"NAMLUNUN UCU"

768 46 114
                                    

MULTİMEDYA : BİLİNMEYEN VE ALYA

"Beni öldürecek misin?"

Namlunun ucunu yüzüme doğrulttu. Karnımdaki elleri beni göğsüne iyice yapıştırdı.

Yerdeki yaralı adam kanlı dişlerinin arasından öfkeyle bağırdı.

"O kızı ben istiyor..." sözünü bitirmeden sağ bacağına kurşun sıktı. Adam acıyla bağırdı.

Korkuyla yüzüme tutulan silaha baktım. Acıması yoktu. Karnımdaki ellerini sıkınca nefesim içime kaçtı. Onun nefesini boynumda hissettim.

"İşte bu korkun bana inanılmaz zevk veriyor. "

Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kapattım. Böylemi ölecektim. Sonum bu şekilde mi olacaktı? Göz yaşlarımı tuttum. Bu zevki daha fazla tattırmak istemiyordum.

Yerde yatanın adamları onu apar topar alıp geri kaçtılar. O'nun adamları da gidince sadece ikimiz kaldık. Issız yolda katilimle baş başaydık.

Aniden beni bıraktı. Boşluğa düşer gibi oldum. Arkamı dönmek istedim. Ama bağırınca yerimde donup kaldım.

"Sakın dönme!"

"O gece hakkında ne biliyorsun?"

Silahın ucu sırtıma değince gerildim.

"Soruları sadece ben sorarım."

"Ne öğrenmek istiyorsun sor o zaman lanet olası!"

Bacaklarım titriyor kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmış gibi atıyordu.

"Katil olduğunu bilmesem korkuna inanacağım."

Öfkeden dişlerimi sıktım.

"Evet ben bir katilim. Ama o ölmeyi hak etti."

Silah sesi. Paat.

Korkuyla kulaklarımı kapatıp diz çöktüm. Havaya ateş etmişti. Ama ben korkudan ölmek üzereydim.

"Devam et küçük Alya ve ölümün bugün olsun. Hemen şurada gebertirim seni."

Öfkeyle ayağa kalktım ve hızlıca ona doğru döndüm. Yüzünde maske vardı. Kim olduğunu görmeyi umuyordum.

"Durma öldür. İstediğin bu değil mi?" silahın ucuna alnımı dayadım.

Bir iki dakika bekledi. Sessizlik beni daha da korkutuyordu. Parmağını tetiğe koydu. Gözlerimi kapattım.

Acı içinde bekleyiş arabanın çalışma sesiyle bölündü. Beni bırakıp gitti. İnanamıyorum öldürmedi. Neden? Ne planlıyordu? Tam karşısında duruyordum işte. Neden öldürmedi?

Ben sorularla boğuşurken telefonuma mesaj geldi. O'ndan gelmişti.

"Sevdiklerinin ölümünü izlemeden ölmek yok. Yaşattığını yaşamadan saçının teline zarar vereni bu dünyadan yok ederim.."

Telefonu yorgun bir şekilde indirdim. Öfkeyle gözlerimi kapatıp elimdeki telefonu sıktım. Daha sonra da yere fırlattım. Telefon parçalara ayrılırken ben arabaya binip oradan uzaklaştım. İçimdeki Alya'yı uyandırmak istemiyordum. Eski kötü benliğime zorluyordu beni.

Eğer sevdiklerimden birinin kılına zarar gelsin ona o eski Alya'yı zevkle gösterecektim. Uzun geçen yolculuğun ardından akşam saatlerinde eve ulaştım. Küçük bir özlem ve sonrasında yatağa geçip uyudum.

"Hadi Alya, uyan!"

Emy ısrarla beni sarsıyordu.

"Beş dakika daha!"

Aşkın Siyah TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin