3

634 54 63
                                    

Arkadaşlar olaylı bomba bir bölüm karşınızda...
***
17.08.2004

Altay'dan.

Bu gün o felaket depremin üstünden tam 5 sene geçmişti. Koskocaman bir 5 sene... Bu seneler içinde neler değişmedi ki, mesela Ben, İrfancan, Mert ve Kerem'im okula başladık. Bu gün okul serüveninin ilk seviyesinin sonundaydık.

Mesela ben çok feci bir şey öğrenmiştim. 10 yaşında en fazla ne öğrenmiş olabilirim ki? Neyi mi öğrendim;

Aşkı.

Evet, ben bu koca 5 sene içerisinde en iyi aşkı öğrendim. Nasıl saf, güzel ve temiz aşık olunur onu öğrendim. Aşkı en iyi şekilde nasıl yaşarım onu öğrendim.

Arda'da çok büyümüştü.

O da 5 yaşına basmıştı. Amcam yerine bana baba diyordu. Demek ki çocuk hissediyordu onu bulanın, geceleri ona bakanın kim olduğunu.

Herkes bu duruma çok sinir olsa da Arda inatla bana baba diyordu. E tabii bu da benim hoşuma gidiyordu.

Bir gün dördümüz okuldan döndük, ve benim yıkılışımın resmi olan o kelimeler döküldü amcamın ağzından.

"Altay... ben sen ve Arda, taşınıyoruz oğlum."

diyip kafasını eğdi, ağlıyordu belli oluyordu yere damlayan göz yaşlarından.

"A-aşkım b-biz napacağız, bizi bırakacak mısın?"

"Bebeğim, hayatım, her şeyim... Zorunda olmasam bunları da yapmazdım. Size çok fazla yük olmamak için Altay'ımı ve Arda'mı yanıma alıyorum muhtemelen o ikisinin, ve benim de telefonum olmayacak birbirimize ulaşamayacağız..."

Amcam daha çok ağlamaya başladı. Sonra dolu gözlerim Kerem'in yıkık gözleriyle birleşti. Bir süre ayıramadım gözlerimi o güzel gözlerden.

"Altay'ım Arda'm siz vedalaşıp gelin sizi bekliyorum."

Önce Arda vedalaştı herkes ile ve aşağı indi o. Önce yengem, İrfan ve Mert olacak şekilde teker teker veda ettim onlara. Onları dışarı çıkarttım.

Ve Kerem'im ile baş başa kalmıştık işte. Gidip ona sıkıca sarıldım. O da ağlamaktan yorulmuş bir şekilde titreyen bedeniyle bana sarıldı.

Sonra ondan ayrılıp yüzünü ellerim arasına aldım.

"Kerem'im..."

"A-Altay..."

Kerem burnunu çekti.

"Bunu yapmak zorundayım Kerem'im, yoksa kendimi asla affetmeyeceğim."

Ve Kerem'imin dudaklarına kapandım yalvarırmışcasına. Kurtar beni bu ayrılık felaketinden. Depremden sonra başıma gelen ikinci en büyük felaketten. Kurtar beni Kerem, kurtar. Yardım istiyorum, neden yardım etmiyorsun. Seni unutmak istemiyorum, hep benim ile kal istiyorum. Ama náfile. Bunlar benim toz pembe hayallerimdi.

Kerem'im biz ayrılıyoruz, söz verdik hep beraber olacaktık. Ama ben sözümü tutamadım be Kerem'im. Affet beni minik sevdiceğim. Bu yaşımda maffettim seni. Bu yaşımda, bu yaşımda.

Nefessiz kalınca ayrıldım ondan. Sonra titreyen ellerini tuttum. Ve öptüm.

"Kerem'im, benim birtanem..."

Ağlaması daha da şiddetlendi. Onun da benim de...

"Kerem'im seni cok seviyorum, sana çok aşığım. Belki bedenen ayrılacağız fakat kalplerimiz hep bir olsun tamam mı. Benim senden başka gözüm kimseyi gözüm görmeyecek be Kerem'im. Senin o güzel yüzünü, kokunu, sesini unutacağım belki de... Ama sana olan sevgimi asla unutmayacağım güzelim. Benim küçük askerim. Enkazın altında kurtarılmayı bekleyen küçük âşkım. Ben bu gün İMKA grubunun kurallarına aykırı bir şey yapmış olabilirim, ama yine de beni affet olur mu?"

"Büyümüşsün." AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin