadınının ismini taşıyorsun." dedi ve kızın burnuna dokundu.
Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Gülüşü... Ses tonu.. Bu kadar yakınımdayken etkiliyordu. Bir de ne demişti. Dünyanın en güzel kadını... Yanaklarım alev aldı..
"O kadın kim?" diye sordu küçük Alya.
Kızın yanaklarını sıktı "Senden başkası olamaz." dedi ve gülümsedi.
Alya'nın yanağı kızardı utanıp "Teşekkür ederim." dedi.
Kluas kızın yanağını şefkatle okşadı. "Kızaran yanaklarını öpmek için izin verir misiniz Prenses?" diye sordu. Bir çocukla nasıl konuşulacağını iyi biliyordu. Karşısındakinin bir melek olduğunu görüyordu.
"Olur." Dedi ve yanağını uzattı. Kızın iki yanağını da öperken gözleri bendeydi. Gözlerimi kaçırıp ayağa kalktım. O sırada Luna hanım dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...