13. Bölüm: SENİ ÖPMEK İSTİYORUM

168 10 29
                                    

Alarmı sinirle kapattım. Bu alarmlar yasaklanmalıydı! Uzunca esnedim ve geri uyumaya karar verdim. Sonuçta alarm yoksa tehlike yoktu. "ASİLA, KALK ARTIK!" Evet, tehlike varmış aslında. Annemin sesi kulağıma dolunca yüzümü buruşturdum. Bu kadın nasıl bu kadar bağırabiliyordu? Tabii benim dün gece ateşimin çıktığını bilmiyordu. Annem kapıdan içeri hızla girince yerimde sıçradım. Sanki kocasını basan kadınlar gibi girmişti içeri. Annem yorganımı çekince sinirle inledim. "Asila, kaldır kıçını yoksa ben pek hoş olmayan bir şekilde kaldıracağım." Oflayıp doğruldum. Aslında okula gidebilirdim çünkü bir bokum kalmamıştı. Zaten ben ne zaman hasta olsam hemen iyileşirdim, hiç kaytaramazdım değil mi? Hemen kalktım ve söylenerek kahvaltı hazırlamaya giden annemi geride bırakıp banyoya girdim. Yüzümü soğuk suyla defalarca yıkadım. Tabii üç saat falan uyumuştum ve bu iyi olmamıştı. Kahvaltıya oturduğumda abimin işe gitmiş olduğunu farkettim. Aklıma dün benimle ilgilenişi gelince tebessüm ettim. Kalbim ısındı. 

Annem önüme çay koyunca düşüncelerimden sıyrılıp kahvaltımı ettim. Annem sabah sabah yine Alper'den ve yakışıklılığından bahsetmişti. Acaba anneme mi ayarlasaydım bu Alper'i ben? Hemen hazırlandım. Okul formamın kışın da etekli olması götümün donmasını sağlıyordu. Saçlarımı topladım ve önden süzülen tutamları kulağımın arkasına sıkıştırdım. Çantamı da aldım ve kulaklığımı takıp müzik dinleyerek evden çıktım. Ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve durağa doğru ilerlemeye başladım. Evet, motoruma binememişim çünkü altımda etek vardı. Otobüsle gidecek olmanın hüznüyle gelen otobüse bindim. Sonunda okula yakın bir durakta durunca hemen indim ve okula yürüdüm. Okula girmemle ilk ders müzik olduğunu hatırlamam bir oldu.

Müzik benim hayatımdı. Şarkı söylerken nefes alıyordum ben. Her bir notada içim titriyordu. Ve piyanonun tuşlarında dans ediyordu parmaklarım. Müzik derslerini müzik odasında tek başıma piyano çalarak geçirirdim genellikle. Okulumuzun müzik grubu da o saatte prova yapardı ve onların sesini dinlerdim. Çantamı sınıfa bırakırken normalde tek oturduğum sırada bu sefer bir çanta daha olduğunu farkettim. Kim benim yerime geçmişti ki? Sinirlerim anında bozulmuştu. Hemen sınıftan çıktım ve İstiklal Marşı için sıraya ilerledim. Genellikle İstiklal Marşı'nın öncesinde duyurular olurdu ve sıkıcı bir bekleyiş sarardı bizi. Evet bu hissi biliyorsunuzdur. Hemen sırada en arkaya geçtiğimde omzuma birisinin çarpmasıyla öne savruldum ancak hemen bir el de beni tutu ve düşmekten son anda kurtuldum. Bana çarpan kişiye baktığımda bu kişinin Alper olduğunu farkettim. Yüzündeki sırıtmayla afallamış halime bakıyordu. Kolumu hemen ondan kurtardım ve yüzümü buruşturdum. "Oha, yani. Senin ne işin var burada?" "Sanırım aynı okuldayız, güzelim." Ona gözlerimi devirdim. "Sen yirmi yaşında değil miydin?" Başını salladı. "Evet ama iki sene yurt dışında olduğum için okula gelemedim ve bu sene devam ediyorum." Ona hayretle baktım. "Hangi şubedesin?" diye sorunca "12-F." diye karşılık verdim. "Oha!" deyip kahkaha atınca istemsizce ben de güldüm. "Aynı şubedeyiz, güzelim." Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Tam ona bir şey diyecekken öğretmenin müdürü dinlememiz gerektiğini söylemesiyle önüme döndüm.

 Müdür ise müzik grubundan bir çocuğa mikrofonu uzatıyordu. Çocuk eline aldığı mikrofonu ağzına götürdü ve konuşmaya başladı. "Arkadaşlar, günaydın. Geçen seneki bas gitaristimiz ve solistimiz mezun oldu. Bu yüzden bugün ikinci ders saati seçme yapacağız. Katılmak isteyenler müzik odasına gelip adını yazdırabilir." Çocuk mikrofonu müdüre uzatıp kürsüden indi. Öğrencilerden de mırıltılar yükselmeye başladı. Alper kolumu dürttü. "Katılmayı düşünmüyorsun değil mi?" Cıkladım. Özgüvenli değildim. Hiçbir zaman da olmayacaktım. Güldü. "Kazanamazsın zaten." Kaşlarımı kaldırdım. "Pardon?" Serçe parmağını uzattı. "Gel iddiaya girelim, sen solistlik için ben de gitarislik için seçmelere girelim. Eğer ki kazanırsan bir gün kölen olacağım." Aslında katılmak istemiyordum ancak hem beni küçük görmesi hem de kölem olacağını söylemesinden cesaret aldım ve ben de serçe parmağımı onunkine doladım. "Kabul, kazanamazsam ne olacak peki?" Düşündü. "Benim istediğim bir şeyi yapacaksın." Sırıtarak başımı salladım. Seçmeleri kazanabilirdim ve kazanacaktım da. Gözlerimi kapatırsam beni izleyenleri görmezdim. Sonunda İstiklal Marşını okuduk ve sınıfa geçtik. Alper'i sıramda görünce "Yok artık ama gerçekten!" diye yakındım. "Vallahi ben geldiğimde boştu. İstiyorsan başka sıraya geç." dediğinde sınıftan yedi-sekiz erkek çantasını yanından çekip bana yer açtı. Ona bir bakış atıp birinin yanına geçecekken Alper'in sesiyle herkes ona baktı. "Beyler, okul benim biliyorsunuz. Ona göre davranın ve o çantaları geri koyun." Bana yer açanlar korkuyla çantalarını yerlerine koydular. Ben de oflayarak Alper'in yanına oturdum. "Güzelim, bakıyorum da benimle oturmaya pek bir meraklısın." Gözlerimi devirdim. "Sırama çantanı koyan sensin." "Kızım ben nereden bileyim senin sıran olduğunu?" "O zaman neden başkasının yanına oturmama izin vermiyorsun?" Omuz silkti. "Canım istemiyor." Gözlerimi devirdim. 

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin