"Korhan, bunu daha kendime bile çekindiğim için söylememiştim ama ben sana aşık oldum." Ağzımdan çıkan kelimelere sahip çıkamadım ve gözlerinin içine bakarak itiraf ettim. Bunu o gittiği günden beri düşünüyordum ancak bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim.
Bir nefeste söylediğim şeyleri sindirmeye çalıştı. Bana asırlar gibi gelen 2 dakikada sadece gözlerime baktı. Sonra gözü kızardı veyahut doldu. Bir an bile kırpmadığı gözünü kapattı. Ağlayacakmış gibiydi, sabahki Korhan yoktu. Sanki ergenlik çağlarında bir çocuktu. Beni kendine çekti ve tek koluyla sarıldı. Kafamı boynuna gömdüm ve kokusunu içime çektim.
Bugün günlerden 7 Eylül'dü. Bugün Korhan'a aşık olduğumu kabul etmiştim. Bugün tekrardan birine güvenmiştim. Bügünü unutmayacaktım. 7 Eylül... Sen ve ben yok, sadece biz varız.
"Seni çok seviyorum. Bana sakın oyun oynama. Bana oyun oynarsan ne sevgim kalır ne de güvenim. Güvenimi kaybedersem sevgi yerine farklı şeylerle karşılaşırsın." Kollarını benden ayırdığında en net sesiyle konuştu.
"Sana oyun falan oynamıyorum ve oynamam. Ayrıca ben de seni çok seviyorum." Gözlerimi kısarak gülümsedim ve elimi yanağında gezdirdim. Hırlamaya benzer sesler duyduğumda bir anlık korktum. Korhan'ın arkasından gelen Paskal'ın sesi hiç hayra alamet değildi. Korhan göz devirerek arkasını döndü.
Paskal'ın gıdısının altını severken konuşuyordu "Anneye hırlamak yok, havlamak da yok. Bak güzel anne." Bir eliyle benim saçımı sevip gösterirken diğer eliyle de Paskal'ın kafasını okşuyordu. Paskal hırlamayı kesip Korhan'ın kucağına çıktı. Koca cüssesi bütün koltuğu kaplayınca koltukta biraz geriye çekildim. Paskal gözlerini benden ayırmıyorken ben ise sürekli gözlerimi ondan kaçırıyordum.
"Yemez değil mi? Çok kötü bakıyor." Korhan başını olumsuz anlamda salladı "Yemez ama..." Yan dönüp bana yaklaştı ve fısıldar tınıda konuştu "kendimden emin değilim. Her an o parlak ve dolgun dudaklarını daha da dolgunlaştırabilirim."
O sırıtırken ben de onun omzuna vurdum "Bir kerecik ciddi kalsan şaşacağım."
"Korhan." Arka taraftan gelen sesle ikimiz de gülümsememizi yüzümüzden silip o tarafa döndük. Batu'nun boylarında biraz yapılı kumral bir adam vardı. Elinde birkaç dosya da vardı.
"Söyle Poyraz." Korhan eliyle gel işareti yaptı. Genç adam büyük adımlarla geldi ve karşımızdaki koltuğa oturdu. Bu rahat tavırları garibime gitmişti. Elindeki dosyaları masanın üstüne bıraktı. Dosyanın üstünde hiçbir ad yazmıyordu. "Ooo koca oğlan n'aber?" Paskal onu görünce havlayarak ve kuyruğunu sallayarak yanına gitti. Kucağına çıkıp yanağını yaladı. Adam Paskal'ı sevdi ve kucağına yatırdı.
Ciddi ifadesini takınıp Korhan'a baktı "Söylediğin konu hakkında epeyce bir araştırma yaptım. Çok derin şeyler buldum. Bunu daha detaylı konuşmamız gerek." Korhan uzanıp dosyayı eline aldı tam açacağı sırada adam atladı "Burada açman pek iyi olmaz." Daha da meraklanmıştım. Kaşlarımı çatarak adama baktım.
"O kadar mı?" Korhan tek kaşını kaldırarak ona baktı. Adam kafasını aşağı yukarı sallayıp iç çekti "Düşündüğünden daha fazlası."
"İlk kendim inceleyip sonra senin yanına uğrayacağım. En geç salı gelirim. Bugün ve yarın 2-3 önemli işim var." Korhan lafını bitirdiğinde Poyraz dediği adam ayaklandı. Paskal'ı yere indirdi ve son kez kafasını kaşıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtalyan Mafyası (+18)
RomanceÜnlü İtalyan mafyası Korhan Kumludağ, yıllardır aradığı aşkını rüyasında görür. Rüyasındaki kızı yıllarca arar ve sonunda bulur; Pera Adıgüzel. Hayatını sefalet içinde sürdüren Pera'ya kafayı takan Korhan onu elde edebilmek için çabalar ve bir yol...