Siren sesleri kulağımı çınlatırken kan ile kırmızıya boyanmış ellerime baktım. Titreyen ellerimdeki bıçak yere düştü ve tok bir ses çıkardı. Sağıma baktığımda kırmızı mavi ışıkların daha da yaklaştığını farkettim. Bir bebeğin ağlama sesi siren seslerine karışınca gözlerimi yumdum ve ellerimle kulaklarımı kapatıp yeri göğü inletecek türden bir çığlık attım. Çığlığım bulunduğum ormanda yankılanırken tanıdık bir ses duydum ve yavaşça gözlerimi açtım. "Beni kurtarmamak senin suçundu, üzgünüm..." Bu sesi tanıyordum. Bu ses... Beyza Oral'a aitti. Başımı olumsuz anlamda hızlıca salladım ve boynuma doğru süzülen gözyaşlarımla konuştum. "Hayır, hayır! Benim bir suçum yok, ben hiçbir şey yapmadım!.." Beyaz dişlerini göstererek ürkütücü bir şekilde gülümsedi. "Aslında her şeyi sen yaptın..." Kız kaybolurken siren sesi daha da yaklaştı ve bebek ağlaması yeniden kulaklarımı çınlattı...
Kan ter içerisinde uyandım. Derin nefesler alıyordum. Hava çok sıcaktı, ya da ben yanıyordum. Etraf karanlıktı, gece vakti olmalıydı. Zaten artık zaman algımı yitirmiştim. Birisi terden ıslanmış saçlarıma dokununca irkilerek geri çekildim. "Korkma güzelim, ben buradayım. Sadece bir kabustu." Alper'in sesi kulağıma dolunca gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim. Titreyen ellerimle ağzımı kapattım ve kabusun etkisinden kurtulmaya çalıştım. Alper saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu ancak benim kalbim hala yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Kalbimin sesi kulaklarımı çınlatıyordu sanki. Alper kalktı ve yatakta yer açmam için işaret verdi. Hafifçe kenara kayıp ona yer açtım. Yanıma uzanıp saçlarımı geriye attı ve elinin tersiyle ateşimi kontrol etti. "Ateşin var." dedi endişeyle. O yanaklarımı silene kadar ağladığımı farketmemiştim. "İyi misin?" diye sorunca zorlukla yutkunup başımı salladım. "Doktor çağıracağım, ateşin var." Tam kalkmaya yeltenmişti ki onu kolundan tuttum.
"Gitme... Biraz sarılırsan iyileşirim." Bana onaylamazca baksa da sanırım beni bırakmaya gönlü el vermedi ve benimle kaldı.Uzun bir süre boyunca bu şekilde uyuduk. Uyandığımda başım Alper'in göğsündeydi. İçeri sızan gün ışığı ve kuşların neşeli ötüşü sabah olduğunu gösteriyordu. Biraz esnedim ve kendime geldim. Kafamı hafifçe kaldırdığımda Alper'in uyuyan yüzüyle karşılaşınca tebessüm ettim. Yüzünde huzur kırıntıları yakaladım. Bir eli belimi sarmıştı ve beni iyice kendine çekmişti. Onu izleme fırsatı bulunca bunu kaçırmak istemedim. Sakalları hafif uzamıştı ve ona çok yakışmıştı. Saçları dağılımıştı ve göz altları biraz şişmişti. Birkaç gündür uykusuz olduğunu düşünürsek bu çok normaldi. Bugün benimle biraz olsun uyuduğunu hatırlayınca dudaklarımın kenarı huzurla kıvrıldı. Alper'i incelemeye devam ettim. Kemikli burnu onda o kadar güzel duruyordu ki... Çıkık elmacık kemikleri ve tüm kızları kıskandıracak renkte dudakları vardı. Onu öpme isteğimi bastırdım ve titrek bir nefes verdim. Gözlerini aniden açınca ne yapacağımı bilemeyerek gözlerimi kaçırdım. Onu her kestiğimde yakalanmak zorunda mıydım? Uykulu sesiyle mırıldandı. "Beni kesmeyi ne zaman bırakacaksın?" Hafifçe gülüp cevapladım. "Hiçbir zaman." Gözlerine yaramaz bir ifade yerleştirip genişçe sırıttı. "Kesersin tabii... Bulmuşsun benim gibi yakışıklıyı, kesmez misin?" Kıkırdadım ve göğsünden kalkmaya yeltendim. Beni bırakmak yerine kendine daha çok çekince afalladım. Şu an resmen üstündeydim. Gözlerini kırpmadan gözlerime bakıyordu ve ben de aynı şeyi yaptım. "Beni hiç bırakma..." diye mırıldandım. İçimden gelmişti bunu söylemek. "Seni hiç bırakmayacağım." Kadifemsi sesi altında ezildim. Sesinin güven veren tınısında kayboldum. Nefesi tenimi okşarken gözlerimi kapattım ve beni öpmesine izin verdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LEKE
Teen FictionAsila markette kendisinden yardım isteyen çocuğun peşinden giderken tüm kaderinin değişeceğini farkında değildir. Ölüme ilk defa tanık olan Asila, yeni bir başlangıca da imzasını atarken onu yakıp kül edecek duygularının peşinde sürüklenir... Tesadü...