70

107 10 18
                                    

Onlar çoluk çocuk yemek yerken zil çalmıştı tekrardan.

"Vay anasınıı..."

Diyerek sofradan kalktı Altay ve kapıya gitti. Geldiklerinde İrfan ve Mert, kucaklarında da bir tane sarışın bir bebek vardı.

"Hoş geldiniz geçin içeriye."

İçeri geçtiler. Altay arkalarından konuştu.

"Bizim ev mülteci kampı zaten anasını satayım. Gelen çocukla, giden çocukla... Çocuk yuvası resmen..."

İrfan ve Mert'in yanına geldi.

"Bu minik beyde neyin nesi?"

İrfan gülümseyerek konuştu.

"Çocuk sahiplendik Altay'ım. İsmide Can'mış biliyor musun? Hem de çok tatlı... 3 yaşındaymış birde."

Can, ayakta dururken Altay eğilip Can'ın ellerinden tuttu.

"Merhaba Can... ben Altay."

"Banane."

Altay gülmemek için dudaklarını ısırdı.

"Ama ben senin amcanım yahu! Hatta senin dört tane yeğenin var!"

"Abi miyim ben!?"

"Maalesef ki 3 tanesi senden büyük..."

"Yaa banane kabul etmem o zaman!"

Diyip Altay'a tokat attı. Mert ve İrfan kahkaha şelalesi yaratmıştı. Durduramıyorlardı gülmelerini.

"Ama Can çok ayıp. Öp bakayım Altay amcanın yanağını."

Dedi Mert gülmemeye çalışarak. Can, Altay'ın yanağını öptü.

"Can, hadi gel seni yeğenlerinle tanıştırayım."

"Tamam."

Altay, Can'ın tek elini tutup ayağa kalktı ve mutfağa gittiler. O sırada masa toplanmıştı, sofrada çay içiyorlardı.

"Bu kim Altay?"

Diye sordu Kerem.

"İrfan ve Mert geldi, bu beyefendiyi evlat edinmişler... Bende yeğenleri ile tanıştırmaya getirdim. Can, ilk başta en büyük abinden başlayalım."

Altay, Can'ı Arda'nın kucağına bıraktı. Can, Arda'yı sevmişti.

"Merhaba, Arda ben."

"Seni tanıyorum! Fenerbahçe'nin genç yıldızı olan Arda değil misin?"

"Evet öyleyim Can! Sen hangi takımlısın?"

"Fenerbahçe'liyim ben."

"Aferin doğru yoldasın."

Nazlı ve Barış, Can'ın yanına geldi.

"Bak Can, bunlar benim kardeşlerim yani seninde yeğenlerin. Bu Nazlı, istersen Sibel'de diyebilirsin bu sana kalmış. Bu da Barış, genelde herkes Barış diyor ama Kaan'da diyebilirsin."

"Tamam."

"Can gel sana bizim oyun odamızı göstereyim!"

"Kızım ben sizi götüreyim şuan oda da kardeşiniz uyuyor."

"Baba uyandıracak halimiz yok ya."

Nazlı, Kerem'e karşı çıkmıştı.

"Hayırdır sen minik hanım? Büyüklerine karşı çıkmayada başladın sen?"

"Tamam Altay boşver."

Çocuklar odaya gittikten sonra salona geçmişlerdi.

"Sizide yalnız bıraktık ama, hoşgeldiniz. Hayırlı olsun bu arada."

"Hoşbulduk, teşekkür ederim Kerem'im!"

Dedi İrfan. Mert iç çekti.

"Ah ah... Zaman ne kadarda hızlı geçiyor değil mi Altay? Daha dün beş yaşındaydık, Arda avucumuz kadar bir şeydi. Şimdi ise Arda hariç hepimizin çocuğu var. Eskiden olsa bu anı hiç düşünmezdim."

Eski anılar akla gelince herkesin gözleri dolmuştu.

"Öyleydi Mert'im öyleydi. Tabii o güzel anılar, içimde amcam olan, hatta olmayan varlık olduğu için bozuluyor maalesef."

"Siktir etsene sen o şerefsizi. Ayrıca hâlâ yaşıyor mu o götünü siktiğim?"

"Yaşamı hakkında en ufak bir bilgim yok ki isyemiyorum da zaten."

Mert başını salladığında zil çalmıştı. Kerem ayağa kalktı.

"Bakarım ben."

Diyip kapıya gitti. Gelenleri gördüğünde göz devirmişti.

"Yine mi siz?"

"Oğlum, çocuğun olmuş görmeye geldik."

"Sanane benim çocuğumdan?"

Dedi arkadan gelen Altay.

"Altay, sende benim oğlum sayılırsın. Lütfen yapmayın bize bunu. Biz size destek çıkmak istiyoruz."

"Bizim kimsenin desteğine ihtiyacımız yok."

"Ne var girsem içeri, torunumu görsem?"

"Gireme-"

"Altay annem o benim! Geçsin içeri."

"Ne? Kerem sen ciddi misin ya? Tamam çok istiyorsan al çocuklarını, çok sevdiğin annenin evine git. Zamanında söylemiştim sana! Zaten Bursa'ya gitmem an meselesi iken kötü bir hamle idi bu."

Altay askılıktan ceketini alıp giydi. Ayağınada ayakkabısını giyip ayrıldı evden. Kerem ise annesini yollamıştı. Bir süre sonrada İrfan ve Mert, Can'ı alıp gitmişti. Kerem yine çocukları ile yalnız başına idi.

...

"Büyümüşsün." AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin