50. Bölüm: FİNAL☘︎

125 5 6
                                        


Gözlerimi yavaşça araladım. Başımı koyduğum demir, canımı yakıyordu. Bizim uyumak için kulandığımız oturma yeri demirdendi ve ben saatlerce buna kafamı koyup uyumuştum. Başım zonkluyordu. Hem de yer küçük olduğu için büzüşmüştüm ve bu da tüm kaslarımın yüzlere iğne batıyormuşçasına ağrımasına sebep olmuştu. Hafifçe doğrularak oturur pozisyona geçtim. "Ah," elimi sızlanarak başıma götürdüm. "Sikeyim..." Hem donmuştum hem de canım çok yanıyordu.

"Günaydın güzelim." Alper'in sesiyle sağıma döndüm. Hah, doğdu güneşim! Oturmuştu ve beni izliyordu. Parmaklıklara yaklaştı ve yanına gitmem için eliyle işaret etti. Sendeleye sendeleye yanına ilerledim. Yüzümü demir parmaklıklara iyice yaklaştırdım. Şu an aramızda sadece bu demir parmaklıklar vardı. O da hafifçe eğildi ve yüzümüz aynı hizaya geldi. "Şu an arada parmaklıklar olmasa neler neler yapardım..." dedi yaramaz bir sırıtmayla. Gözlerimi kısarak kafamı hafif geri çektim. Ayıplayan bir ifadeye büründüm. "Cık cık cık! Ahlaksız seni..." Mahallemizdeki dedikoducu Melahat teyzeye dönmüştüm vallahi! Kahkaha attı ve tekrardan yüzünü parmaklıklara yaklaştırdı. "Hemen kötü düşünme. Ben sadece sana sarılacaktım. Aklın fesat kızım senin." Kaşlarımı kaldırdım ve ona baktım. "Ben mi fesadım?" "Evet, sen fesatsın tabii." "Hıhı, kesin öyledir."

Bir kapı sesi duyunca ikimiz de geri çekildik ve duruşumuzu dikleştirdik. Gardiyan gelmişti. "Birkaç saat sonra davanız var." "Ne?" Verebileceğim en mantıklı tepkiydi bu. "Şimdi mi haber veriyorsunuz?" Alper'in haklı isyanını ben de onayladım ve desteklemek istercesine başımı salladım. "Son kez sorgulanacaksınız." isyanımızı görmezden gelerek bizi bilgilendirmeye devam etti gardiyan. Ardından benim kapımı açtı ve ben hücreden çıktım. Alper'in kapısını da açınca Alper'de çıktı.

Dakikalar sonra sorgu odasına buldum kendimi. Abim önündeki dosyaları sonunda düzeltti ve bana döndü. "Kağan yapmış olabilir mi sence?" diye sordu. Dudağımı büzdüm ve bakışlarımı yukarıya çevirdim. Biraz düşünüp tekrardan gözlerimi abime çevirdim. "Niye yapsın ki? Sonuçta Alper'in baş düşmanı. Alper'in sevgilisi için neden cinayet işlesin?" "Abin olduğu içim olabilir mi küçük hanım?" Abimin bunu öğrenmiş olmasıyla afalladım. Neden öğrenmişti ki şimdi? Gözlerimi kaçırdım ve kelepçeli ellerime baktım. "Asila," abimin sesiyle tekrar ona baktım. "Sana kızmadım. Bu yüzden çekinme. Devam edelim... Evet, Kağan'ın birini öldürebileceğine inanıyor musun?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Mantıklı gelmiyor."

"Bana da mantıklı gelmiyordu, ta ki Kağan'ın Utku Çakır'ı kaçırdığını öğrenene kadar..." Gözlerim yerinden çıkacakmışçasına büyürken şaşkınlığımı dile getirecek kelime bulamıyordum. "Ne?" "Evet, taciz olayından hemen sonra kaçırmış. Zaten o gece de öldürüldü." Kalbim hızlanırken beynim tüm bu olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu ancak pek de başarılı olamıyordu. Neler oluyordu? "Ne oluyor lan?" diye mırıldandım kendi kendime. "Tamam, Kağan onu sadece korkutmak için de kaçırmış olabilir, her neyse. Başka bilgilere de ulaştık." Söyleyeceklerini merakla beklemeye başladım.

"Cinayet silahı Beyza Oral'ın cinayet silahının aynısı. Kocaman bir bıçak. Büyük ihtimalle iki davada da katil aynı kişi. Ve... Beyza Oral davasında bıçakta veya olay yerinde herhangi bir DNA'ya rastlayamamıştık. Şimdi bıçak tekrar incelenecek. Umarım katilin DNA'sına ya da parmak izine ulaşabiliriz. Asila, önemli bir gelişme daha var. Olay yerinde bir not vardı. Duvar'a yazılmış." Bedenim artık tüm bunları idrak edemez bir hal almıştı. Biz neyin içine düşmüştük? "Eğlenmek geçicidir, oyunlar kazanmak içindir, yazıyordu."

