24. Bölüm: YAPMADIM...

113 7 5
                                    

ASİLA SOYER

"Murat lütfen, sana değer veriyorum!" Abim sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Bana değer veriyorsun öyle mi?" öfkeyle bir kahkaha attı. "Bana değer veriyorsun..." Bir kahkaha daha patlattı. Kendi kendine tekrarladı. "Bana," derin bir nefes aldı. "değer veriyorsun." Derin gözyaşlarının arasından başını salladı. Abim bir anda Derin'i belinden tutup duvara yapıştırdı ve ellerini duvara yaslayarak Derin'i duvar ile arasında sıkıştırdı. LAN N'OLUYOR, N'OLUYOR? Derin ve abim... Ne alaka? Bir dakika, Derin Baran'ı sevmiyor muydu? Allah Allah, bak kafam karıştı şimdi. "Derin..." diye fısıldadı abim. Derin gözlerini kapattı ve gözyaşlarını akıtmaya devam etti. "Seni seviyorum ancak sen sadece canımı yakıyorsun." Derin başını uzatıp abimin dudaklarına yapıştı. Hoppala, bak iyice karıştı işler. Artık buna bir son vermeliydim. "Hop, hop! Ne oluyor?" abim benim sesimi duyunca hemen geri çekildi. Hastanede tuvalete gitmek istemiştim ancak bunlar koridorda... Tövbeler olsun! "Asila, yanlış anladın." Derin'e "mal mısın?" der gibi baktım. "Yoo, anlamadım." Derin gözlerini kaçırınca abime döndüm. "Abi?" abim utançla elini ensesine götürdü ve başını eyip dudaklarını birbirine bastırdı. Ofladım. "Derin sen beni görmeye gelmiştin ama, 'Asila yok abisi var, yersen.' dediler herhalde." dediğimde abim abartılı bir şekile boğazını temizledi ve beni susturdu. Abime "Ne var?" der gibi bakınca bana "evde görüşeceğiz." bakışı attı. Omuz silkip lavaboya ilerledim. "Ben lavaboya giriyorum, siz de devam etmeyin lütfen." diyerek kapıdan girdim ve ardımdan kapattım.

Bir süre aynadaki yansımama baktım. Kaşımın kenarında küçük bir bandaj vardı. Dudağımın kenarı da patlamıştı ancak oraya bandaj takılmamışı. Alnımdaki morluk epey belirgindi ve vücudumdaki izlerden bahsetmiyorum bile. Kağan gerçekten ceza almalıydı. Sahi, onu en son gördüğümde vurulmuştu. Şu an yaşıyor muydu? Ölmesini istemiyordum çünkü bir ceza almadan ölmemeliydi. Yaptıkları ağırdı, beni kaçırmış ve darp etmişti. Tabii suçları bu kadar da değildi. Bir genç kızın ölümüne sebep olmuştu.

Bunu düşünürken kafamda Kağan'ın sözleri yankılandı. "Alper'den başka biri var mıydı?" Sırtımı soğuk fayansa yaslayıp aşağı kaydım ve bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım.
"Bu kıza Alper'den başka kim kıymış olabilir, Asila?" Ellerimi saçlarıma götürdüm ve çekiştirdim. "Sen bu kızın ölü bedenini bulduğunda orada kim vardı, Asila?" Sık nefesler alıyor, kalbimdeki çarpıntıya küfürler ediyordum.
"O yaptı, Asila. O öldürdü!" "Yapmadı!" diye haykırdım. "O yapmadı!" Hırıltılı nefesler alıyor, saçlarımı yolarcasına çekiştiriyordum. Yanaklarımdan boynuma süzülen sıcak yaşlar tenimi yakmaya başladı. "Yapamaz mı sence? Alper katil olamaz mı? Kaybedecek neyi var?" Kaybedecek hiçbir şeyi yok, yok, yok! Hıçkırıklarım durmaz bir hal aldı. Sol elimle arkamdaki duvarı yumruklamaya başladım. Tırnaklarımı avucuma öyle bir batırmıştım ki kanamasına ramak kalmıştı. Kalbim bedenime ağır geliyordu. Nefesim boğazıma düğümleniyor, tir tir titriyordum. "Peki, neden yapamaz Asila? Ona neden bu kadar güveniyorsun? Yoksa ona aşık mı oluyorsun?"  Boğazıma oturan yumruyla duraksadım. Ben Alper'e aşık mı oluyordum? İşte bu korkutuyordu beni. Mantığım Alper'den uzak durmamı haykırırken kalbim onun nefesiyle atıyordu. "Asila!" Alper'in sesiyle başımı kaldırıp donuk gözlerle ona baktım. Beni kollarının arasına aldığında nefes aldığımı hissettim. İşte mantığım bunun yanlış olduğunu söylüyordu ancak ben hiçbir zaman mantığıma uymamıştım. Yol haritamı hep kalbim çizerdi. Alper'in omzuna hıçkırıklarımı bırakırken beni kucağına almasına izin verdim. Beni hastane odasına götürürken diğerleri de peşimize takıldı. "Ne oldu?" abim endişeyle sorunca Alper bilmediğini belirten mırıltılar çıkardı. Beni yatağa yatırdığında nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. "Asila, ne oluyor?" Alper'in sesini duymak içimi titretti. "Yapmadın..." diye fısıldadım. Ne dediğimi anlamamış gibi baktı. "Yapmadın..." diye tekrarladım. Bunu, kendimi inandırmak için söylüyordum. Sonunda neyden bahsettiğimi anlayınca odadakileri dışarıya çıkardı. Bana yaklaştı ve alnını alnıma yasladı. Nefeslerimiz birbirine karışırken  "Yapmadım..." diye fısıldadı. Hüzünle gülümsedim. Yapmamıştı işte, yapmazdı. Birini öldüremezdi, bana yalan söylemezdi. "Yapmadın." O da gülümsedi. Sonsuza kadar nefeslerimizin birbirine karıştığı bu anda kalmak istedim...

KARANLIK LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin