79

192 10 8
                                    

Altay'dan.

Akşam olmuştu ve artık eve gitmem gerekiyordu. Ayağa kalktım.

"Beyler ben iftarı sizin ile beraber burada açıp eve gideceğim tamam mı? Evdekiler artık merak etmiştir. Yarın Kerem ve çocuklar ile beraber ziyarete geliriz."

"Tamam otursana sen, daha ezan okunmadı."

İrfan beni kolumdan tutup oturtmuştu. Telefonumun çalması ile cebimden çıkarttım, ablam arıyordu.

"Efendim abla birşey mi oldu?"

Abla kelimesini kullandığım sırada İrfan'ın gözleri bana dönmüştü. Doğru ya, İrfan ve ablam eski sevgililerdi.

"Altay'ım, İstanbul'a geliyoruz. Ailemi ikna ettim. Sera, abim, ben, annem ve babam İstanbul'a geliyoruz. Sizin orada kalabilir miyiz? Kalacak başka hiçbir yerimiz yok."

"Abla of... Kapımız size her zaman açık fakat nasıl sığacağız ki?"

"Sığarız bir şekilde gülüm. Neyse, biz bir saate ineriz otobüsten tamam mı? Direkt sizin eve geleceğiz."

"Tamam ablacım, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp cebime attım ve sıkıntı ile ofladım. İrfan soru sordu.

"Ablangil mi geliyormuş?"

Başımı salladım ve sözlü olarakta cevap verdim.

"Evet. Hemde Sera, abim, annem ve babam da geliyormuş. Tabii ki ben onları ne kadar anne, babadan sayıyorum orası tartışılır. Abim ile pek anlaşamadık fakat onun ile arayı sıcak tutmaya çalışacağım."

"Anladım. Kolay gelsin sana."

Gülümsediğim sırada top patlamıştı, ardından ezan okunmaya başlamıştı. Besmele çekip yanımdaki su şişesinden biraz su içtim. Liva oruç tutmuyordu zaten.

Aldığım karışık tostuda bitirdikten sonra ellerimi silip çöpleri çöpe attım.  Biraz daha oturduktan sonra Defne Melina'yı öpüp Liva ve İrfan ile vedalaştım. Arabama binip eve doğru sürdüm.

Geldiğimde arabayı park edip bahçeden içeri girdim ve zile bastım. Kerem kapıyı, kucağında Utku ile açmıştı.

"Hoşgeldin Altay'ım."

"Hoşbuldum hayatım, ablamgil gelecekmiş."

"Ayy görümcem geliyormuş ne mutlu oldum, ne mutlu!"

"Sanki bir tek görümcen geliyor? Kayınçon geliyor, yengen geliyor, kaynanan geliyor, kayınpederin geliyor!"

"Yuh Altay! Küçücük eve nasıl sığacağız?"

"Yerde yatsınlar artık. Çocuklardan biri Arda ile yatar, öbürü bizim ile yatar. Utku zaten beşiğinde uyuyor. Ablam ile Sera çocukların yatağında uyur. Annem ve babam olarak saymak istemediğim kişiler bir koltukta beraber yatarlar, açarız koltuğu. Öbür koltuktada abim yatar."

"Tamam o zaman..."

"Neyse, güzelim ben çıkayım tamam mı? Şimdiye inmişlerdir."

"Tamam hayatım. Bende yorgan yastık falan çıkartayım bari..."

Kerem'in dudağından öptüm, Utku'nun da yanağını okşayıp evden çıktım. Arabayı otogara doğru sürdüm. İçeri girdiğimde arabayı park edip, daha yeni park olan otobüsün yanına geldim. Evet, ablam ve diğerleri inmişti arabadan. İlk olarak ablam ile sarıldım.

"Altay'ım... Ablasının gülü... Nasılsın yavrum?"

"İyiyim ablacım iyiyim, saol."

Sera'ya sınırlı bir bakış attım.

"Büyümüşsün." AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin