Selam değerli okurlarım. Nasılsınız? Umarım her zaman iyi olursunuz.
Uzun ve Klaus'un gözünden de olan bir bölüm sizlere bırakıyorum. İlerleyen dakikalarda göreceksiniz.
Oy verip bol yorum yazarak desteklerseniz mutlu olurum. İyi okumalar. 😘
***
Kluas'a anlattıklarımın arasından üç gün geçti. Karşıma çıkmadı. Beni görmek için gelmedi. Neler yapıyordu? Söylediklerim ona çok mu ağır geldi?
Artık beni görmek istemiyor mu? Kafamın içindeki sorularla boğuşurken
Masanın üzerinde duran telefonuma bildirim geldi.Telefonu alıp gelen meseja tıkladım. Bir haber di.
"Ünlü iş adamı by Wilson Cathel.. Geçirdiği bir kaza sonucu hastaneye kaldırıldı. Durumu ciddiyetini korurken doktorlardan aldığımız son haberlere göre yaşama dönme şansının çok düşük bir ihtimal olduğu söyleniyor..."
Gözlerimi yumdum. Babasının cezasını kesmişti ama öldürmedi neden? Aklında başka planlar mı vardı? Yoksa babası olduğu için kalbi titredi ve bundan vazmı geçti.
Kapının zili çalınca olduğum yerde sıçradım. Elimi kalbime götürdüm. Tanrım her anım korkuyla geçmek zorundamı?
Telefonu masaya bıraktım. Yavaş adımlarla kapıya giderken Klaus'un gelmesini çok istediğimi fark ettim. Üç gündür sessizdi. Onun sessizliğinin sonu hiç iyi bitmiyordu.
Kapıyı açınca tanımadığım bir adamı gördüm. Yağmurdan ıslanmış ve soğuktan burnunun ucu kızarmıştı. Ben adamı incelerken elinde tuttuğu çiçekleri bana uzattı.
"Bu sizin."
Üzerinde bir not vardı. Kapıyı kapatırken nota baktım.
"Karanlığımın beyazına iytiyacı var.. Kalbimin kıvrılan dudaklarına...
Bir süre uzaklarda olacağım."Kapıyı kapattım. Gidiyordu. Klaus gitti.
Kendimi boşluğa düşer gibi hissetmeye başladım. Uçurumun kenarında duruyordum ve bu not... Beni aşağı iten son nokta gibiydi. Acımasız ve ızdırap doluydu.Neden gitti?
Beni bırakıp neden gitti?
Ona ihtiyacım olduğu bir zamanda nasıl gidebildi? Geceleri onsuz uyuyamadığımı bildiği halde nasıl gidiyordu?Elimdeki çiçeği sıkıcı tutup kapıyı açtım ve çıplak ayaklarla dışarı koştum. Bağırdım.
"Git ve bir daha sakın gelme. Senden nefret ediyorum Klaus Morgan duyuyor musun? Senden.." çiçeği alıp yere fırlattım. "Senden nefret ediyorum."
Yoldan geçenler bana deliymişim gibi bakıyordu. Göz yaşlarımı silip içeri geçtim. O kadar öfkeli ve sinirliydim ki hiçbir şey bunu geçiremezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Siyah Tonu
Teen Fiction(Smut var.) Geçmişin den kaçmak için ülke değiştirip bir kasabaya yerleşen Alya ve onu gölgesi gibi izleyen gizemli bir adam. Güçlü, zeki, kurnaz ve herkese diz çöktürecek bir kişiliğe sahip. Tüm kadınların sahip olmak isteyeceği bir adam en ünlü m...