Merhaba :D Sanırım aranızda Psikopat hikayesini bilenler vardır. Mihrimavi ile konuştuk karar verdik bir kaç gün boyunca uğraşsamda onun için bir video yaptım. Mihri yeni bölüme daha vakit olduğunu söyledi. İlk reklamı ben yapıyım dedim ben de. :D Psikopat okuyucuları izlerse sevinirim. Yorumlayın lütfen :D
http://www.youtube.com/watch?v=Td0G6VkcJyw
Hermione Granger yeni güne gözlerini açtı. Lily gülümseyerek ona döndü.
“Günaydın.”
Hermione de bir günaydın mırıldandı ve esneyerek yattığı yerden kalktı. İçinde bir huzursuzluk vardı. Banyoya gidip ellerini yüzünü yıkadı. O sırada Lily konuştu.
“ Sence kırmızı kazağımı giyeyim mi? .”
Hermione gülümseyerek banyodan çıktı.
“Evet. O sana çok yakışı-“
Hermione gözlerini kırpıştırdı. Lily arkadan bakınca Ginny’nin tıpatıp aynısıydı. Onun gibi saçları omuzlarının aşağısına kadar uzuyordu ve neredeyse aynı boydaydılar. Lily ona döndü.
“İyi misin?”
Hermione kendine gelerek başını salladı. Derin bir nefes aldı.
“Bugün günlerden ne?”
“19’u olması lazım.”
Hermione yatağının üzerinden kıyafetlerini alırken istemsizce mırıldandı.
“Doğumgünümde bile buradayım demek ki.”
Lily takmakta olduğu küpesini masaya bırakarak şaşkın gözlerle Hermione’ye döndü.
“Doğumgünü mü? Bugün mü? Senin mi? Ayın 19’u mu?”
Lily derin bir nefes aldı. Hermione onun bu haline sırıttı.
“Hepsinin cevabı evet.”
Lily ellerini çırparak yerinde zıplamaya başladı. Hermione kaşlarını havaya kaldırdı. Lily’i bu halde gören biri rahatlıkla zır deli olduğunu düşünürdü. Hermione yutkundu.
“İyi olduğuna emin misin?”
Lily zıplamayı kesip ona baktı. Ama yüzündeki kocaman gülümseme kaybolmamıştı.
“Sonunda yeni elbisemi deneyebileceğim bir parti buldum.”
“Ne partisi? Parti falan istemiyorum.”
Lily’nin suratı birden asıldı."Ciddiyim Lily. Deneme bile."
***
“Lütfen, lütfen, lütfen ,lütfen herm?”
Lily’nin dizlerinin üzerine çökmediği kalmıştı.Hermione ortak salona iç çekerek girdi. Çapulcuların masasına doğru ilerlediler. Lİly hala yalvarmaya devam ediyordu. Hermione koltuklardan birine oturduğunda Sirius başını kaldırdı. Lily kollarını birbirine sararak James’e sokuldu.
“O kadar yalvarmama rağmen beni takmadığına inanamıyorum.”
James gözlerini Hermione’ye çevirdi.
“Bir şey mi oldu?”
Lily ağzını açmıştı ki Hermione onu susturmak için atıldı.
“Bir şey yok. Lily kırmızı kazağını bulmamı istedi ve ….ben de…..üşendim.”
Tüm grub Hermione’ye uzaylı gibi bakarken Lily gözlerini devirdi.
“Bugün doğumgünü ve parti istemiyormuş. Size söylememi istemedi.” Hermione kaşlarını çatarak ona döndü."Evet Lily. Söylediğim tam olarak buydu."
Hermione göz teması kurmamaya çalışarak eline masadaki bir kitabı aldı. Herkesin ona baktığını biliyordu. Remus gözlerini kıstı.
“Gerçekten doğumgünün mü?”
Hermione gözlerini ona kaldırıp başıyla onayladı. O sırada Remus’un şüpheci bakışlarıyla karşılaştı.
“Neden öyle garip bakıyorsun?”
Sirius öksürerek Remus’u uyardı. Kızı hala ölümyiyen mi sanıyordu! Sirius Remus’a uyarıcı bir şekilde bakıp Hermione’ye döndü.
“Gryffindor salonu parti için uygun.”
Hermione hızla başını iki yana sallayıp kitabı elinden bıraktı.
“Hayır Sirius. Parti falan istemiyorum.”Sirius güldü.
“Şaka yapıyorsun değil mi? Sana alacağım hediyeye şimdiden karar verdim bile. Kaçışın yok.”
Hermione kaşlarını çatarken Peter konuştu.
“Kızı neden zorluyorsunuz? İstemediği belli.”
Hermione Peter’ı duymamazlıktan gelerek yavaşça konuştu.
“Gerçekten çocuklar. Parti istemiyorum. Doğumgünü kutlamalarını sevmiyorum. Özellikle de benimkiyse.”
Sirius Hermione’nin son söylediklerini duyamamıştı. Çünkü aklından bir sürü düşünce geçiyordu. Eğer parti olsaydı ona çıkma teklif edebilecek bolca zamanı ve tuhaf kaçmayacak bir ortamı olurdu.
Ne olursa olsun Hermione Granger yarına kadar Sirius Black’in kız arkadaşı olacaktı.
*****
“Bu-bu olamaz. Sen aklını mı üşüttün!”
Narcissa sırıtarak Snape’e döndü.
“Dilinin tutulacağını söylemiştim.”
Snape de şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Hermione gözlerini parıldıyan kolyeden ayırdı.
“Bunun fiyatı ne kadar biliyor musun? Böyle birşeyi kimseye hediye edemezsin.”
Narcissa kaşlarını çatıı.
“Ne bekliyordun? Alışverişe çıkacak zamnım bile olmadı. Doğumgünün olduğunu dedikodular sayesinde öğreniyorum. Bende takılarımdan birini seçip getirdim.”
Hermione kolyenin kutusunu kapayarak ona uzattı.
“Bunu kabul edemem Cissy.”
Narcissa kaşlarını iyice çatarak kutuyu Hermione’nin elinden çekip aldı.
“Eğer istemiyorsan çöpe de atabilirim. Benim için farketmez. Bunlardan onlarca var. “
Hermione ‘nin gözleri iri iri açıldı.
“Sen manyak mısın?”
“En iyi arkadaşımın istemediği bir şeyi ne yapabilirim ki!”
Hermione iç çekerek elini uzattı. Narcissa birden gülerek kutuyu ona verdi. Hermione ona sıkıca sarıldı. Bir süre sonra Severus gözlerini devirip öksürdü.
“Bilmem farkında mısınız ama bir kütüphanedeyiz. Sessiz olun.”
Hermione gülerek Narcissa’dan ayrıldı.
“Haklısın. Derse çok az kaldı. Gidelim isterseniz. “
Narcissa çoktan ilerlemeye başlamıştı. Seveus’un sesiyle durdular.
“Şey. Ben de hediye getirdim.”
Hermione şaşkın gözlerle ona döndü.
“Doğumgünüm olduğu birkaç saat önce yayıldı. Neden herkesin elinde hediye var?”
Narcissa hadi yine iyisin diyerek sırıttı. O sırada Severus da pelerininden çıkardığı yüzüğü ona uzattı.
“Bunun üzerinde bir süredir çalışıyorum. Erkek yüzüğü ama boyunu küçültebilirsin.”
Narcissa gözlerini yüzüğe dikti.
“Bunun rengi turuncuya döndü. Gördün mü Herm?”
Hermione yavaşça yüzüğü eline aldı. Yüzük yeşil renge dönmüştü. Severus ona bir kağıt uzattı.
“Bu renklerin anlamları. Nasıl bir duygu içerisindeysen yüzük o renge döner.”
Hermione aldığı hediyeye hayran hayran baktıktan sonra yavaşça Severus’a sarıldı.
“Teşekkür ederim bu gerçekten çok hoş-“
“Sen daha demin utandın mı Sevy?”
Severus Hermione’den ayrılarak Narcissa’ya döndü. Narcissa kahkahalara boğulmuştu.
“Kağıtta turuncu renk utangaçlık yazıyor. “
Severus gittikçe kırmızıya dönerken Hermione’ye baktı.
“Sustur onu.” Ama hermione’nin de Narcissa dan farkı yokru. O da kahkahalarla gülüyordu. Severus ikisine gözlerini devirdi. Bir süre sonra o da gülümsedi. Belki de Lily’siz bir hayatı tamir edebilmek için yeni dostlar yeterliydi.
****
Lucıus Rodolphus ve Draco ortak sondaki koltulara uzanmış düşünüyorlardı. Lucıus konuştu.
“Bugünün çok sıkıcı geçtiğini farkettiniz mi? “
Draco iç çekerek onayladı. Lucıus devam etti.
“Çapulcularda etrafta yok. Uğraşacak adam bile kalmadı. “
Bir süre sessizlik olduktan sonra Lucıus konuştu.
“Bella’yı özledim.”
Draco kaşlarını çatarak babasına baktı.
“Derdin ne?”
Lucıus sırıttı.
“O olunca hep eğleniriz. Ama şimdi o herifle takılıyor. Diğer black kızı desen, o da yeni arkadaşlar bulmuş. Sen ne düşünüyorsun Rodolphus?”
İkiside Rodolphus’un konuşmasını bekliyorlardı. Ama hala tepki yoktu. Draco yavaşça oturur pozisyona geçip koltuktaki Rodolphus’a baktı. Birden gülmeye başladı. Lucıus kaşlarını kaldırdı.
“Ne oldu?”
“Uyumuş.”
“Çok şaşırdım(!)”
****
Narcissa kütüphanedeki sandalyelerden birine çöktü.
“Bence süs olarak büyüleri kullanalım. O içeri girince birden açarız.”
Sirius Narcissa’ya döndü.
“Olabilir . Ama zaten salonda o kadar kişiyi görünce anlayacaktır. O gelmeden önce ışıkları kapatırız ve-“
Severus gözlerini devirdi.
“Sen çeneni kapatmaya ne dersin Black? Nede olsa anlamsız fikirlerin işe yaramıyor.”
Sirius Severus’a döndü.
“Peki sen suratına bir yumruk geçirmeme ne dersin ? Ne de olsa işine yaramıyor.”
Narcissa kaşlarını çatarak bağırdı.
“Peki sizi taşa döndürmeme nedersiniz! Ne de olsa işe yaramıyorsunuz. Şimdi kavgayı kesip çenenizi kapayın!”
Severus ve Sirius hızla sustular. Black kızlarının ne zaman patlayacağı belli olmuyordu. Narcissa birden gülümsedi.
“Benim dediğim gibi yapıyoruz. Akşam 8’de.”
****
Lucıus Draco’ya baktı.
“Rodolphus nerde?”
“Tuvalete gittiğini söyledi. Bunların derdi ne?”
Öğrenciler ortak salona girip çıkıyorlardı. Herkes içeri sandalye taşıyordu. Lucıus konuştu.
“Granger’ın partisi için olabilir.”
Draco şaşkınlıkla ona döndü.
“N-ne ? Bugün mü? “
Lucıus başıyla onayladı.
“Ne o? Hediye almayı mı unuttun?”
Draco hızla başını iki yana salladı. Lucıus niye imalı konuşuyordu ki! Tam cevap verecekti ki Lucıus’un gözlerini bir yere diktiğini gördü. Kafasını o yöne çevirince Bellatrix Black’in kahkahalarla güldüğünü gördü. Ama bu korkutucu kahkahalarından biri değildi. Hatta normal ve güzel bir kız gibi görünüyordu. Yanında David Parkinson vardı. Lucıus kaşlarını çattı.
“Adam onu kötü etkiliyor. Benim bildiğim Bella asla bir gün boyunca uslu durup sevimli kahkahalar atmaz.”
Draco bu duruma hak verirken İçeri çapulcular girdi. Lucıus onlara baktı.
“O kadar sıkıcı geçmek zorunda da değil. “
Draco anlamayarak ona baktı. Lucıus gözlerini devirdi.
“Sirius Black’ten bahsediyorum. Ona bu gece birkaç oyun oynayabiliriz. “
Draco kaşlarını havaya kaldırdı. Böyle bir şey yaparsa Granger’ın onu affetme ihtimali sıfırlanırdı. Suyundan bir yudum aldı. Lucıus devam etti..
“Hem adam senin sevgilini çaldı. “
Draco ağzındaki suyu geri püskürttü.
“Sen neden bahsediyorsun! Oyun olsun diye onunla çıktım.”
Lucıus sırıttı.
“Hadi ama. Sence aptala mı benziyorum? Ondan hoşlanıyorsun. “
Draco kaşlarını çattı.
“Kapa çeneni! Öyle bir şey yok.”
Lucıus sırıtmaya devam ediyordu.
“Ailen duymadığı sürece sorun yok. Merak etme. Seni kimseye ispiyonlayacak değilim.”
Draco sessiz kalırken Lucıus’un gözleri içeri giren sarışına takıldı.
“Hem insan kime aşık olacağını seçemez.”
***
“Lily düşeceğim.”
“Hadi ama koş!”
Lily heyecanla Hermione’yi ortak salona sürüklerken Hermione anlamayarak onun ardından gidiyordu. Nihayet kapıyı açıp içeri girdi-ler. Hermione Lily’e döndü.
“Hani Dumbledore çağırmıştı-“
Birden heryere balonlar ve süsler dolarken Lily gözleri ışıldayarak Hermione’ye baktı.
“Doğumgünün kutlu olsun.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
FanficÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius