38. Bölüm: Alper'in Sevdiği Kadın Olmak...

74 6 2
                                        

Beni arabasının kapısına yaslanmış bir şekilde bekleyen Alper'e doğru yürümeye başladım. Hamile olduğumu öğrenmenin üstünden 1 hafta geçmişti. Sonunda Alper ile görüşebiliyorduk. "Çok özledim." dedim Alper'e sarılırken. Alper de belimi sıkıca sardı. "Ben de." Ayrılınca yüzüne baktım. Sıkıntılı gibi görünüyordu. "Alper, neyin var?" Sıkkın bir nefes verdi. "Asıl senin neyin var Asila? Benden bir şeyler sakladığın çok belli. Bir haftadır davranışların garip. Lütfen söyle bana Asila, sakladığın şey ne?" Gözlerimi kaçırdım ve mırıldandım. "Bir şey yok." Yalan söylerken böyle olurdum. Gözlerimi kaçırırdım ve ses tonum asla kendimden emin çıkmazdı. Ağzımda gevelerdim. "Yalan söylüyorsun." dedi. Haya kırıklığı sesine yansımıştı. Gözlerime beklentiyle baktı. Sakladığım şeyi ona anlatmamı istiyordu ancak ben hala hazır hissetmiyordum. Derin bir nefesi alıp bıraktı. Beni kolumdan tutup arabaya bindirdi. Hızla yola çıktık. "Alper biz nereye gidiyoruz?" Bana cevap vermeden sürmeye devam etti. "Alper!" diye sızlandım. Omuz silkip sürmeye devam etti.

Hastanenin önünde durduğumuzda gözlerim kocaman açıldı. Sıçtık! Ne yapmalıydım? Şirince sırıtıp Alper'e döndüm. "Neden buraya geldik?" Bana ciddi misin der gibi baktı. "Neyin olduğunu öğreneceğim." Stresle dudağımı kemirdim. Dizimi sallamaya başladım. Sonunda Alper arabadan inince ben hala çeşitli bahaneler bulmaya çalışıyordum. Alper kapımı açınca ona döndüm. "Ben açım!" Alper anlamazca yüzüme baktı. "Aç mısın?" Hızla başımı salladım. Aferin kız Asila, kıçını kurtardın! "Tamam gel buranın kafesi var zaten." Hasiktir! Ben buraya kafe yapan şahsiyetin ebesini sikeyim! "Ya ben burada yiyemem. Kötü burası." diye direttim. Artık buradan uzaklaşmalıydık. Burası mayınlı bölge! "Tamam yanda pastane var, yiyip geri dönelim." dedi ve ben konuşamadan arabaya geri bindi. "Alper-" "Yeter, Asila!" İlk defa bana bağırması ile afalladım. Zaten hamile olduğum için her şeye garip bir şekilde duygusal yaklaşıyordum ve şimdi bana bağırınca tuhaf hissetmiştim. "Bağırma bana!" Alper derin bir nefes verdi. "Benden sakladığın şey her ne sikimse hastaneye gitmekten deli gibi korkuyorsun. Anlamadığımı mı sanıyorsun?" Kahretsin, tabii ki anlamıştı! Hamile olduğumu bilme şansı yoktu ancak hastanede mide bulantımın sebebinin basit bir soğuk algınlığı olmadığını anlamıştı. Oflayarak başımı geriye yatırdım. "Şimdi hastaneye gidiyoruz ve o şey her neyse öğreniyorum." Bahanem kalmamıştı. "Tamam," dedim. "Beni hastanenin önünde bekle." Bana şüpheci gözlerle baktı. "Neden?" "Sadece bekle." dedim sakin bir sesle. Artık saklamanın lüzumu yoktu.

Hastanenin önünde durunca hızla indim. Hemen içeri girdim ve doktorun odasına doğru ilerledim. Kapıyı çaldım ve içeri girmem için izin vermesini beklemeye başladım. "Girebilirsiniz!" komutunu duyunca yavaşça kapıyı araladım. Tereddütle içeri girdim. Doktor kaşlarını çattı. "Asila?" Hafif bir gülümsemeyle içeri girdim. "Merhaba, Metin Bey." Masasının önündeki koltuğa otururken bana ne olduğunu anlamak ister gibi bakıyordu. "Neden buradasın Asila?" "Ultrason görüntüsüne bakabilir miyim?" dedim tereddütle. Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Elbette bakabilirsin. Gel bakalım." Ayaklandık ve ultrasona doğru yürüdük. Yatağa uzanıp pantolonumun fermuarını açtım ve doktor karnıma adını bilmediğim bir jel sürdü. Ultrasonun başlığını karnımda gezdirirken stresle dudağımı kemirdim. "Sakin ol, Asila." Zorlukla gülümsemeye çalıştım. "İşte burada!" Doktor neşeyle bana bebeği gösterirken hüzünle gösterdiği yere baktım. Çok küçüktü ve bu, onu aldırma fikrini yüzüncü kez aklımdan def etti. Gözümden akan bir damla yaşla gülümsedim. Elimin tersiyle gözümden akan yaşı sildim. Sevdiğim adamdan bir parçayı taşıyor olmak bana mutlu hissettiriyordu. "Resmini ister misin?" Hızla başımı salladım. Zaten buraya o resim için gelmiştim. Doktor başını salladı ve beni perdenin arkasında yalnız bıraktı. Hemen karnımı silip üzerimi düzelttim ve doktorun yanına gittim. Yine masasında oturmuş, benim dosyamı inceliyordu. Karşısına oturunca bana küçük bir ultrason görüntüsü uzattı. Küçük fotoğrafa bakarken gözümdeki yaşları tutamadım. "Teşekkürler." dedim. Gülümsedi ve işine geri döndü.

Hemen odadan çıkıp bahçeye doğru ilerledim. Hastanenin dışına çıkınca hafif bir meltem yüzüme çarptı. Kendimi banka otururken buldum. Elimdeki ultrason görüntüsüne baktım ve küçük bir nokta kadar olan bebeğe  işaret parmağımla hafifçe dokundum. Hıçkırıklarım dudaklarımın arasından kaçarken ben, kendimi durduramadım ve daha çok ağladım. Sonunda oturduğum yerden kalktım. Alper ile artık konuşmalıydım. Yavaş adımlarla arabaya doğru yürümeye başladım. Sonunda arabanın önünde durdum. Alper arabanın kapısına yaslanmış kollarını göğsünde bağlamıştı. Beni görünce doğruldu ve söyleyeceğim şeyi beklemeye başladı. Tam karşısına dikildim ve başımı dikleştirdim. "Alper, ben hamileyim." Afalladı. "Ne?" Elini alıp içine ultrason görüntüsünü koydum. Ultrasona baktı ve gözlerini bana çevridi. "Bu... Nasıl oldu?" Alayla sırıttım. "Leylekler getirdi." Sinir bozukluğuyla güldüm. Onun yüzünde hala şaşkın bir ifade vardı. "Ne zamandan beri biliyorsun?" Düşündüm. "Hastaneye gittiğimiz gün öğrendim. Şu an 3 haftalık." Düşünceli bir hale büründü. Bir anda kolumdan tutunca afallayarak ona baktım. "Gel konuşalım."

Arabaya bindik ve Alper'in evine geldik. Koltukta oturup düşünüyorduk. Alper hala ultrason görüntüsüne bakıyordu. Ben de söylemekle doğru bir karar verip vermediğimi düşünüyordum. "Asila," dedi. "Bu çocuğu istiyor musun?" Gözlerimi kaçırıp başımı salladım. "Sanırım istiyorum." Sırıttı. "Şimdi ben baba oluyorum değil mi?" Başımı salladım. "Çocuk inşallah bana benzer. Yakışıklı olsun." Güldüm. "Erkek olacağı ne malum?" Dudağını bilmediğini belirterek sarkıttı. "İçime doğdu." Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. "Kız olsun bence. Benim gibi güzel olsun." Saçlarımı karıştırdı. "Kız olursa senin gibi çirkin olsun." Gülerek geri çekildim. Elini bir anda henüz belirginleşmemiş olan karnıma koyunca titrememek için zor durdum. Böyle bir anın içinde olmak garip hissettirmişti. "Sevdiğim kadınla bir çocuğum var..." derken sesi hayranlıkla çıkıyordu. İnanamaz gibiydi. Dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme vardı.

"Alper, biz ne yapacağız?" dedim. Artık geleceğimizi düşünmek zorundaydık. Sonuçta ortada bir bebek vardı ve biz anne-baba olmak için çok gençtik. Bu yaşta çocuk büyütmek kolay olmayacaktı ve hayatımızda bir sürü engel vardı. "Evleneceğiz."  NE? Bunu çok normal bir şeymiş gibi söylemişti. Sesi oldukça ciddi ve umursamazdı. İyi miydi bu çocuk? "Ne?" Verebileceğim en mantıklı tepki buydu. "Asila, bu bebek doğacaksa bizim evlenmemiz lazım." Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "Alper, bak bu ciddi bir şey. Öyle hemen karar verilebilecek bir şey değil." diye direttim. Evlenmek çocuk oyuncağı değildi ve Alper, bundan çok kolay bir şeymiş gibi bahsediyordu. "Düşünme bunları, ben her şeyi halledeceğim." dedi ve beni kolları arasına aldı. "Siz iyi olun yeter." Siz... Ben ve bizim çocugumuz... Böyle söyleyince garip hissettim ve gözlerim doldu. Bu bebeği istiyordum ancak çok korkuyordum. Her şey bir engel gibi geliyordu. "Asila, neden ağlıyorsun?" Başımı kaldırıp dolu gözlerimle ona baktım. "Alper," diye fısıldadım ve titrek bir nefes verdim. "Ben çok korkuyorum..." Alper beni kolları arasında kendine çevirdi ve gözlerimin tam içine baktı. "Neden korkuyorsun?" "Ailemin vereceği tepkiden korkuyorum Alper. Biz seninle bir belanın ortasında tanıştık, çocuğumuzun hayatı da bu belaya bulaşabilir... Bunlar beni korkutuyor." İç çekti ve bana daha çok sarıldı. "Her şeyi hallederiz." diye mırıldandı ve saçıma nazik bir öpücük kondurdu. Aklıma gelen bir soruyla ondan biraz uzaklaşıp gözlerinin içine baktım. "Alper," Bana soran gözlerle bakmaya başladı. "Sen bu çocuğu istiyor musun?" Bana parlayan gözlerle baktı. "Asila," saçımın bir tutamını baş parmağıyla alıp oynamaya başladı. "Güzelim," diye fısıldarken gözleri, cevabını çoktan vermişti. "Ben bu çocuğu istiyorum. Hem de her şeyden çok istiyorum. Sevdiğim kadından bir parçayı istememem mümkün mü sence?" Gözümden bir damla yaş akarken gülümsedim. Çok şanslı hissettiriyordu bana... Alper'in sevdiği kadın olmak... İşte bu gerçekten değerli hissettiriyordu. "Ben seni her şeyinle istiyorum Asila." Bu cümlesiyle neredeyse bayılacaktım. Hafifçe uzanıp dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. "Seni seviyorum." diye fısıldadım. Ve bu, kurduğum en dürüst cümleydi. Bu adamı her şeyden çok seviyordum.

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin