26-Bursa'ya uçuş

143 15 35
                                    

Altay'dan.

Sabah ilk ben uyandığımı sanıyordum. Balkona gittiğimde benden önce uyanan Arda'yı farkettim.

"Baba günaydın."

"Günaydın canımın içi. Nasılsın bakalım?"

Diyip yanına oturdum.

"İyiyiz babiş, iyi olmaya çalışıyoruz. Sen?"

"İyi miyim, kötü müyüm hiç bir fikrim yok oğlum. Düşünebiliyor musun? Formdan düşeceğim diye korkuyorum. Ki zaten düşeceğim çünkü uzun bir süre buraya gelmeyi düşünmüyorum."

"Baba yapma ya."

"Oğlum kaç kere söyledim, kafa dinlemem lazım. Zaten bu kafayla, düşünce dolu bir kafayla maça çıksamda bi bok beceremem. Özlersen ararsın beni."

"Her gün mü arayacağım yani?"

Diyip gülümseyerek bana baktı Arda.

"İstediğin her zaman arayabilirsin babacım. Ben müsait olduğum sürece açacağım, merak etme."

Arda'nın omuzunu patpatladım. Sonra balkon kapısı açıldı. İçeri Sebastian girdi.

"Seboş'um günaydın."

"Günaydın Altay. Günaydın Arda'm."

"Sana da günaydın Seb."

Sebastian benim yanıma sandalye çekip oturdu.

"Ne oldu Seboş?"

"Ryan şu an uyuyor. Fakat ben ona sarılmak istiyorum. Ama herhalde uykulu olduğu için anca dönüp duruyor yatakta, düzgün sarılamadım ki! Bana sarılmam için kocaman tombik bir şey lazım! Yani senin gibi yapılı birisi. O yüzden sana sarılmaya karar verdim. Uyku da olsan bile uyandırırdım."

"Gel sarıl tabiki. Fakat benden daha yapılı birisi var, Volkan abi."

"Uykudayken elleyebileceğimi düşünmüyorum."

"Ayrıca neden sana bir anda böyle bir sarılma isteği geldi?"

"Bilmiyorum."

Diyip bana sarıldı. Arda sandalyesini bana yaklaştırdı. Bir kolum ile Sebastian'a, diğer kolum ile de Arda'ya sarıldım. İkisini de kendi çocuğum, arkadaşım ve kardeşim olarak severim. Arda'yı daha çok severim de, ikisininde benim için abartılacak bir farkı yok. Sebastian zaten Arda'dan sadece 2 yaş büyük, aramızda 3 yaş var.

Sonra balkona Kent geldi.

"Hayatım neredesin? Beş saattir seni arıyorum!"

Seb dudağını büzüp bana biraz daha sokuldu, gülümsedim.

"Küstüm sana ben Kent!"

"Aaa niye hayatım?"

"Çünkü ben sana sarılmaya çalışıyorum, sen dönüp duruyorsun bir sarılamadım! Yoksa sen beni sevmiyor musun?"

"Hayatım o nasıl söz öyle? Senin için canımı bile veririm, senden önemli bir şey yok bu dünyada."

Sonra Sebastian gidip Ryan'a sarıldı.

"Altay Bursa'ya uçuş ne zamandı?"

"Saat 8'de. Yani bir saat var."

"Anladım. Zaten herkes uyandı. Bir Kerem uyanmadı."

"Büyümüşsün." AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin