20. Bölüm: GİT VE PRENSESİ KURTAR

92 7 6
                                    

Başımdaki keskin sızıyla gözlerimi araladım. Loş bir ışık hakimdi etrafa. Karşımda oturup dikkatle beni izleyen Kağan'ı görünce irkildim. Etrafa bakındım. Bir odadaydım anlaşılan. Geniş bir odaydı. Hiç eşya yoktu. Gri duvarlar ve cam bir pencereden oluşuyordu. Camdan bakınca gece vakti olduğunu farkettim. Odanın tam ortasında bir sandalyeye bağlıydım. Kağan da önüme bir sandalye çekmiş, oturmuş beni izliyordu. "Prenses sonunda uyandı. Bakalım beyaz atlı prensi gelecek mi?" dedi harfleri uzatarak. Ona gözlerimi devirdim. Bileklerimi acıtan ipten kurtulmaya çalıştım ancak mümkün değildi. Çok sıkı bağlanmıştı. Ayak bileklerimde de aynı ipten vardı ve bu kurtulmamı imkansız kılıyordu.

Kağan ayaklandı ve odadan çıktı. Kısa bir süre içinde geri döndü. Elinde kağıtlar vardı. Kağıtlardan bir tanesini bana çevirdi yerine otururken. Ben de bunların kağıt değil, fotoğraf olduğunu anladım. "Bak." dedi. Fotoğrafta ölen kız vardı. Alper ile tanıştığımız gün görmüştüm bu kızın cansız bedenini. Şimdi bu fotoğrafta capcanlıydı. Gülüyordu ve gözlerinden mutluluk akıyordu. Kızın cansız bedenini hatırlayınca titredim. Boğazımda büyük bir yumru oluştu. "Beyza Oral. Henüz 19 yaşındaydı. Hayat dolu bir genç kızdı. Tıp okuyordu ve iyi bir cerrah olacaktı. Ancak acımasız bir cinayete kurban gitti. Annesi ve babasının ona bıraktığı küçük kardeşi Bulut ise bu karanlık dünyada yapayalnız kaldı..." dediğinde yutkundum. "Sen bu kızın ölü bedenini bulduğunda orada kim vardı, Asila?" Gözlerim yanmaya başlamıştı. "Alper'den başka biri var mıydı?" Titrek bir nefes verdim. "Kapa çeneni..." dedim dişlerimin arasından. Devam etti. "Bu kıza Alper'den başka kim kıymış olabilir, Asila?" "Sana, kapa çeneni dedim!" "O yaptı, Asila. O öldürdü!" "Kes sesini! Sus artık, sus, yalan söylüyorsun!" diye haykırdım. "Yapamaz mı sence? Alper katil olamaz mı? Kaybedecek neyi var?" dedi. "Yapmaz," dedim titrek bir sesle. "Yapamaz." Başını salladı. "Peki, neden yapamaz Asila? Ona neden bu kadar güveniyorsun? Yoksa ona aşık mı oluyorsun?" Duraksadım. Ona güvenmemi sağlayan bir şey vardı, bir his... Nedense ona güveniyordum. Nedensizce güveniyordum. Sanki kötü bir şey yapamaz gibi geliyordu. Peki ya aşk, ben Alper'e aşık olabilir miydim? "Sana neden güveneyim? Sen genç bir kızı hayattan koparmadın mı?" dedim nefret dolu bir sesle. "Bilmediğin şeyler var Asila." Dudaklarımı ıslattım. "Anlat o zaman. Mesela babamın öldüğünü, bana nasıl hitap ettiğini nereden biliyorsun? O gün, Alper'le tanıştığım gün, o kızın cansız bedeniyle karşılaştığımı," nefes aldım. "nereden biliyorsun?" Derin bir iç çekti. "Benim derdim seninle değil, Asila. Ben Alper'in kıvranışını görmek istiyorum. Bunu da senin sayende göreceğim." Sorularıma cevap vermiyordu. Sadece atıp tutuyordu ve bana açıklama yapmıyordu. "Bakalım prens ne yapıyor?" dedi ve cebinden bir telefon çıkardı. Telefonunda bir numara tuşladı ve kulağına götürdü. Çok beklemden telefon açıldı...

ALPER KAYALI

Kağan'ın sesi kulaklarımı doldurunca dişlerimi sıktım. Sakin kalmalıydım ancak kalamıyordum. Asila'nın saçının teline zarar verirse ona dünyayı cehennem ederdim. "Alper, nasılsın? Prenses uyandı, kurtarılmayı bekliyor." dedi harfleri uzatarak. "Senin ananı kurtarırım Kağan, Asila'yı ver çabuk." dediğimde pis pis güldü. Bir iki tıkırtıdan sonra Asila'nın endişeli sesi kulağımı doldurdu. "Alper, iyi misin?" Hala beni düşünüyor Allah'ım, şimdi kolaysa sıkma kafana. "Ben iyiyim Asila, asıl sen iyi misin?" Nefesini verdiğini duydum. "İyiyim. Merak etme." Nasıl merak etmeyeyim lan? O güzel gözlerin aklımdan çıkmazken, nasıl merak etmeyeyim? "Nerede olduğunu kestirebiliyor musun?" "Hayır, eter koklattı şerefsiz." dediğinde sinirle iç çektim. "Seni kurtaracağım, Asila. Yemin ederim sana zarar vermesine asla izin vermeyeceğim." dedim. Ona zarar gelmesi ihtimali bile canımı yakıp beni deli gibi korkutuyordu. "Tamam, yeter bu kadar. Ben de Asila'yı döveyim biraz." dedi alayla Kağan. "Onun saçının teline zarar gelsin, bak seni nasıl doğduğuna pişman ediyorum." diye tılsladım. "Görüşürüz Alper. Umarım prenses son nefesini vermeden gelip onu kurtarırsın." dedi ve telefonu kapattı.

Sinirle oturduğum yerden kalkıp önümdeki sandalyeye bir tekme savurdum. Baran yanıma gelip sırtımı sıvazladı. "Sakin ol abi, bulacağız. Gerekirse ülkeyi didik didik arayacağız ve o kızı sağsalim kurtaracağız." Nefesimi bıraktım. Asila zarar görmemeliydi. Ben en başından beri ondan uzak durmalıydım. Ben belaya bulaşmazdım, belanın ta kendisiydim ve Asila benimle tanışarak benim hayatımın karanlığına bulaşmıştı. Bir şey vardı beni ona bağlayan, onu kendimden kurtarmak istiyor ancak yapamıyordum. Bir yanım onu kendimden uzak tutmak istese de diğer yanım onu kalbimin merkezine koyuyordu. Bu ikilem kötüydü. Ben aşık olmazdım ancak bu kız dengemi altüst etmişti. Ona karşı ne hissettiğimi bile anlayamazken şimdi ellerimden kayınca mahvolmuştum. Benim yüzümden zarar görebilecek olması beni kahrediyordu. Telefonuma bildirim gelince açıp baktım. Yabancı numaradan bir konum gelmişti. Altında bir mesaj daha vardı. "Git ve prensesi kurtar."






EEEEVEETTT. YENİ VE HEYECANLI BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK. OKUYANLAR VAR, GÖRÜYORUM ANCAK HİÇ YORUM YOK:( SİZDEN RİCAM, LÜTFEN YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN. İYİ VEYA KÖTÜ FARKETMEZ. BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREE, BAKALIM ALPER VE ASİLA'YI NE GİBİ OLAYLAR BEKLİYORR... 🫶🏻

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin