"MALFOY!!!"
Draco homurdanarak yorganın altından kafasını uzattı. Ve o an iri iri açılmış, parıldıyan kahvelerle göz göze geldi. Yastığı kafasına çekti.
"Bugün Pazartesi. Dükkan 12'de açılacak."
Hermione onun kafasındaki yastığı çekti. Ve gözlerini devirerek buz mavilere baktı.
"Artık paramız var Malfoy. Alışverişimizi yapalım."
Draco yorganı üzerinden iterek doğruldu. Hala gözleri uyku için isyan ediyordu.
"Bu muydu yani? Bütün işkencenin nedeni?"
Hermione onun kafasından çektiği yastığı tekrar onun kafasına fırlattı.
"Noel'e 3 gün var. Dükkan için süs almamız gerek. Hem noel hediyeleri de var. "
Draco ayağa kalkarken söylendi.
"Noel? Yeni bir yıla girmiyoruz sonuçta. Kutlamak için biraz geç kalmış olabiliriz Granger. Hem hediyeyi kim için alıyorsun?" Hermione bir süre sessiz kaldığında Draco cevabı anlayarak kollarını önünde bağladı.
"Gözlerimi yaşarttın Granger."
Hermione kıyafetlerini alıp banyoya ilerlerken gözlerini devirdi.
"Sen beni sinir etmeye devam et Malfoy. Ama noelimi mahvetmene izin vermeyeceğim."
*****Bellatrix etrafta kimse olmadığından iyice emin olduktan sonra parmak uzunda yükselerek Lucıus'un odasına ilerledi. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdi. Lucıus ise hafifçe homurdanarak yatağın diğer tarafına döndü. Bellatrix gülümseyerek onun yanına yürüyüp yatağa oturdu. Yavaşça fısıldadı.
"Lucıus... Lucıus? LUCIUS!"
Lucıus aniden irkilerek doğruldu. Bella'yı gördüğünde gözlerini ovuşturdu.
"Ne var? Bu saatte....8!"
Bellatrix gözlerini devirdi.
"Annemlere bugün söyleyeceğimizzi hatırlatmak istedim. Sonunda bitiyor. Yan-larına gidip evlenmek istemediğimizi, ama sen ve Narcissa'nın çifte kumrular olduğunuzu söylersek her şey tamam olur."
Lucıus kaşlarını kaldırdı.
"Şunu söylemeyi kes. Aptal kardeşinle bir işim yok. Göz altların mosmor olmuş bella."
"Tabi sen lafı değiştir. Herneyse tüm gece uyumadım. Ayakta zor duruyorum. Kaysana kenara."
Lucıus iç çekrek yatağın sağına kaydı. Bellatrix kahverengilerini ona kaldırırken yorganı üzerine çekiyordu.
"Bütün gece bunu düşündüm. Her şey gerçekten yoluna giriyor Lucıus."
Lucıus da başını yastığa koyarken homurdandı. Bugün hiç onun günü değildi. Tekrar derin uykusuna dönerken Bellatrix de derin bir nefes aldı.
***
Hermione elindeki paketleri tezgaha bıraktıktan sonra ağrıyan kollarını hissetmeye başlarken sırtını duvara yaslamış Draco'ya döndü.
"Yardım etseydin ölmezdin."
Draco hafif beyazlaşmış yüzünü Hermione'ye çevirdi.
"Beni onca Muggle'ın arasına sürüklediğine inanamıyorum Granger. Kaç tanesine değdimi biliyor musun? Sonra bir kız gelip elime bir şeyler yazılı bir kağıt bıraktı. Hemde bana dokunarak. Bir muggle benim elime Dokundu!"
Hermione anlamayarak Draco'nun ona uzatığı kağıdı aldı. Bir süre sonra alayacı bir şekilde gülümsedi.
"Bunlar saçma numaralar değil Malfoy. Sana bir cafede yarın saat 3'te buluşabileceklerini yazmış."
Draco kaşlarını çattı.
"Çok bekler. "
O sırada Hermione paketlerin içini boşaltmaya başlamıştı.
"Bir sürü şey aldım. Ama beni yargılayamazsın. Önce sana sordum. Sen de bana, o iğrenç ve pis ellerin dokunduğu şeyleri almadığını söyledin. Ben de tüm parayı biraz kendime harcamış gibi oldum ama-"
"Bütün parayı? Sen delirdin mi? Ben o kadar boşu boşuna mı çalıştım."
Hermione kaşlarını çattı.
"Çalışmak mı? Çalışmak mı? Tek yaptığın içeride oturup sandiviç hazırlamaktı. Başkası dokunmuştur diye ekmek poşetlerini bile bana söktürttün. Bulaşıkları ben yıkadım. Temizliği ve garsonluğu ben yaptım. ."
Hermione derin bir nefes aldıktan sonra konuştu.
"Zaten hepsini harcamadım. Payın çantada. Ama bulanık ellerimin değdiği pis paraları dezenfekte ettikten sonra da verebilirim istersen."
Draco kaşlarını çatarak ona baktı.
"İyi olur Granger. Beni eldiven giyme zahmetinden kurtarırsın. Para konusunda kaygılanmana gerek yok. Kimseye noel hediyesi almayı planlamıyorum. Geri döndüğümüzde ne kadar istersen o kadar galleon veririm."
Hermione artık kıpkırmızı olarak yumruklarını sıktı.
"Senin galleonlarına ihtriyacım yok Malfoy. Neden asil kıçını burada durup süslere yardım etmeyeceksen yukarı götürmüyorsun? "
Draco omuz silkerken onayladı.
"Kesinlikle öyle yapacağım. Madem işe yaramıyorum. Cafeyi kendi başına çekip çevirebilirsin değil mi?"
Hermione daha ne bekliyorsun mırıldanarak süslere yürürken Draco Malfoy da bu kızı daha fazla çekmeyeceğini hissederek dairelerine çıktı.
****
Lucıus gömleğini ilikledikten sonra yatağa yayılmış Bella'yı dürttü. Kız hafifçe homurdanarak diğer tarafa dönünce Lucis bu sefer iç çekerek asasını ona doğrulttu.
"Aquamenti."
Ve anında yüzüne gelen suyla Bellatrix doğrulurken bir küfür mırıldandı. Lucıus sırıttı.
"Kalk artık. Ailelerimizle konuşmamız gerekiyor. "
"Daha farklı uyandırma yöntemleri kullanabilirdin."
"Ama bu kadar uyanık olmazdın."
Bellatrix onun özenle taradığı saçlarını karıştırırken Lucıus kendini geri çekmeye çalışıyordu. İskisi de gülerlerken aniden kapı açıldı. İçeri giren ev cini utanarak öksürdükten sonra konuştu.
"Ş-şey genç efendim. Efendim Bayan Malfoy sizi kahvaltıya çağırıyorlar. Bayan Bellatrix'i yatağında göremeyince burada olduğunuzu söylediler."
Lucıus tamam mırıldandıktan sonra
Bellatrix ona parlak bir gülümseme gönderip dışarı fırlarken Lucıus hala içini kemiren huzursuzlukla tarağını eline aldı.
****
Hermione derin bir iç çekerek dükkana baktı. Ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Her yer kusursuz görünüyordu. Noel için süsler asılmıştı. Bir çam ağacı bile kiralamış ve süslemişti. Derin bir nefes alarak yorgunluğunu atarcasına sandalyeye yığıldı. Noelinin mahvolmasına izin vermeyecekti. Hem de Malfoy tarafından. Onun neyi vardı anlayamıyordu. Bazen sanki arkadaşlarmış gbi davranıyor Bazen de eskisi gibi ondan tiksinen Malfoy oluyordu. İç çekerek doğruldu. Ve dükkanın kapısındaki kapalı yazısını değiştiri. O sırada elleri ceplerinde sarışın da aşağı iniyordu.
"Yukarıya viztelyon koymalıyız Granger-Hey buranın hali ne ?"
Hermione elleri belinde ona döndü.
"Hiçbir kötü yorumununla ilgilenmiyorum Malfoy ."
Draco etrafını incelemeye devam etti.
"Fena olmamış. Ben mutfağa gidiyorum. "
Hermione hala ona katlanamadığını her hücresinde hissederken omuz silkti. yerde kalan süsleri süpürmek için eline süpürgeyi almışken Draco kafasını mutfaktan uzattı.
"Granger?. Poşetleri açar mısın?"
Hermione tatlı tatlı ona bakan Draco'ya döndü.
"Bu anın geleceğini biliyordum."
Hermione sırıtarak Draco'ya bir bakış atıp mutfağa girerken Draco o bilindik parfümü hissetti.Ve yine içinde bir şeyler kımıldanırken bu duygudan nefret ederek gerildi. Hermione sandviç ekmeklerini poşetten çıkararak ona uzattıktan sonra sırıtmaya devam ediyordu.
"Ben olmasam ne yapardın?"
"Mutlu ve huzurlu bir şekilde kendi zamanımdaki Hogwarts'da oturup arkadaşlarımla beraber olmak dışında mı bir düşüneyim."
Hermione iç çekerek mutfaktan çıktığı an içeri giren kişiyle kaskatı kesildi. Koşarcasına geri dönüp arkasından kapadığı kapıya yaslandığında bembeyaz kesilmişti. Draco tek kaşını kaldırdı.
" Ne oldu Granger ? Peşinden hipogrif mi kovalıyor?"
Hermione mırldandı.
"Gelenlere bak. "
Draco kaşlarını çatarak servis camından baktı. Sarışın bir kız yanındakiyle masa-lardan birine oturmuş gülüşüyordu. Ve o da aynı şekilde kaskatı kesilirken ağzından kelimeler döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
FanficÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius