Merlin.. Sen!

16.1K 880 333
                                    

Hermione derse girmeye karar verdi. Boşu boşuna kütüphanede oturuyordu. Lanet olasıca iksiri de hala bulamamıştı. O sırada ders zamanın gelmesiyle yerinden kalktı. Bitkibilim sınıfına doğru yürümeye başladı.

Ders sadece gryffindorlaydı. İçeri girdi. Çapulcuların yanına doğru harekete geçecekken Sirius'la göz göze geldi. Yavaşça o tarafa doğru yürüdü.
Bu sabah heralde yanları çok dolu olduğu için ona yer tutmamıştı. Sirius'un yanındaki boş yere oturacaktı ki Sirius ifadesiz bir şekilde konuştu.
"Yanım dolu."
Hermione kaşlarını çattı. Ne yani?!
"Bana bir keresinde yanında biri olmadan oturduğunu söylemiştin-"
"Artık değil. "

Hermione Sirius'un baktığı yere döndü. Esmer bir kız Hermione'ye bir bakış atarak Sirius'un yanına oturdu. Hermione öylece ayakta kalakalmıştı. Sirius ise hala ses çıkarmıyordu. Sonra ise önüne döndü.
Hermione Lily'nin James'le oturduğunu, Remus 'un ise Peter ile oturduğunu gördü. Etrafına bakınıyordu ki kafasına gelen top yapılmış kağıt parçasını hissetti. Arkasına döndü.
"Bunu kim attı?"
Sarışın kız sırıttı.
"Birazdan profesör gelir. Sen de orada öylece dikilmek istemiyorsan yanıma otur diyecektim."

Hermione oturacak başka bir yerin olmadığını anlayıp yanına yerleşti. Kız rahat bir tavırla sandalyesine yaslanmıştı. Hermione konuştu.
"Sabah ne demek istedin? Gözlerin beni görmesi konusunda."
Hazel kaşlarını çattı.
"Ah o mu? Bilmem. Öylesine söyledim işte. Önüne dön. Profesör birazdan gelir."
Hermione iç çekerek önüne döndü. O sırada içeri profesör girdi.
"Merhaba Gryffindor sınıfı. "
Herkes gözlerini Profesör'e dikmişti. Bir süre boyunca adam konu anlattı. Hermione derse yoğunlaşmakta sıkıntı çekiyordu. Profesör arkasından torba içindeki bir ot çıkardı.
"Bana bunun adını ve işleyişini söyleyebilecek olan var mı? "
Hermione elini havaya kaldırdı. Bitkibilim profesörü ona söz hakkı vardi. Hermione ayağa kalktı.
"Orijinal adı Chubbly Weed. Yani şişman ottur. Bu çevik ve mor sürüngen mavi benekleriyle dikkat çeker. Saldırdığında her bir yaprağında emici keskin sivri uçlu dikenler oluşur."
Profesör gülümseyerek onayladı. O sırada Sirius konuştu.
"Bıçaklar. Dikenler değil. Bıçaklar oluşur."
Hermione kaşlarını kaldırıp Sirius'a döndü.
"İki şekilde de söylenebiliyor."
"Ama kitapta bıçaklar yazıyor."
Hermione kaşlarını çattı. Sirius hiç ona bakmadan gözlerini kitapa dikmeye devam ediyordu. O sırada Profesör devam etti.
"Bayan Granger'ın da dediği gibi her iki şekilde de söylenebilir. Ama yorumunuz için teşekkürler Bay Black . Gryffindor'a 5 puan."
Sirius gözlerini devirerek önüne döndü. Hermione iç çekti. O sırada Hazel siyah ojeli tırnaklarını kontrol ettikten sonra , tuttuğu kağıtı parçalarını parçalayarak sırıttı.
"Seni gidi küçük kalp kıran."
Hermione kız döndü.
" Ne yani?Bilerek mi bana böyle davranıyor?"

Kız ona anla artık dercesine bir bakış attı. Hermione başını iki yana salladı.
"Sirius böyle bir şey yapmaz. Yani biz...arkadaşız. Bana tavır almasını gerektirecek bir şey olmadı aramızda. Ben neden bunları sana anlatıyorum ki?"

Kız sırıtarak omuz silkti.
"Auran çok karmaşık. Ama sen.... İnsanların duyguları nasıl işler bilmiyorsun. Tanrım zekanı derslerden başka bir iş için kullanmaz mısın?!"
Hermione önüne döndü.
"Demeye çalıştığın Sirius'la ayrıldığımız için bana kızgın mı? Ve kendince bana benden hiç hoşlanmadığını gösteriyor."
Kız parçaladığı sayfaları havaya üflerken başıyla onayladı.O sırada ders bitmişti. Hermione hızla kalktığı için birkaç kişiye çarparak Sirius'a doğru ilerledi.
"Konuşmalıyız."
Sirius kaşlarını çattı.
"Üzgünüm. İşim var. Belki sonra."
Ve bir söz daha söylemeden çekip gitti. Hermione istemsizce sinirlendiğini hissetti. O sırada bir el kolunu yakaldı.
"Arkasından gidersen kendini iyice dibe çekersin. Onu kendine daha fazla bağlama. Seni unutması için zaman ver."
Hermione Sripinia'ya baktı.
***
Sirius kütüphanedeki kitapları tekrar yerlerine yerleştirmeye başladı. Buraya gelen öğrenciler neden şunları düzgün bir şekilde yerlerine bırakmıyorlardı ki? O sırada içeri giren Draco'yu gördü. Draco da onu farketmişti.
"Aman ne güzel. Bir sen eksiktin."
Draco kaşlarını çattı.
"Ben de Sirius Black'i görmeye bayılıyorum zaten. "
Sirius gözlerini devirdi. O sırada Draco da bazı kitapları masalardan alıp yerlerine yerleştirmeye başlamıştı..Sirius düşünmeye başladı. İçini kemiren düşünceler doğru olabilir miydi? Belki de Hermione eski sevgilisine geri dönmüştü. Sirius istemsizce boğazını temizleyip konuştu.
"Gryffindorlu bir kızla çıktığını duydum. Adı da Lily gibi birşeydi."
Draco onun Lola dan bahsettiğini anlayarak omuz silkti.
"Birincisi hayır onunla çıkmıyorum. Ve ikincisi bundan sanane."
Sirius tekrar önüne döndü. Ama Hermione ile çıkıp çıkmadığını anlamak zorundaydı.
"Ben de sevgilimden yeni ayrıldım .Belki duymuşsundur. Adı ..aklıma gelmiyor.. Hel..Hermione. Evet buydu. Onla sen de çıkmıştın değil mi?"
Draco daha fazla dayanamayarak küçük bir kahkaha attı.
"Sen birinin ağzını aramayı cidden hiç bilmiyor musun? Merak ettiğin buysa onunla çıkmıyorum Black."
Sirius rahatladığını göstermeyerek omuz silkti.
"Onu sormayacaktım . Herneyse. Zaten sizin tekrardan birlikte olmanız saçma olurdu."
Draco yavaşça ona doğru yürüdü.
"Yanlış anladın Black. Ben çıkmıyoruz dedim.Çıkmayacağız değil.."
Draco arkasına bakmadan ilerledi. Bunu neden söylediğini bilmiyordu. Sirius Balck ise yumruklarını sıkarak onu ziliyordu.
***
Narcissa Black Hermione'nin orada olacağını düşünerek kütüphane kapısından içeri girdi. Ama sadece Sirius vardı. Önündeki kitaplara gömülmüştü. Onları görebilecek biri olmadığından emin olduktan sonra gülerek ona ilerledi.
"Kuzen. Nasılsın?"
Sirius hızla önündeki kitapları kapadı. Bunlları Cissy'nin görmesi iyi olmazdı.
"İyiyim kuzen... Ders çalışıyordum."
Narcissa bir kahkaha attı.
"İyi de sen ek ders çalışmazsın ki. Buna gerek olmadığını söylerdin. Ve aynı şöyle derdin.' Benim zekam sizinkini yanında oldukça gelişmiş. Sizinle yarışa bile girmem çünkü bu gereksiz olur."
Narcissa sesinin kalınlaştırarak konuşmazsını bitirdikten sonra kahkaha atmaya başladı. Sirius gülmeye çalışarak ayağa kalktı.
"haha. Haklısın Cissy. Eee ...benim gitmem lazım. Görüşürüz."
Önündeki kitapları toplayarak kütüphaneden fırladı. Narcissa kaşlarını çattı. Sirius bir işler çeviriyordu.
***
Hermione koridorlarda yürümeye başladı. Aklı olanları gidip duruyordu. Malfoy kolyesini bulmuştu. Ama tuhaf olan onu geri vermesiydi. Belki de ona gerçekten kötü davranmıştı. Kötü mü? Hermione Granger ve Draco Malfoy'a kötülük yapmak! Hermione kendi kendine gülümsedi. O sırada öğrenciler derse yetişmeye çalışıyorlardı. Hermione yürümeye devam ederken birinin önünde durduğunu görüp başını kaldırdı.
"Malfoy? "
Draco gözlerini onunkilere dikti.
"Granger. Ben gidiyordum. Yani d-derse."
Hermione tabileyerek ona yol verirken Draco yanından geçti. Tam gidiyordu ki Hermione konuştu.
"Malfoy! Biraz konuşabilir miyiz?"
Draco onaylayarak ona döndü.
***
David Parkinson akşam için bir randevuyu garantilemenin rahatlığıyla sınıfa doğru yürüyordu. O sırada pencerenin yanında duran kızı gördü. İddaa'yı gerçekleştirme zamanı gelmişti.
"aaa.Sert güzel de burdaymış."
Kız iç çekerek ona döndü.
"aaa. Mankafalı hovarda da buradaymış."
David iç çekti.
"Sana öyle biri olmadığımı daha ne kadar söylemem gerekiyor. Çapkın biri değilim!"
Kız yüzündeki ifadesizliği bozmadan konuştu.
" Yani mankafalı olduğunu kabul ediyorsun. Herneyse. Şu an işim var... Defol."
David gülerek ellerini saçlarından geçirdi. Bunu gören her kız iç çekmesine mani olmazadı. Ama bunun Hazel'ın üzerinde bir etki yapmadığını gördü. Hazel kollarını göğsünde birleştirmiş ona bakıyordu. David duvara yaslandı.
"Biliyor musun? Aslında çok sevimli bir yüzün var. Gülümsemeyi hiç denedin mi?"
Kız kaşlarını çatarak ona baktı.
"Biraz daha sinirlerimi bozarsan sen de ömür boyu gülümseyemeyeceksin."
David küçük bir ıslık çaldı. Kız gözlerini devirdi.
"Ne değişiksin sen ya. Gitsene başımdan."
Çocuk gülümsedi.
"Ne yaptığını söyle."
Hazel iç çekerek elini havaya doğru sallamaya başladı. Hafif pırıltılar çıkıyordu. David konuştu.
"Bu ne şimdi?"
"Kelebekleri besliyorum."
David kızın deli olduğundan şüphelenmeye başlamıştı.
"Orada bir şey olmadığını farkında mısın?"
Kız iç çekerek ona döndü.
"Defol..git...artık!"
David konuştu.
"Bana karşı çok önyargılısın. Neden bu kdar katısın ki?-"
"Distrain!"
Kız salladığı asasını takrar çizmesinin içine yerleştirirken iç çekti.
"Embesil."
Önünde yatan çocuğa aldırmayarak koridora ilerledi.
***
Hermione Draco'ya doğru yürüdü.
"Ben ateşkes teklif etmek istiyorum. "
Draco ifadesiz yüzünü bozmamaya çalışarak konuştu.
"Neden?"
"Çünkü kavgalı olmak istemiyorum. Daha fazla sorun istemiyorum Malfoy."
Hermione derin bir nefes aldı. Draco devam etti.
"Ateşkes derken neyi kastediyorsun? "
"Birbirimize bulaşmayacağız. Ve dedikodu yapmak da yok. "
Draco kaşlarını çattı.
" İstediğin asıl şey benimle hiç muhattap olmamak aslında, değil mi?"
"Öle bir şey söyleme-"
"Tamam. Anlaştık Granger. Ama sabredemeyeceğini biliyorum. Buradaki o kadar kişi içinde seni tek anlayabilecek olan benim. Çünkü diğerleri gerçek değiller."
Hermione kaşlarını çattı.
"Benim tek istediğim geri dönmek Malfoy. Ve ikimizde biliyoruz ki anlaşmamız imkansıza yakın-"
"Sana göre öyle. "
"Ne demeye çalışıyorsun? "
Draco başını iki yana salladı.
"Hiç bir şey. Benim istediğimde bu zaten. "
Hermione bir süre sessiz kaldıktan sonra elini uzattı.
"O zaman..... sanırım barıştık değil mi?"
Draco hafifçe gülümseyerek onun uzattığı elini sıktı.
"Anlaştık....Granger."
İkisi de bir süre öyle kaldıktan sonra Draco gülerek elini çekti.
"Çok tuhaf hareketler yapmya başladığımızı farkettin mi? "
Hermione gülerek omuz silkti.
"Kesinlikle. Şey.. o zaman....görüşürüz."
İkisi de nerdeyse aynı anda arkalarını dönüp yürümeye başladılar. Hermione birden Draco'ya tekrar döndü.
"Malfoy....teşekkür ederim. Kolye için."
O sırada bir sessizlik oldu. Draco iç çekerek sırıttı.
"Sen olmasaydın ne yapardım diye mi düşünüyorsun?"
"Şımarmayıp yola devam etmeni düşünüyorum."
Draco da tekrar arkasını döndü. Hermione koridorlarda kaybolmuştu. Karanlığa doğru fısıldı.
"Ben de teşekkür edrim. Yanımda olduğun için...."
***
"Hayır,hayır hayır,hayır."
Bellatrix Black bir yandan ağlayarak elindeki muggle işi alete bakakaldı. Siyah göz makyajı yüzünü kaplamıştı. Hıçkırarak banyoya çöktü.
"Olamaz...Lütfen olmasın."
Ağlama sesi tüm banyoyu doldururken sürünerek tuvalet aynasının karşısına geçti. Hızlıca yüzünü yıkamaya başladı.
"Güçlü ol...güçlü ol.... Lanet olasıca!!
Aynayı tuttuğu gibi duvara fırlatmıştı. Neden bunlar onun başına geliyordu ki! Daha fazla derse girmesse öğretmenler şüphelenirdi. Yavaşça banyodan çıkacağı an tekrardan boğazındaki yanmayı hissetti. Ve koşarak tuvaletin içine eğildi.
***
Hazel koridorlarda dolaşıyordu. Slyhterin 'e mi yoksa Gryffindor'a mıı gidecekti hala karar vermemişti. Slyhterin kızlar yatakhanesine doğru yürüdü. Herkes derstte olduğu için kimse yoktu. Keşke Sweet Daisy'nin de onla gelmesine izin verselerdi. En azından burada canı sıkılmazdı. Neden bu okulda sadece gerizekalı tipler vardı ki?
İç çekerek dolaşmaya başladı. O sırada bir odadan ağır bir şekilde öğürme sesleri geliyordu. Kaşlarını çatarak o tarafa doğru ilerledi. Odanın kapısını asasıyla açmıştı. O sırada aralık banyo kapısından içeri baktığında öğürenin trendeki kız olduğunu farketti. Hızla ona doğru ilerleyip destek verdi.
"Sen iyi misin? Birini çağırayım mı?"
Bellatrix kızarmış gözlerini ona kaldırdı.
"Defol buradan! Hemen!"
Kız iç çekerek ağzını silmesi için ona bir peçete uzattı. Bellatrix ise yavaşça doğrulmak için yerden destek alsa da tekrardan yere düştü. Sripinia daha fazla dayanamayarak bir eliyle ona belinden destek oldu. O anda gözleri iri iri açıldı. Hissettiği bir kalpti.
"Merlin! Sen....Sen hamilesin!"

SENSELESS  / DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin