Keskin bir ağrı başımı delip geçerken yavaşça gözlerimi araladım. Esnerken kollarımı açtım ve elim bir bedene çarptı. Kim olduğunu biliyorsunuz, Alper. Ancak dikkatimi çeken şey şuydu ki biz Alper'in evinde değildik. Bir otel odasındaydık. Bir dakika, ne? Bir otel odasında Alper ile uyanmıştım. O zaman biz birlikte mi olmuştuk? Bu ihtimalle gözlerim korkuyla büyüdü. Hayır, bunu yapmış olamazdık. Üzerimde hiçbir şey olmaması da bu düşünceyi destekliyordu ve ben tir tir titremeye başladım. Korku tüm bedenimi sararken gözlerim dolmaya başladı. Hiçbir şey hatırlayamıyordum, zaten dün çok sarhoştum. Sadece ben değil, Alper de sarhoştu ve bu, birlikte olmuş olma ihtimalimizi daha da arttırıyordu. Tir tir titreyen bedenimle Alper'e döndüm. Uyuyordu. Gözümden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Yaşım daha çok küçüktü ve böyle bir şey yapamazdım, yapmış olamazdım. Yapmamıştım, değil mi? Ağzımdan bir hıçkırık kopunca hemen elimi ağzıma örttüm. Alper benim sesimi duymuş olacak ki göz kapaklarını hızla araladı. "Asila, iyi misin?" dedi telaşla. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ederken titreyen ellerimi yanaklarıma koydum. "Alper, biz-" Hıçkırık. "Biz birlik- birlikte mi-" Bir hıçkırık daha. "Bi- biz birlikte mi olduk?" dedim zorlukla. Yüz ifadesi onun da emin olmadığını gösteriyordu ve bu beni daha da çok telaşlandırdı. "Asila, sakin ol." dedi yatıştırıcı bir tonla. Sonunda bir şeyler hatırlamış gibi gözlerini kıstı. Yutkundu ve gözleri durgunlaştı. "Asila," dedi ellerini çıplak omuzlarıma koyarak. "Biz birlikte olduk." Bir cümle, 3 kelime, 16 harf... Kalbim delicesine teklemeye başladı. O hatırlamıştı her şeyi. Ben asla hatırlayamasam da o hatırlamıştı. Başım dönmeye başlarken bacaklarımdaki titreme katlanılmaz bir hal almıştı. Hemen beni kendine çekip sarıldığında ben hala şoktaydım. "Tamam, sakin ol..." dedi Alper yatıştırıcı bir tonla. Ama ben hala idrak edemiyordum. Nasıl yapmıştık bunu?
Alper hemen yataktan kalkıp banyoya gireceğini söyledi. Aslında bu, beni rahat bırakmak içindi. Ondan utanacağımı düşündüğü için yaptığı bir incelikti bu. O hemen duşa girince yatakta yalnız kaldım. Yüzümü ellerimin arasına aldım ve bir süre önümdeki boş duvarı izledim. Ben bunu nasıl yapmıştım? Hemen yataktan kalkıp yerdeki kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı topladım ve yatağa oturup beklemeye başladım. Alper duştan çıktı. Elindeki havluyla ıslak saçlarını kuruluyordu. Üzerini banyoda giyinmişti. Bana bakıp iyi olduğumdan emin oldu ve yanıma gelip oturdu. Havluyu bir köşeye fırlattı ve bir koluyla beni sıkıca sardı. Saçıma nazik bir öpücük bırakıp beni kendine çevirdi. "Asila, bak böyle bir şey olmamış gibi düşün, tamam mı? Benim için asla sorun değil ancak senin için önemli olduğunu anlayabiliyorum. Lütfen rahatsız olma bundan, tamam mı? Sakin ol." Dolu gözlerimi onun koyu kahverengi gözlerine çevirdim. "Alper," dedim titrek sesimle. "Ben," devamını getiremeyeceğimi anlayınca beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı. "Tamam, önemli değil." dedi.
Arabada hiçbirimizden ses çıkmadı. Alper beni hemen eve bıraktı ve ben hemen odama çekildim. Bir süre ağladım ve pişmanlık duygusunu iliklerime kadar hissettim. Alper beni defalarca aradı ancak ben telefonu açacak gücü kendimde bulamadım. Alper'in bıraktığı mesajlara ise kısa cevaplar verdim ve telefonumu kapattım. Annem bir şeyler yemem için beni çağırınca onu reddettim ve yattığım yerde yorganıma daha da çok sarıldım. Gözyaşlarımı yastığıma dökerken son günlerde yaşadığım her şeyi düşündüm. Ani bir kararla yataktan kalktım ve burnumu çekerek odamdan çıktım. Salonda Müge Anlı izleyen annemin yanına oturdum ve beni farketmesi için hafifçe boğazımı temizledim. Bana bakınca gözleri endişeyle büyüdü. "Kızım bu halin ne senin?" dedi telaşla. "Anne," dedim çatlak sesimle. "Abim evde mi?" Annem hızla başını salladı. "Onu çağırır mısın?" dedim durgun bir sesle. "Murat!" Abim odasından çıkıp hızla yanımıza geldi ve karşımdaki tekli koltuğa oturdu. "Ne oldu?" diye sordu merakla. "Size anlatacaklarım var." dedim buz gibi bir sesle. İkisinin de meraklı bakışları bana döndü. Sertçe yutkunup konuştum. "Babam yaşıyor."
Annemin gözleri büyüdü ve hızla yerinden kalktı. "Ne diyorsun kızım sen, bu söylediklerini aklın alıyor mu?" Annem yüksek sesle konuşunca ona döndüm ve ben de ayağa kalktım. "Alıyor anne, maalesef söylediklerimi aklım alıyor." Annemin nefesinin düzensizleştiğini farkettim. "Hayır, Asila. Saçmalıyorsun." dedi abim. O da kalkmış, karşıma dikilmişti. Gergin olduğu sıktığı yumruğundan belliydi. "Saçmalamıyorum. Alper'e ulaşmış bir şekilde. Geldi, konuştu. Anlattı her şeyi." Annem histerik bir kahkaha attı ve yerine oturdu. "Alemsin sen." dedi gülmesinin arasından. "Çok komiksin." diye devam etti. "Kanıtlayabilirim." dedim. "Babamla zoraki bir evlilik yaptınız. İkiniz de başka birilerini seviyordunuz." Annem söylediğimle ciddileşti. Sertçe yutkundu ve kaşlarını çattı. "Bunları nereden biliyorsun?" Ben demiştim, der gibi bir bakış attım. "Babam anlattı." Abim de ciddileşirken konuşmaya devam ettim. "Bir gün senin sevdiğin adam, Murat Asrın, başka bir kadınla evleniyor ve çocuğu oluyor. Ancak adam hayatını kaybediyor ve karısı Songül Hanım da çocuğu size getiriyor. Bakamayacağından korkuyor. O çocuğun adını Murat koyuyorsunuz." dedim hikaye anlatır gibi. Gözlerim dolmuştu ve abimin de benden farkı yoktu. "Abi," dedim titreyen sesimle. "Sen benim abimsin tamam mı? Kan bağımız olmak zorunda değil. Her ne olursa olsun benim abim sensin." Abimin gözünden bir damla yaş düştü. "Anne," dedi çatlak bir sesle. Annem hıçkırığını tutamadı. "Doğru mu?" diye sordu çaresizce. Sesi fısıltıdan ibaretti. Annemin "hayır" demesine muhtaçtı. Annem hüzünle başını salladı. "Doğru." Annemin sesiyle abim tam anlamıyla yıkıldı. Dizlerinin üstüne çökerken sol gözündeki bir damla yaş çenesine doğru süzüldü. Hemen eğilip abime sarıldım. "Hey," dedim. "Sen ne olursa olsun benim abimsin. Kim ne derse desin, tamam mı?" Abimden bir tepki alamadım. Tek yaptığı sarılmama karşılık vermek oldu.
Sonrasında ise iki saat boyunca oturup konuştuk. Her şeyi onlara anlattım. Yeri geldi ağladık, yeri geldi söylediklerime inanamadılar. Annemin fenalaştığı bile oldu. Bunca gerçeği kaldırmak onlar için de zor olmuştu. "Yani senin başka bir abin var ha?" dedi abim inanamaz bir sesle. "Hey, benim abim sensin." dedim hemen. "Kim acaba?" dedi abim beni hiç takmadan. "Bilmiyorum. Daha fazla dinleyecek durumda değildim. Eminim ki tekrar konuşmak isteyecektir." diye yanıtladım. Annem boş bakışını duvara dikmişti. Ağlamaktan kızaran gözleri ifadesizdi. "Anne," dedim. İrkilerek daldığı duvardan bana döndü. "İyi misin?" Annem yavaşça başını salladı. "Sen doğunca aile gibiydik biliyor musun?" dedi. Sesi bir şeyleri kabullenemez gibiydi. "Beni terk edebilirdi ama seni, sizi... Asla bırakamazdı kızım. Ben, inanamıyorum." Hüzünle başımı salladım. "Maalesef hepsi geçek, anne. Şu an size şaka yapıyor olmayı çok isterdim ama..." dediğimde başını sallamakla yetindi. Abim yavaşça anneme çevirdi başını. "Bana ne zaman söyleyecektin, anne?" Sesi çatlak çıkmıştı. "Nereye kadar saklayacaktın bunu benden? Bir başkasının çocuğu olduğumu bu yaşımda daha yeni öğreniyorum!" Annem dolu gözleriyle abime baktı. "Nasıl söyleyebilirdim ki oğlum? Hem ben seni her zaman kendi çocuğum olarak gördüm, görmeye de devam edeceğim. Seni ben büyüttüm; aynı kanı taşısak ne olur, taşımasak ne olur? Sen benim oğlumsun!" Abim burnunu çekip hüzünlü gözlerle anneme baktı. Annem haklıydı, bir gün bile onu benden ayırmamıştı. Her zaman onu kendi oğlu gibi görmüştü.
Uzun bir süre ağladık. En sonunda ise bu yokmuş gibi hayatımıza devam etmeye karar verdik. Babam neden geri dönmüştü bilmiyordum ancak emin olduğum bir şey vardı ki babamın hayatımda asla yeri yoktu. Annem hala inanmakta güçlük çekiyordu. Öfkeliydi. Bizi bırakıp diğer ailesini tercih ettiğini düşünüyordu. Haklıydı da. Her ne olursa olsun bizi bırakmamalıydı. Ama o bir korkak gibi kaçmıştı. Herkesin her şeyi öğrenmesinden öylesine korkmuştu ki ailesini bırakıp gitmeyi bile göze almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LEKE
Teen FictionAsila markette kendisinden yardım isteyen çocuğun peşinden giderken tüm kaderinin değişeceğini farkında değildir. Ölüme ilk defa tanık olan Asila, yeni bir başlangıca da imzasını atarken onu yakıp kül edecek duygularının peşinde sürüklenir... Tesadü...