Aklıma hastanede gördüğüm maskeli adam gelince nefesimi tuttum. Oyun başlıyor... Bu söz zihnimde defalarca yankılandı ve tüm duygularımı büyük bir çıkmaza soktu. Bu oyun kan dökmekten mi ibaretti? Oyunculardan biri acımasız bir katildi. Diğer oyuncular ise bizdik. Alper ve ben... Oyuna tesadüfen dahil olduğumuzu sanarken oyunun bizim üzerimize kurulduğunu öğrenmiştik. Bana kim neden oyun oynardı ki? Düşmanım bile yoktu. Peki nasıl olmuştu da kendimi bu ölümcül oyunun içinde bulmuştum? Oyun başlıyor... Zihnimde tekrar yankıladı bu fısıltı ve zamanla koca bir haykırışa dönüştü. Gözlerimi istemsizce kapattım ve sıktım. Duymak istemiyordum artık bu sesi. Oyun başlıyor... Ağzımı araladım ve tüm sesleri bastırmak istercesine büyük bir çığlık attım. Boğazım yırtılırcasına bağırıyordum. Çığlığım odada yankılandı ve ıslanan yanaklarımla derin bir nefes aldım.

Abim endişeli bir ifadeye bürünürken hızla yerinden kalktı. "Asila? İyi misin?" Hıçkırıklarımı tutma gereği duymazken konuştum. "Hayatım neden bir felakete dönüşüyor?" Kocaman bir hıçkırık. "Neden başım beladan kurtulmuyor?" Bir hıçkırık daha. "Kim bana bu siktiğimin oyununu kuruyor?" Abim kollarını bana sararken hıçkırıklarım arttı. Neden hayatım bu bok çukurundaydı?



SAATLER SONRA


"Sanık: Asila Soyer. 18 Nisan 2023 tarihinde işlenen Umut Çakır cinayetinden dolayı yargılanacaklar..."

Ve böylece davamız başlamış oldu. Yanımda ilk defa gördüğüm avukatım Bahar Hanım, önümde davanın savcısı olan abim. Karşı tarafta ise beni suçlayacak olan savcı, Tolga Odman. Kalbim heyecanla ve korkuyla yerinden çıkacakmışçasına atıyordu.

Bahar Hanım ayağa kalktı ve söze girdi. "Sayın hakim, müvekkilim suçlamaları reddediyor."

Savcı Tolga konuştu. "Sayın hakim, elimizdeki bilgilere göre Utku Çakır'ın öldürüldüğü gün sanık, Utku Çakır tarafından tacize uğramış. Bunların aynı gün olması sizce de çok garip değil mi?"

Gözlerimi davamı izleyen Alper'e çevirdim ve göz göze geldik. Beni rahatlatmak ister gibi göz kırptı. Ben de hemen önüme döndüm ve omuzlarımı dikleştirdim.

Bahar Hanım tekrar ayağa kalktı. "Evet, sayın hakim. Taciz ve cinayet aynı gün olmuş. Ancak bu, müvekkilimi suçlamaya yetecek bir delil değil. Tesadüf de olmuş olabilir. Veya... Müvekkilimi ya da yakınlarını suçlu göstermek için kurulmuş bir komplo da olabilir."

Savcı Tolga tekrar konuştu. "Pekala, bu bir tesadüf olsun avukat hanım. Peki... Beyza Oral cinayetiyle bu cinayette kullanılan cinayet silahının aynı olması? Bu da mı tesadüf? Bildiğim kadarıyla sanık o cinayette de şüpheliydi." Tüm damarlarım kan akışını hızlandırırken ağlamamak için zor duruyordum. Sonum ne olacaktı?

"Evet Tolga savcım, müvekkilim Beyza Oral cinayetinde de şüpheliydi. Ancak suçu ispatlanmadı. Ayrıca olay yerinde bulunan nota dikkat ederseniz müvekkilime ve yakınlarına bir düşmanın komplosu olmalı. Daha önce müvekkilim hastanedeyken kimliğini belirleyemediğimiz bir şahıs, müvekkilimin kulağına fısıldamıştı. Oyun başlıyor... Cümlesi... Size ne ifade ediyor savcım?"

Savcı Tolga ukala bir gülümseme sundu. "Belki de Asila Hanım bu notları yazarak böyle düşünmemizi istemiştir." Tam Bahar Hanım bir şeyler söylemek için ağzını aralamıştı ki kapı tıklandı. Hakim gelen kişiye izin verdi ve kapı açıldı. İçeriye giren adam elindeki kağıtları kontrol edip konuşmaya başladı. Hepimizin kalbini durduracak, nefeslerimizi tutturacak o cümleyi söyledi.


"Sayın hakim, bıçaktaki DNA izlerine ulaştık. İzler, sanık Asila Soyer'e ait..."





☘︎ FİNAL (DEVAM EDECEK...)

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin