71

99 7 11
                                    

Altay, Livalar'ın evine gelmişti. Belki İrfan uyuyordur diye Liva'ya mesaj atmıştı geldiğini belirterek. Kapının açılmasını bekliyordu. Kısa bir süreliğine arkasına dönmüştü. Ve gördüğü şey ise oğlunun kucağında ağladığı ev idi. Yumruklarını sıktı. Şuan oraya gidip o evi artık her kim varsa ki yoksa bile yıkmak istiyordu. Tam gidecekken kapı açılmıştı. Hemen önüne döndü.

"Liva bana birkaç günlük yer var mı?"

"Tabii Altay geç içeri."

Liva, Altay'ın geçmesi için kenara çekilmişti ve Altay hemen içeri geçmişti. Ayakkabılarını çıkartıp salona geçti. İrfan salonda uyuyordu.

"Burada uyuyakaldı... Yatağa götürürken yanlış bir hareket yaparım diye korkuyorum. Malum son aylar birşey falan olmaz değil mi? Sonuçta tecrübelisin sen benden bu konularda."

"Birşey olmaz oğlum al götür İrfan'ı odasına, Allah korusun uyandığında beli falan tutulur."

"Saol Altay ya, cansın."

Liva, İrfan'ı bırakmıştı fakat daha gelmemişti. Bir süre sonra gelmişti ama.

"Kusura bakma Altay ya. Bırakmadı beni, bende senin geldiğini söyledim."

"E sen gitsene İrfan'ın yanına."

"Ben sana pike getireyim o zaman yat buraya."

Liva pike alıp gelmişti.

"İyi geceler Liva, birşey olursa haber et."

"Tamam ederim, iyi geceler."

Liva gittiğinde Altay koltuğa uzanıp pikeyi üstüne örtmüştü ve uyumaya çalışmıştı.

...

Altay sabah belini tutarak esnemişti ve ayağa kalktı. Birbirine girmiş kıvırcık saçlarını elleriyle daha da bozmuştu. Lavaboya gitti ve aynadan kendisine baktı. Gece kesit kesit uyumuştu o yüzden iyi uyuyamamıştı ve gözleri kızarıktı. Yüzünü yıkadı. Ellerini biraz ıslatıp saçlarını düzeltti. Lavabodan çıkıp mutfağa gitti. Esnedi.

"Birşey hazırlayayım bari sonuçta evlerinde kalıyorum."

Altay klasik bir kahvaltı hazırlayıp salona geçti ve oturdu. Telefonundan video izlerken üstten gelen görüntülü aramanın sahibine baktı. Robin arıyordu. Hayırdır diye geçirdi içinden. Telefon aramasını açtı.

"Hayırdır Robin'im ne oldu?"

"Alexia'nın klasik halleri Altay, yine evden kaçmış."

"Ben geliyorum o zaman bekle. Şuan Livakovic'in evindeyim, haber edip çıkıyorum hemen dışarı."

"Tamam yavrum bekliyorum."

Altay, Liva'ya mesaj atıp evden çıkmıştı. Robin'in evine geldiğinde bahçede sinirli bir Alex görmüştü.

"Alex, Robin çıktı mı?"

"Çıktı Altay, kızlarla beraber. Ya benim aklım almıyor iyice kafayı yiyeceğim artık. Bu kız niye anca evden kaçıyor? Biz ona iyi bir ebeveyn olamıyor muyuz acaba?"

Altay gidip Alex'e sarıldı.

"Takma kafana abim, buluruz kızını. Hadi gel bizde çıkalım."

Alex ve Altay beraber çıkmışlardı Alexia'yı bulmaya. Etrafta gezerlerken bir parkın orada durdu Altay.

"Abi o Alexia değil mi?"

Alex hemen o tarafa dönmüştü. Gördüğü kızı ile derin bir nefes alıp parka girdi. Altay'da arkasından girdi.

"Alexia! Ne yapıyorsun burada!?"

"Baba, uyanmışsın..."

Alexia hemen gelip Altay'ın arkasına geçmişti.

"Alexia yanıma gelir misin kızım?"

"Baba kızmayacaksın değil mi?"

"Kızmayacağım Alexia buraya gel."

Alexia, Altay'ın arkasından çıkıp babasının önüne geldi. Alex, dizlerinin üstüne çöküp kızının ellerini tuttu.

"Sen niye gittin evden babacım?"

"Baba arkadaşım çağırmıştı, sizde uyuyordunuz..."

"Ama kızım sen hep yapıyorsun bu işi ve benim canımı çok sıkıyor."

"Baba özür dilerim, seni üzmek istemezdim..."

Alexia babasına sarıldı, Alex'te 8 yaşındaki kızını kucağına aldı.

"Altay sen Robin'e haber ver eve gelsin."

"Tamam abim görüşürüz."

Altay, Alex'in yanağından öpüp ayrıldı. Livalar'ın evinin önüne geldiğinde zile basmadan önce Robin'e haber vermiş, daha sonrada zile basmıştı. Liva açmıştı kapıyı.

"Gel Altay gel."

Altay içeri geçip kapıyı kapattı.

"Altay kahvaltı hazırlamışsın..."

Dedi mutfaktan gelen İrfan. Altay, İrfan'a sıkıca sarılmıştı.

"Günaydın bebiş."

"Günaydın Altay. Bu arada ben acıktığım için kahvaltı yaptık, mutfakta senin kahvaltın duruyor."

"Yok ben biraz atıştırdım saol."

"Peki sen bilirsin."

Koltuğa oturdular. Altay elini İrfan'ın şişmiş, koca karnına atıp okşadı.

"Melina nasıl oldu?"

"İyi abisi iyi."

"İçerisi iyi herhalde çıkmak bilmedi."

"Benim prensesim seninkiler gibi erkenci değil Altay."

"Aman, birşey demedik."

Altay'ın tekrar telefonu çalmıştı.

"Babaaaaaaaaaaaaammm!"

Diye kelimeyi uzatarak, cilve yaparak konuşmuştu Arda. Altay gülümseyerek cevap verdi.

"Efendim hayatım?"

"Ben yeni bir sevgili yaptım ve dışarı çıkacağımda sende gelseneeee!"

"Hayırlı olsun hayatım ama başbaşa gezmek istemez misin?"

"Hayır baba seninle tanıştırmak istiyorum."

"Hazır mısın peki?"

"Değilim baba, gel beraber hazırlanalım. Ben bekliyorum seni."

"Tamam tatlım çıkıyorum ben şimdi."

Arda öpücük atıp telefonu kapatmıştı. Altay ise ayaklanmıştı.

"Arda bir arkadaşı ile beni tanıştıracakmış, benim gitmem lazım. Belki eve dönerim, öptüm hepinizi."

Livakovic, Altay'ı yolcu etti.

...

"Büyümüşsün." AlKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin