6. Bölüm: KELEPÇE

246 11 0
                                    

Elimdeki kelepçeye baktım ve ofladım. "Bir tuklanmadığın eksikti değil mi Asila?" diyerek azarladı beni iç sesim. Sonra yanımdaki hücreye baktım. Alper de orada paşa paşa oturuyordu. "Bana yalan söyledin değil mi?" dedim. Bakışlarını bana çevirdi. Sorarcasına baktı. "Polislere ertesi gün ifade vereceğimizi söylemedin?" diye cırladım. "Polis çağırıp kaçtın. Beni de kaçırdın!" Sırıttı. "Sakin ol, gerekirse ben girerim hapse." Hah, hapse girecekmiş beyefendi! Çok basit sanki! "Bana bak, birazdan ifade vereceğiz, mal mal kekeleme valla atarlar mapusa." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Pekala, sen ne diyeceksin?" Omuz silkti. "Ne olduysa onu anlatacağım." Evet, zaten başka ne yapabilirdik ki? Düşüncelerimden arınıp hücre demirlerini inceledim. Pekala, aslında Alper'i izledim. Yakışıklıydı, ve en önemlisi kaslıydı! Tamam ondan nefret ediyor olabilirdim ama ona bakmaktan da alamıyorum kendimi. "Hey, bu beni kaçıncı kesişin oluyor? Korkmalı mıyım?" dedi alayla. Tepeden tırnağa kızardım. "Seni kesmiyorum ben be! Nereni keseyim?" diye cırladım. Kaşlarını kaldırdı ve sırıttı. "Görüp görebileceğin en yakışıklı adam olduğum için kesiyorsun..." Alayla sırıttım. "Adam?" "He, yakışıklı olduğumu kabul ediyorsun yani." dediğinde somurttum. Sürekli nasıl üste çıkabiliyordu? Gözlerini bana dikince dil çıkarıp önüme döndüm. O da omuz silkip önüne döndü. 

Metal sesleri gelince bakıştık. Gardiyan gelmişti. Alper kalktı, demirlere yaklaştı ve eliyle bana gel gel yaptı. Dibine girdim. Zaten aramızda bir tek demir parmaklıklar vardı. "O lavuk sana yavşıyor sanki." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Pardon?" dediğimde sabır dilenir gibi havaya baktı ve tekrar bana döndü. "Yüz verme." "Sana ne!" Bir dakika, cidden neden rahatsız olmuşu ki? "Hayırdır neyimsin ki karışıyorsun? Ay, bir dakika!" deyip bir kahkaha patlattım. "Yoksa sen beni kıskandın mı?" Bana kötü kötü baktı. "Hayır, insan olsan belki kıskanırım ama," dedi ve beni bir süzdü. "İnsana benzemiyorsun." dediğinde kötü kötü bakan taraf bendim. Tam ağzımı açacaktım ki gardiyan boğazını temizledi. Alper, nefret dolu bakışlarını gardiyana gönderdi. "İfadeniz alınacak." dedi ve beni hücreden çıkardı. Hemen Alper'i de çıkardı ve yürümeye başladık. İki dakika sonra bir odanın önündeydik. Çok gergin hissediyordum. Bir polis gelip "Ailenizi arayacağım, gençler." diyince hafifçe sırıttım. "Reşitim." Polis bana kötü kötü baktı ve sonra iki polis daha gelip kollarımdan tuttular. 

Sorgu odasına girdik. Ay, tam filmlerdeki gibiydi! Gerici ortam tepeden tırnağa titrememe neden oldu. Sandalyeye oturduğumda beni getiren iki polis dışarı çıktı. Karşımdaki polis gerçekten sert duruyordu. Bana sanki suçluymuşum gibi bakması yüzüne yumruğu geçirme isteğimi öne çıkarmıştı. Tam ben bunları düşünürken boğazını temizledi. Yüzüne baktım. Kahverengi gözleri yorgun görünüyordu adamın. Otuzlu yaşlarında olmalıydı. Kahverengi saçları kısaydı. Ay, ben niye insanları bu kadar inceliyorum ki ya? Adam sonunda gözlerini önündeki kağıtlardan çekip tam gözlerimin içine baktı. "Ne istedin gencecik kızdan?" bunu sakince söylemişti ancak ses tonu epey iğneleyiciydi. Sesli bir şekilde yutkundum. "Ben yapmadım." dedim. Sesim titremişti. "Öyle mi?" dedi alaycı ses tonuyla. "Öyle." "Peki, neden kameralarda sadece sen ve o serseri çocuk varsınız sorabilir miyim?" Ellerimi birbirine kenetledim. Titriyordum. "Konuşsana!" diye bağırdığında neredeyse sıçrayacaktım. "Ben yapmadım!" diye kükredim en sonunda. "Avukat istiyorum." dediğimde küçümser bir şekilde baktı. "Olayı anlatmazsan fazlasıyla ihtiyacın olacak zaten. Şimdi çıkıyorum, döndüğümde toparlan. Yoksa hapsi boylarsın, benden söylemesi." Odadan kapıyı sertçe çarparak çıktı. Dizlerimi karnıma çektim. Kelepçeli kollarımı da bacaklarımın etrafına sardım. Hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Neden başıma gelmişti bu? Ofladım. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Kalbimin sıkıştığını hissettim. Korku tüm bedenimi sararken hıçkırıklarıma sarılmaya çalıştım. 

Birkaç dakika sonra beni sorgulayan polis yanında bir adamla geri döndü. "Şanslısın," dedi polis. Ona baktım. "Dışarıdaki çocuğun babası, sana ve oğluna avukat ayarlamış." dediğinde Alper'in babasının ne ara buraya geldiğini düşündüm. Avukat da karşıma oturdu ve açıklamaya başladı. "Bakın, Asila Hanım. Sorulan sorulara cevap vermeme hakkınız var. Ancak bana sorarsanız o gece yaşadıklarınızı tek tek anlatın. Suçlu olmadığınız ortaya çıkar." deyip tebessüm etti. Ben de buruk bir gülümseme sundum ona. Ardından tüm olan biteni eksiksiz bir şekilde anlattım. Avukat, beni arada üstüme gelen polisten korudu. Belli bir süre soruşturma sürecekti ve biz baş şüpheliler arasındaydık. Şükürler olsun ki bizi tutuklamamışlardı çünkü Alper'le anlattıkalarımız birbirine uyuyordu ve Alper'in arkası epey sağlamdı.

 Elimdeki kelepçeleri çıkaran polise dik dik baktım. Elime bastıra bastıra çıkarıyordu pezevenk. Ben homurdanırken bir anda Alper'le göz göze geldik. Sırıtarak beni izliyordu. Kelepçeyi çıkarınca derin bir nefes aldım. Asila, kıçını kurtardın! Hemen beni kolumdan tuttu Alper. Karakolun bahçesine çıktık. Bana döndü ve iki kolumu da tuttu. "İyi misin?" başımı salladım. "Tamam, gel seni evine bırakayım." Başımı sağa sola salladım. "Gerek yok giderim ben." Sırıttı. "Gel dediysem gel, zorlama." Ben de alayla sırıttım. "Eve kendim gideceğim, zorlama." Bir anda beni omzuna attığında şok oldum ve çığlık attım. "Ne yapıyorsun be öküz, mal, salak! Düşeceğim be! Ya bıraksana! Bak karakoldayız zaten, dönüp taciz ediyorlar diye şikayet ederim vallahi." Arabasının önünde durduk ve nihayet beni indirdi. Omzuna birkaç tane vurdum. Bize dimdik bakan güvenliğe şirince sırıttım. "Of sen ne cadı çıktın ya!" Somurttum. Kapıyı açıp arabaya oturdum. O da bindi. "Kemerini tak." Taklidini yaptım, yani özürlü gibi hareketler yaparak "Kömörönö tökk!" diye söylendim. O da bana bakıp gülmeye başladı. "Hayırdır insan olmaya mı çalışıyorsun." Laf sokmuştu. Ama ben o lafı sana yediririm koçum! "Yok ya, sana benzemeye çalıştım ve başarılı da oldum sanırım." dediğimde zaferle sırıttım. Lafı ona soktum mu soktum ablam, gerisi umurumda değil vallahi! "Sanırsın." dedi bastırarak. Sokamamışım... Ve ben yine göt oldum. Ofladım ve cama döndüm. İlerlerken bir anda durmasıyla neredeyse cama yapışıyordum. "Yavaş be!" diye çıkıştığımda bana döndü ve alayla "Kemerini tak, demiştim." dedi. Of ya! Gıcık, mal, öküz! Boka düş inşallah! Kendi duama amin dedikten sonra Alper'in arabadan indiğini farkettim. Etrafa baktığımda bir pastanenin önünde durduğumuzu farkettim. Elinde bir poşetle geri döndüğünde ona baktım. "Acıkmışsındır." dedi ve bana bir simit uzattı. "Iy insan bir içecek alı-" dediğimde ağzıma soktuğu meyve suyu pipetine birkaç saniye bakıp gözlerimi kırpıştırdım. Sonra da yine haksız olmanın verdiği götlükle simidimi yemeye başladım. Alper arabayı sürerken de uyuzluklarına devam etmişti. En sonunda yine Baran'ın evinin önünde durunca onunla tartışırken eve gideceğimi unuttuğumu farkettim. "Ay ben eve gidecektim ya." dediğimde güldü ve bir anda ciddileşti. "Hayır, benimle geleceksin." Ona "ne iş" dercesine baktım ancak o arabadan indi ve benim inmemi beklemeye başladı. Çok sabırlı Alper en sonunda "İnsene!" diyince ona el hareketi çektim. Sabır dilenir gibi havaya baktı ve bana döndü. "Beni eve bırakacağını söylemiştin!" diye cırladım. Camım açık olduğu için birbirimizi rahat rahat yiyebiliyorduk. Ofladı ve kapımı açtı. Beni yine omzuna atınca çığlık attım ve sırtına vurmaya başladım. Ay, çuval mıydım ben ya! "Bıraksana be adam!" diye bağırdığımda o hala ilerliyordu. Kapıyı açtı ve ben omzundayken içeri girdi. 

Diğer odadan bağırışmalar gelince ona vurmayı bıraktım ve dinlemeye başladım. Alper de benim gibi şaşkın görünüyordu. "Alper," diye fısıldadım. Sinyali aldı ve beni yere indirdi. Baran'ın sesiyle yerimden sıçradım. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun!" diyerek kükremişti Baran. Gözlerimi kırpışırıp Alper'e baktım. Ardından bir kapı sesi duyduk ve karşı odadan kızıl saçlı bir kız sinirli bir şekilde çıktı. Kısa bir an bize baksa da sonra ilerlemeye devam etti ve evden hızla ayrıldı...

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin