Müzik sesleri kulağıma ulaştığında derin bir nefes aldım. Barın kapısının önündeydim. Güvenlik bana dik dik bakınca artık içeri girmem gerektiğini anladım. Hemen kapıdan içeri girdim. Girmez olaydım! Son ses müzik beni rahatsız ettmişti. "Believer" şarkısı kötü değildi ancak son ses açılınca pek hoş olmuyordu. Burnuma gelen ağır koku ter ve içki karışımıydı. Yüzümü buruşturdum. Daha sakin bir yere doğru ilerlemeye başladım. Barın sonuna doğru koltuklar vardı. Boş olan bir tanesine oturdum. Yanıp sönen ışıklara küfrettikten sonra etrafıma bakınmaya başladım. Mal mıydı bu Baran? Ben bu kalabalık yerde kızı nasıl bulayım ya! Oflayarak önümdeki garsona baktım ve elimle geçiştirdim. Eh bir bardak birada bile kör kütük sarhoş olan kızdım ben! Yanıma birisi oturunca kaşlarımı çattım. Sağıma döndüğümde içimde Mahmut Tuncer halayı çekme isteği doğdu. Gökte ararken yerde bulduğum kıza baktım. Kızıl saçları ve ela gözleri vardı. Beyaz tenliydi ve fiziği çok güzeldi. Vallahi güzel kızdı şimdi, Baran' ın zevkine laf yok! "Beni arıyordun sanırım." Kız konuşunca yutkundum ve omuzlarımı dikleştirdim. "Evet." Müzikten birbirimizi duyamıyorduk. Kalktım. "Hadi, gel daha sakin bir yerde konuşalım." Kız bana alaylı gözlerle baktı. "Niye seninle konuşayım ki?" dedi tek kaşını kaldırırken. "Baran konusunda..." Baran'ın ismini duyduğu gibi yumuşayan yüzü benimle konuşacağının kanıtıydı. Hemen ayaklandı ve koltuğun kenarındaki siyah deri çantasını da aldı. Zaferle gülümsedim. "Sen beni dışarıda bekle, ben bir lavaboya girip geliyorum." dediğinde başımla onayladım. Kesin makyaj tazeleyecekti!
Oflayarak çıkışa doğru döndüm. Önümde uzun bir insan koridoru vardı. Tam geçerken bir masada durup içki içen dörtlü erkek grubunun dik dik bana baktığını farkettim. Sinirlerim gerilerken takmamaya çalışarak ilerlemeye devam ettiğimde kolumda bir el hissettim ve durmak zorunda kaldım. Leş gibi bira kokan adama baktım. Muzipçe bana bakıyordu. "Gel bize takıl güzelim!" İtici sesiyle yüzümü buruşturdum. Kolumu çekmeye çalıştığımda biri daha geldi ve konuşmaya başladı. "Naz yapmasana kızım, eğleneceğiz işte..." derken yüzüne yumruğu yediğinde çığlığı bastım. Ona vuran kişiye baktığımda Alper'i görmeyi gerçekten beklemiyordum. Kolumu tutan adam ağzını yaya yaya "N' oluyor yaa..." derken kolumdaki elini tuttu ve çevirdi Alper. Adam acıyla inledi. Alper onun da yüzünün ortasına bir yumruk geçirdi. Diğer ikisi de bize doğru gelmeye başlayınca "Alper," dedim uyarırcasına. Hemen onlara doğru ilerlerken ilk yumruk attığı adam doğrulup Alper'e yönelince "Alper!" diye böğürdüm. Alper hemen arkasına dönüp tekmesini adamın karnına geçirdi. Alper de az önce bize doğru yaklaşan diğer ikiliye döndü. Az önce kolumu tutan adam bana doğru gelince dirseğimi karnına geçirdim ve biraz geriledi ancak çok da etkilenmişe benzemiyordu. Alayla sırıtarak tekrar yaklaşmaya başlayınca bacak arasına tekme geçirdim. İnledi ve uzaklaştı. Diğer adam kalkıp bana doğru geliyordu ki bir anda görüş alanıma az önceki kız girdi. Adamın yüzüne biber gazını dayadı. Adam yüzünü sıvazlayarak geriye çekildi. Alper'e baktığımda gözlerim kocaman açıldı. Adamlardan birisini yere yatırmış, üzerine çıkmış adamı yumrukluyordu. Adamın yüzündeki kanlara dehşetle baktım. Diğer bir adamsa Alper' in arkasındaydı ve en kötüsü elinde bir çakı vardı! "Alper!" diye çığırıp onu yaralamak üzere olan adamın üzerine atladım. Adam şoka uğramış bir şekilde afalladı ve beni üzerinden atmaya çabaladı. Ben de hemen bu halinden yararlanarak elindeki çakıyı aldım ve boş bir köşeye fırlattım. Sonunda güvenlikler gelirken nefesimi dışarı üfledim. Güvenlikler Alper'i adamın üzerinden zorlukla kaldırdı. Alper de daha fazla direnmedi ve yavaş yavaş uzaklaşırken ardından "Orospu çocukları!" diye bağırmayı ihmal etmedi. Ben de kızı yanıma aldım ve Alper'in koluna girdim.
Çıkışa doğru hızla ilerledik. Kıza telefonumu uzattım. "Numaranı gir çaldır. Seni arayacağım başka zaman konuşuruz. Şey, bu arada teşekkür ederim. Yardım ettin ya..." dediğimde hafifçe tebessüm etti ve telefonumu aldı. Numarasını hızla tuşladıktan sonra telefonu bana geri uzattı. "Bu arada, Derin ben." dedi ve elini uzattı. Elini yavaşça sıktım "Asila." Keyifle gülümsedi ve yolda bir taksi görünce durdurup bindi. Ben de Alper'e döndüm. Patlamış kaşını görünce gözlerimi kocaman açtım. O, bu halime sırıttı. "Hadi gel." dedi ve kolumu tutup arabasına doğru yürümeye başladı. Sonunda arabanın önünde durduğumuzda beni çok şaşırtarak (!) kapımı açmadan kendi kapısına doğru ilerldi. Ben de oflayarak kendi kapımı açtım ve arabaya bindim. Ona baktığımda başını geriye yatırmış ve ellerini direksiyona koymuştu. Gözlerini kapatmış ve sanki biraz olsun huzur ister gibiydi. Gözleri kapalıyken ben uslu durur muydum? Tabii ki hayır! Hemen onu kesmeye başladım. Siyah saçları dağınıktı. Gözleri kapalıydı ve gür kirpikleri gözaltlarına gölge yapıyordu. Bir an mükemmel kırmızılıktaki dudaklarını kıskandım. Gözlerini açınca telaşla önüme döndüm. Hafifçe güldüğünde kızarmaya başladım. "Sen beni kesmeyi çok seviyorsun galiba." dediğinde umursamaz bir tavır takınmaya çalıştım. "Sen de beni gardiyandan kıskanmamış mıydın sanki?" dedim alayla. "Seni kıskanmadım ben, gardiyana üzüldüm. Sonuçta," dedi ve beni şöyle bir süzdü. Ardından yüzünü buruşturarak devam etti. "O gardiyan daha güzel bir kızı hak ediyor." Gözlerimi kısıp ona baktım. O da sırıtmasını yüzüne yerleştirdi. Omzuna bir tane geçirdim. "Sen nereden çıktın?" diyerek asıl merak ettiğim konuya geldim. Tekrar başını geriye atıp gözlerini yumdu. "Sonra konuşsak olur mu?" "Alper, farkında mısın bilmem ama biz seninle bir daha karşılaşmayacağız." dediğimde alayla güldü. "Ben istersem karşılaşırız, Asila." Ofladım. Vallahi yakışıklı olmasa yüzüne acımayıp bir tane geçirirdim. "Zenginim ve istediğim her şey saniyesinde olur, diyorsun yani." dediğimde başını salladı. O görmese de ben de başımı salladım. Sonunda arabayı sürmeye başladı. Evimi tarif edecekken ezberlediğini söylemişti ve onun dışında hiç konuşmamıştık.
Sonunda kendimi yatağıma attığımda içimi kemiren bir dürtüye yenik düştüm ve Baran'ı aramaya karar verdim. Telefon ikinci çalışta hemen açıldı ve Baran'ın uykulu sesi kulağıma doldu. "Emredersiniz komutanım!" dediğinde kahkahamı serbest bıraktım. Ancak sonradan gecenin yarısı olduğunu ve annem kalkarsa beni ahirete gönderebileceğini hatırladım ve elimi ağzıma götürdüm. "Asila, sen miydin yaa?" diyince Baran, "Yok annen." dedim. Cık cık cık' ladı. "Ne kadar ayıp ya!" dediğinde sessizce güldüm. Bu çocuk gerçekten çok komikti. Elimi gülmekten ağrıyan karnıma götürdüm ve biraz rahatlamaya çalıştım. Sonunda sadede gelmeye karar verip "Şey," dedim. "Alper yanında mı?" Arkadan tıkırtılar duyunca Baran'ın hareket ettiğini anladım. 3-5 saniyenin sonunda Alper'in sesi kulağıma doldu. "Çok mu özledin güzelim?" dediğinde görmeyeceğini bilsem de gözlerimi devirmeden edemedim. "Aslında ben şey soracaktım sana." "Aslında sen ney soracaktın bana?" diyerek dalga geçtiğinde yine gözlerimi devirdim. "Şey, senin kaşın patlamıştı ya, iyi misin diye merak etmiştim." sırıttığını buradan hissetmiştim. Vallahi bir gün dayak yiyecekti bu çocuk benden! "İyiyim, iyiyim." dediğinde rahatlayarak nefesimi dışarı üfledim. "Pansuman yaptın mı?" "Yoo." dediğinde yine endişeme teslim oldum. Telefonun ardından gülme sesi gelince beni kandırdığını anlamam uzun sürmedi. "Adi!" dedim sessizce. Tabii ki pansuman yapmıştı! Çok yakışıklı kendisine kıyabilir miydi hiç! Ofladım ve "Hadi, kapat o zaman ne tutuyorsun beni be!" diyerek sessizce cırladığımda "Ulan beni sen aramadın mı? " diyerek karşılık verince sinirle dudağımı kemirdim. Hep haklı çıkacaktı değil mi? Bir küfür mırıldanıp telefonu suratına kapattım. Kendimi yastığımla boğma isteğiyle doldum. Neden bu kadar rezildim ki ben ya! Telefonuma gelen bildirimle irkildim. Hemen telefonu açıp mesaja bakacaktım ki telefonu yüzüme düşürdüm. Burnumun sızısını hissettiğimde sinirle inledim. Ancak telefonu açtığımda ekranda Leonardo Dicaprio'nun gençlik fotoğrafını görünce hemen sakinleştim. Adam yaşlanmıştı ancak ben hala büyük hayranıydım. Ve sonunda da ana ekranımda yerini almışı sigara içerkenki fotoğrafı. İç çekerek ona baktım ve bir gün evleneceğimizi -gençlik haliyle- hayal ettim. Sonunda mesaj aklıma geldi ve telefondaki yabancı numaradan gelen mesaja tıkladım."Yarın sabah sekiz gibi hazır ol güzelim seni alacağım."
Mesajla iki saniye bakıştıktan sonra profil fotoğrafına bakmayı akıl ettim ve profilinde Alper'i gördüm. Bir dakika, sabah sekiz mi demişti o? Sabah sekiz! Ben hafta sonu o saatte uyanır mıydım hiç? Hahayt! Sonunda göz kapaklarım ağırlaşınca Alper'i kısaca onayladım ve telefonu kenara koydum. Kendimi uykuya teslim ettim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK LEKE
Teen FictionAsila markette kendisinden yardım isteyen çocuğun peşinden giderken tüm kaderinin değişeceğini farkında değildir. Ölüme ilk defa tanık olan Asila, yeni bir başlangıca da imzasını atarken onu yakıp kül edecek duygularının peşinde sürüklenir... Tesadü...