ALPER KAYALI
"Abi, bir sağa çeksene." dedi Baran tedirgin bir sesle. "Duramayız oğlum şimdi, n'oldu?" Baran derin bir iç çekti. "Söylesene oğlum." diye direttim. "Abi sağa çekmeden söyleyemem." dediğinde sinirle soludum. "Hay anasını..." diye yakınarak hızla sağa çektim. Adamlarımız da durdular. Baran'a döndüm. "Şimdi söyle kardeşim." Baran kararsız görünüyordu. "Abi, bu Kağan'ın bir numaralı adamı var ya, Sercan mı ne..." Dudaklarını ıslattı. "Bir video gönderdi." Elindeki telefonu uzatırken ben de merakla kaşlarımı çattım. Videoda Asila yerde diz çökmüştü. Yüzünde kanayan birçok yer vardı ve elini karnına götürmüştü. Nefes almakta zorlanır gibiydi. "Bu ne lan?" diye fısıldadım kendi kendime. Asila' ya bir tekme daha atınca Kağan, öfkeden gözüm döndü. Sinirle solumaya başladım. Canımı yakmayı iyi biliyordu, beni Asila'dan vuruyordu. Asila kan tükürünce bir küfür mırıldandım. Kıza el kaldırmıştı şerefsiz. ASİLA'YA EL KALDIRMIŞTI! . Ben o eli kırmasını bilirdim! Asila konuşunca dikkatle dinledim. "Bana attığın tekme kadar mı senin adamlığın?" Sesini duyunca içim yandı. Sesi titremişti. Acı çekiyordu ve benim yüzümdendi. Dediği şey ise onunla gurur duymama sebep olmuştu. "Helal lan yengeme!" diye dile getirdi Baran hayranlığını. Evet, ben de hayrandım bu kıza. Baran'ın "yenge" demesi gözümden kaçmamıştı ancak bu konuyu sonra düşünecek, bunun yumruğunu sonra atacaktım Baran'a.
Hızla arabayı çalıştırınca Baran korkuyla bir küfür mırıldandı. Benimse içimden Kağan'a ettiğim küfürlerin haddi hesabı yoktu. O adrese gidip Asila'yı kurtarıp -biraz öpüşüp- o herifi doğduğuna pişman edecektim. Asila'ya indirdiği darbe kadar canını yakacaktım onun. Arabayı kullanırken sinirden ellerim titriyordu. Kendime hakim olamıyordum ve arabanın hız sınırlarını zorluyordum. O an bir şey farkettim. Kağan Asila'ya zarar vermeseydi bu kadar öfkeli olmazdım. Ona zarar vermesi canımı yakmış, beni çileden çıkarmıştı. Onun zarar görme ihtimali ben çıldırtmıştı. Korkmuştum, onun saçının teline zarar gelecek diye çok korkmuştum. Ona zarar gelmesi ihtimali bile benim canımı yakmıştı. Sanırım ben Asila'ya aşık olmuştum...
ASİLA SOYER
Gözlerimi yavaşça araladım. Yattığım yumuşak yatakta doğruldum. Hareket edince bileğimde bir sızı oluştu. Sol bileğime baktığımda bir kelepçeyle yandaki dolabın ayağına bağlı olduğumu farkettim. Etrafa bakındım ve bir yatak odasında olduğumu farkettim. Sabah ışıkları pencereden sızıyordu. Bembeyaz bir odada, kapkara düşüncelerimle yalnız başımaydım. Sinirle kelepçeyi zorladım ancak sadece bileğimin daha çok acımasına sebep oldu bu.
Odanın kapısı aralanınca nefretle içeri giren Kağan'a baktım. "Sen de ne çıtkırıldım çıktın be prenses, iki üç tokatta bayılıverdin." Alayla konuşunca gözlerimi devirdim. "Hayırdır, bana acıyıp da odaya mı yatırmaya karar verdin?" Güldü. "Asila, bana haksızlık ediyorsun. Ben çok ince bir adamımdır." dediğinde alaycı bir sırıtma yerleşti yüzüme. "Adam?" diye dalga geçince gözlerini devirdi. "Sana vurmak istemedim Asila, gerçekten." Ona hayretle baktım. Yüzündeki ciddiyeti görünce histerik bir kahkaha attım. "Sen benden özür mü diliyorsun?" deyip daha çok güldüm. "Hayır, sadece bilinçli yapmadığımı ve sana zarar vermeyeceğimi bil. O kadar kışkırttın ki beni," İç çekti. "Dayanamadım Asila." Bir kahkaha daha attım. Artık bende de psikoloji kalmamıştı. "Kağan, sen beni dövdüğünün farkındasın değil mi? Şimdi gelip sinirle yaptım mı diyorsun?" Ve bir kahkaha daha... Gülmeyi bırakıp ona nefretle baktım. "Dediklerine inanmıyorum. Ne şimdi tüm bunları sinirle yapmış olmana ne de Alper ile ilgili söylediklerine... Hiçbirine inanmıyorum." Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı. "Bu arada, Alper geldi." dedi uzatarak. Korku tüm bedenimi sararken ağlamamak için zor duruyordum. "Ona ne yaptın?" diye sordum. "Hiçbir şey." diye yanıtladığında kaşlarımı kaldırdım. "Şimdi kapımıza dayandılar. Samimiyetime inanman için seni 5 dakika görmesine izin vereceğim." dediğinde şüpheyle ona baktım. Beni neden samimiyetine inandırmaya çalışıyordu?
Aşağıdan bir gümbürtü gelince irkildim. "Seninki sert seviyor." dedi Kağan sırıtarak. Gözlerimi devirdim. Kağan cebinden bir anahtar çıkarıp kelepçeye uzanınca heyecanla gözlerim parladı. Kelepçeyi açıp kolumu tuttu. "Ama her ihtimale karşı," dedi ve şakağıma bir silah dayadı. Kulağıma eyilip fısıldadı. "Rehinemsin." Beni yürütmeye başlayınca ona ayak uydurdum. Yavaşça merdivenlere yöneldik. Üst katta olduğumuzu o an farkettim. Silahın soğuk namlusu şakağıma dayalıyken sağlıklı düşünemiyorum. Ölüm saniyeler kadar yakınımda olabilirdi.
Aşağıya inince bize bir sürü silah doğrultuldu. Bunlar Alper'in adamlarıydı. Alper ise tam karşımdaydı. Yorgun gözleriyle bana bakıyordu. Derin bir iç çekti. Gözleri uykusuzluğunun habercisiydi. Bana yaklaşmaya başlayınca Kağan gür bir sesle konuştu. "Yaklaşma!" Alper duraksadı. "Önce adamların silahlarını bırakacak. Kızla sadece 5 dakikan var. Sonra teslim olacaksın." Alper gözlerini adamlarına çevirdi. Sağ tarafta dikilen Baran'ı görünce Baran'ın da en az Alper kadar endişeli olduğunu farkettim. Baran "Ananı teslim edeyim Kağan!" diye bağırınca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Baran hala silahını bize doğrultmuştu. "Yenge iyi misin?" diye sorunca "İyiyim." diye yanıtladım onu. "Kağan, bak Asila'yı bırak. Onu alacağım ve sana hiçbir şey yapmayacağım." dedi Alper temkinli bir şekilde. Kağan sinirle bağırdı. "Hayır! Sen teslim olacaksın." Alper sabır dilenir gibi başını havaya kaldırıp derin bir nefes aldı. "Kağan şu an seni öldürmemek için kendimi zor tutuyorum. Canını seviyorsan o kızı bırak ve kaç." dediğinde Kağan başımdaki silahı daha da çok bastırdı. Gözlerimi korkuyla kapatıp sıktım. Ancak kaşımdaki yara acıyınca yüzümü buruşturup gözlerimi açtım.
Kağan beni yavaşça bıraktı ve geriye çekildi. Alper hemen bana doğru koşmaya başladı. Kollarını belime sarınca ben de onun boynuna sarıldım. Gözyaşlarımı onun omzuna bıraktım sonunda. Kendimi başından beri ağlamamak için sıkıyordum ancak şimdi daha fazla duramamıştım. Hıçkırıklarım kesilmezken Alper saçlarımı okşadı. "Şşş, tamam bitti. Sakin ol." O kadifemsi sesi bile beni sakinleştirirken başımı boynuna gömüp güzel kokusunu içime çektim. Bir silah sesi duyunca hemen oraya baktım. Tanımadığım bir adam vurulmuştu ve sanırım bu Alper'in adamlarındandı. Çatışma başlayınca Alper beni çekip masanın altına girdi ve üzerime siper oldu. Titreyen ellerimle Alper'e sarıldım. O da beni sıkıca sarmıştı. Sonunda silah sesleri kesildi. Yavaşça başını çevirdi Alper. Üstümden yavaşça kalktı. Birisi daha vurulmuştu. Vurulan kişiyi görünce gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oldu. Elimi ağzıma götürdüm. Kalbim durmuş gibi hissediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LEKE
Teen FictionAsila markette kendisinden yardım isteyen çocuğun peşinden giderken tüm kaderinin değişeceğini farkında değildir. Ölüme ilk defa tanık olan Asila, yeni bir başlangıca da imzasını atarken onu yakıp kül edecek duygularının peşinde sürüklenir... Tesadü...