16. Bölüm: TAMAM, DUR ALLAH'IN CEZASI!

128 7 6
                                    

Arabayı sahilin son kısmına kadar sürdü ve sonunda iskeleye yakın bir yerde durdu.

Arabadan indiğinde bana da inmem için bir bakış attı ve kapımı açtı. Arabadan inerken alayla "Sen öyle centilmenlikler yapar mıydın ya?" dediğimde baygın bakışlar attı bana. "Arabamın kapısını çok sert kapatıyorsun. Ben de artık kapını açıp kapatacağım." Dediğine kıkırdadım. Erkekler arabalarına değer verirdi ve biz kızlar bunu umursamadan kapıyı çarpıp dururduk. Alper'in buna kızdığını öğrenmek iyi olmuştu. İçimdeki şeytan şaha kalkarken geri döndüm ve arabanın kapısını açıp sertçe kapattım. Alper ağzını bir karış açıp bana baktı. "Sen bana ceza mı gönderildin kızım ya!" dediğinde kahkahamı serbest bıraktım. Sinirle kapıyı bir kez de o çarpınca gülmem daha da arttı. Sonra bir anda ellerini başına götürdü ve "Ananı sikeyim, Alper! Ulan sen niye gaza geliyorsun lan? Sana ne oluyor? Bir kez de sen çarpmak zorunda mısın piç?" diye kendisine söylendiğinde artık gülmekten karnım ağrıyordu. Elimi karnıma götürüp gülmemi durdurmaya çalıştım. Kahkahalarla gülen bana bakınca Aller, istemsizce gülmeye başladı. "Of, tamam ya yeter vallahi. Arabamı bakıma götüreceğim. Hadi, gel." dediğinde yürümeye başladık.

İskeleye gidip oturduk ve ayaklarımızı denize sarkıttık. Bir süre sadece ardı ardına kuma çarpan dalgaları izledik. İkimiz de düşünüyor gibiydik. Sanki derin düşünceler vardı içimizde ve dalga sesleri rahatlatıyordu kalbimizi. Sonunda sessizliği bozan ben oldum.

"Beni öperken cidden bunu istemiş miydin, Alper?" dediğimde gözlerini kısa bir an bana çevirdi ve sonra tekrar denize döndü. "Ben aşka inanmam, Asila." dediğinde somurttum. Soruma cevap vermiyordu. "Bana aşık olmadığını zaten biliyorum. Benim soruma cevap ver. Sadece benim dikkatimi dağıtmak için miydi?" dediğimde gözlerini gözlerime kenetledi. Benim gözlerim kısa bir an dudaklarına kaysa da hemen gözlerine döndüm. Sadece bana bakıyordu ve içinde bir sıkıntı var gibiydi. "Cevap vermeyeceksin, değil mi?" dediğimde ağır ağır başını salladı. "Derdin ne Alper?" diye konuyu değiştirdim.

Gözleri hemen bir perdeye büründü. Hemen maskesini taktı. Onun duygularını çözmemizi istemiyordu. "Çok konuşuyorsun, Asila" dediğinde ben de sustum ve denize döndüm. Hiçbir sorumu cevaplamayacaktı. En azından şimdilik. Bir derdi olduğunu gözlerine bakınca anlayabiliyordunuz. Sıkıntılarla boğuşsa da kendini asla ele vermiyordu.

"Asila," dediğinde ona baktım tekrar. "Ben seni kilitlerken sadece konuşmak istemiştim. Yani senin klostrfobin olduğunu bilmiyordum. Üzgünüm." Başımı salladım. Ne diyebilirdim ki? Beni oraya kilitlemesi yanlıştı ve anahtarı fırlatıp kaybetmesi saçmalığın daniskasıydı zaten. Ancak sadece konuşmak istediğini de biliyordum ve özür dilerken de samimiydi. Ona cevap vermedim.

"Asila, senden bir şey isteyebilir miyim?" dediğinde onun isteğini merak ederek dinlemeye başladım. "Şey, babam bir davet veriyor da. Şirketi için yapılan saçma sapan davetlerden işte. Gelmemi istedi. Ben normalde katılmam böyle davetlere ama bu sefer yardım toplanacakmış ve kimsesiz çocuklara yardım edecekmiş şirket. Malum, bütün herkes seni benim kız arkadaşım sanıyor ve," dedi ve elini ensesine götürdü. "Davete seninle katılmam gerekiyor." Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. "Alper, bence bu sevgili meselesini uzatmayalım ve açıklama yap çünkü bunu sürdüremeyiz." dediğimde gözlerini kaçırdı. "Babam bu konularda katıdır. İtibar her şeyden önemli onun için ve şu an insanlara böyle bir açıklama yaparsam yalanla suçlarlar beni. Babam da haliyle takar buna." dediğinde ben ne yapacağımı düşünüyordum. "Asila, en azından bir süre sevgili rolü yapamaz mısın?" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

Sadece şarkı söylemiştik videoda ancak insanlar her şeyi kendi istediği gibi anlıyor, evirip çevirip yayıyordu. Alper'in benden bunu istemesine de şaşırmıştım. Sonuçta bitbirimizle her fırsatta uğraşıyorduk ve ciddi konuşmalar çok geçmezdi aramızda. Sadece atışırdık ve birbirimizden de nefret ediyorduk.

"Sevgili rolü derken?" Sırıttı. "Kızım mal mısın? Sevgilim gibi davran işte. Hem çok şanslısın. Benim gibi yakışıklıyı zor bulursun." Gözlerimi devirdim. "Yakışıklı erkek çok da senin gibi egoistini gerçekten de bulamam. Ayrıca yakışıklı falan da değilsin." Dediğimde bana hayretle baktı. "Sanırım çarpılacağım birazdan." dediğimde güldü. "Pekala, benim çıkarım ne olacak. Beleşe iş yapmam ben." dediğimde düşünür gibi yaptı. Aklına bir şey gelmiş gibi ağzını açtı ve sonra bir anda somurtup bana hareket çekti. Ona hayal kırıklığıyla baktım ve gözlerimi kıstım. "Ne ayıp. Yakışıyor mu hiç?" dediğimde güldü ve başını salladı. "Karşılığında ne istiyorsun?" dedi ciddileşip. Düşündüm. Ne istemeliydim ki? Hah, buldum! O benim korkumu öğrenmişti. Yani kapalı alan korkumu. Şimdi ben de onunkini öğrenecektim. "Ne isteyeceğimi buldum, Alper." dediğimde sorar gibi baktı. "Bana en büyük korkunu söyleyeceksin. Sen benimkini öğrendin sonuçta." dediğimde "Hayır, unut bunu." diye karşılık verdi. "Pekala, o zaman rol falan yapmıyorum. Git başka kız bul."

Dedim ve iskelede ayağa kalkıp doğruldum. Tam arkamı dönmüştüm ve ilerlemiştim ki arkadan bağırarak beni durdurunca keyifle gülümsedim. "Tamam, dur Allah'ın cezası. Dur, söyleyeceğim!" Hızla yürüyüp birkaç adımda bana yetişti ve karşıma dikildi. "Bak, bu aramızda kalacak tamam mı?" dediğinde başımı salladım. "Yükseklik korkum var." dediğinde şaşkınlıkla ağzım aralandı. Tamam bana "böcekten korkuyorum." falan demesini beklemiyordum ama yükseklik korkusu olması beni garip bir şekilde şaşırtmıştı.
"Tamam, hadi okula dönelim." dedim ve arabaya doğru yürümeye başladım.

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin