“Çok sıkıldım. Kızlar, müzik ve dans nerde?”
Lucıus iç çekti.
“Daha balo başlamadı Rodolphus. Bu arada Black’i gördün mü?”
Rodolphus güldü.
“Çılgın olan mı yoksa asosyal mi?”
Lucıus kaşlarını çattı.
“Herneyse , boşver.”
Rodolphus elindeki bardağı masaya koyarak Lucıus’a dödnü.
“Bellatrix gelmeyecek mi?”
Lucıus tekrar iç çekti.
“Bu konuyu hiç açma. “
Rodolphus umursamaz görünen Lucıus’a döndü.
“Hi açma mı? Sen iyi olduğuna emin misin? Bellatrix’ten bahsediyoruz. Böyle durumlarda ne zamandır onu yalnız bırakıyorsun?”
Lucıus ona baktı.
“Ben gidersem daha da kötüleşecek. Tabii ki umursuyorum! Saçmalayı kes. Asıl sen ne zamandır onu umursuyorsun?”
Rodolphus irkildi.
“Umrumda olduğu yok. Sadece canım sıkıldı. Ben ona bakmaya gidiyorum.”
***
Bellatrix kesinlikle ağlamıyordu. Ağlamayacağına söz vermişti. Sarsak adımlarla yatağına yürdü. Olacakları düşünmek bile istemiyordu. Lucıus her zaman onun yanında olmuştu. Ama Bella’nın koca standartlarına uymuyordu. Kendi kendine gülümsedi. Zaten Lucıus Narcissa’ya aşıktı. Mırıldandı.
“Kız kardeşime aşık bir adamla evleneceğim. Aman ne harika! “
O sırada kapının kırılacakmış gibi vurulmasıyla irkilerek bağırdı.
“Ne cürretle! Kimsen hemen defol.”
Kapının arkasındaki Rodolpus iç çekerek kapıya bir lanet fırlattı. Kapı ardına kadar açılınca içeri daldı. Bellatrix onu görünce hızla asasını koyduğu masaya koştu. Ama Rodolphus onu oradan çoktan almıştı. Bellatrix bağırdı.
“Seni gerizekalı! Odama hangi hakla dalarsın?”
Rodolphus kaşlarını çattı.
“Kapa çeneni salak. Şu depresif halinden kurtul ve eski haline geri dön! Hemen şimdi!”
Bellatrix gözlerini devirdi.
“Bundan sanane.”
Rodolphus iç çekti.
“Baloya gidiyorsun. Şuradaki pakette bir elbise vardı. Giy onu.”
Bellatrix korkunç kahkahalarından birini attı.
“Ba-balo mu?”
Gülmeye devam etti.
“Dalga geçmeyi bırak ve çık odamdan. Hiçbir şey giymeyeceğim.”
Rodolphus sırıtarak pakedi açtı. İçindeki siyah yığını ona fırlattı.
“Al.”
Bellatrix bir ona bir de elbiseye bakıyordu. Rodolphus yerinden kıpırdamamıştı. Omuz silkti.
“Yada zırlamaya devam edersin. Hogwartsta da senin zayıflığın hakkında dedikodular yayılmaya devam eder. Karar senin.”
Bellatrix bakışlarını elbiseye sabitledi.
“O zaman …………..HAYIR!”
Rodolphus kaşlarını çatarak ona bakarken Bellatrix elbiseyi ona fırlattı. Rodolphus iç çekerek ona doğru ilerledi.
“Bunu sen istedin.”
Bellatrix’i bacaklarından tutup sırtına attı. Bellatrix sırtını yumruklamaya başlamıştı.
“Ne yapıyorsun salak!”
Rodolphus onu büyük gardırobun içine tıktıktan sonra elbiseyi de içeri fırlattı.
“Giyinene kadar oradan çıkamayacaksın. “
Kapağını kapadıktan sonra dolaba yumruklar yağmaya başladı.
“Aç şunu! Buradan çıktığımda kemiklerini hissedemiyor olacak-sın. Ağzın ve burnunun yer değiştireceğim. Ağzından sümkürüp burnundan tıkınacaksın!”
Rodolphus gülerek yatağa çöktü.
***
Hermione topuklu ayakkabılarla dengesini zor sağlayarak Draco’ya doğru yürüdü. Yüzünü buruşturup ellerini önünde kenetledi. Dekolte olması rahatsızlık vericiydi. Draco’nun yerinde dikildiğini gördü.
“Hey?”
Draco kendine gelirken öksürerek başını başka bir tarafa çevirdi. Yanındaki kız Hermione’yi süzüyordu.
“Selam ben Lola. Sen de onun eşi olmalısın.”
Hermione başını sallayıp sırıtarak Draco’nun kulağına fısıldadı.
“İstersen ben önden gideyim. Senin işlerin var gibi görünüyor.”
Draco kaşlarını çatarak ona baktı.
“Aslında buna şimdilik gerek yok. Lili da zaten gidiyordu.”
Lola yumruklarını sıkarak Draco’ya baktı. Adını bile aklında tutamamış mıydı? Lola çifte bir süre baktıktan sonra gözlerini devirip odasına geri girdi. Hermione Draco’nun koluna girdi. Draco birden ürperdiğini hissetti. Kendini toparlayarak onu inceledi.
“Elbisen çok şey olmuş. Şey…”
“Mükemmel? Güzel? Karşı konulamaz?”
Draco sırıttı.
“Sana iltifat edeceğimi sanma.”
“Zaten edeceğini hiç düşünmedim.”
Draco ile birlikte salona doğru yürümeye başladılar. Draco ona bakmamaya çalışarak konuştu.
“Elbiseni nereden aldın?”
Hermione güldü.
“Aslında Cissy tasarladı. Ben de onunkini tasarladım.”
Draco kaşlarını çatarak ona baktı.
“Şu aranızdaki ilişki olaylarını abartma istersen. “
Hermione omuz silkti. Draco devam etti.
“Zaten senin böyle bir şeyi kendin tasarlayabileceğini düşünmemiştim. Kıyafet zevkin bu kadr iyi değil yani. Alınma. Yada alınabilirsin. Farketmez. “
Hermione omzuyla onun omzunu dürttü.
“Kapa çeneni. Anladım. İltifat edemezsin. Umursamıyorum bile Malfoy.Bu gece çok güzel geçecek.”
Draco bir süre onu inceledi. Gülerken çok sevimliydi. Ve yüzü güzeldi. Çok güzeldi. Draco birden gözlerini ondan çevirdi. Ne düşünüyordu böyle!
***
“Giyindim gerizekalı ! Aç kapağı.”
Rodolphus sırıttı.
“Eğer giyseydin zaten dışarı çıkmış olurdun. Elbisenin üzerinde büyü var.”
Bellatrix lanetler okuyarak elbiseyi üzerine geçirdi. Birden kendini Rodolphus’un karşısında buldu.
“Tamam. Giydim. Ama baloya gitmeyeceğim.”
Rodolphus yutkundu. Bellatrix Black çok güzeldi. Kendini topar-layarak yatağa oturdu.
“Neden sürekli zırladığını anlamıyorum. Benim tanıdığım Bella güçlüydü.”
Bellatrix hafif bir şaşkınlıkla ona baktı. Rodolphus devam etti.
“Eskiden sadece tek bir şey için ağlardın. O da Andreomeda yüzünden . Ama şimdi ufacık bir nişanlılık durumunda zırlamaya başladın. Neyin var senin! “
Bellatrix gözlerini ondan kaçırdı.
“Beni azarlamayı ke-“
“KAPA ÇENENİ! ŞİMDİ DIŞARI ÇIKIP HERKESE GÜCÜNÜ GÖSTERİYORSUN!”
Bellatrix yutkundu.
“Anlamıyorsun. “
“Neyi anlamıyorum? Senin artık beynin çalışmıyor mu? Eğer o adamı istemiyorsan git öldür. Kimse direk senden şüphelenmez. Ya da suçu başkasına atarız.”
Bellatrix gözlerini ona çevirdi.
“Nişanlım…Lucıus.”
Rodolphus’un gözleri şaşkınlıkla açıldı.
***
Sirius kolunda Amy Vane’le balo salonuna girdi. Hafif bir müzik salonda yankılanırken insanlar muhabbet ediyordu. Amy konuştu.
“Sirius dans edelim mi?”
Sirius gülmeye başladı.
“Daha balo yeni başladı. Kimse dans etmiyor. Benim gitmem lazım.”
Sirius onu arkasında bırakarak Remus’a doğru ilerledi.
“Hey aylak! Eşin nerede?”
Remus omuz silkti.
“Bilmem. Geziniyordu buralarda.”
Sirius iç çekti.
“Bu aralar çok sessizsin. Neyin var?”
O sırada James ve Lily kol kola salona girdiler. Sirius mırıldandı.
“ James’e inanamıyorum. Kızın peşinden bir saniye ayrılmıyor. Ben smokinini hazırla derim. Yakında düğün olabilir.”
Kendi kendine gülerken Remus’un tepkisiz kaldığını gördü. O sırada salona Peter girdi. Sirius ona el salladı. Peter kafasını başka bir tarafa çevirdi.
“Bunun derdi ne? Selam bile vermiyor! Herneyse. “
Birden Remus’un kolunu dürttü.
“Jessi Mccarhy’e bak. Kızın bu hale geleceğini kim bilirdi? Belki de onu baloya davet etmeliydim. Hatta şimdi yanına gidebilirim. Ama Nency Bethyson da iyi görünüyor.”
“Kızlardan bahsetmeden duramaz mısın!”
Sirius omuz silerek kızları incelemeye devam etti. O sırada Hermione kolunda Draco ile birlikte salona girdi. Sirius ‘un ağzından iki kelime döküldü.
“Vay canına!”
***
Sirius gözlerini kırpmayı unutarak içeri giren kıza baktı.
“Tanrım. Görüyor musun Remus? Çok güzel.”
Remus elini çenesine koydu.
“Hermione’de şüphe uyandırıcı birşeyler var.”
Sirius omuz silkti.
“Pek umrumda değil. Yanındakinden bu gece kurtulacak.”
Remus gözlerini devirdi.
“Sirius beni dinlemiyor-“
“Acaba yanına gitsem mi? Ama sarı kafayla uğraşmak istemiyorum.”
Remus onun koluna yumruk attı.
“Aww. Neden vurdun şimdi?”
“Sana beni dinle dedim. Ağzın bir karış açık ona bakıyorsun. Bir de James’le dalga geçersin.”
Sirius sırıttı.
“Aslında evlilik fena fikir gibi görünmüyor.”
Remus dayanamayrak gülmeye başladı.
“ Sen ve evlilik mi? Daha komik olamazdı. Herneyse konuyu dağıtma. Hermione’de birşeyler var diyorum. Bir dediği diğerini tutmuyor. Üzerine üstlük Narcissa ile arası iyi. Birden okula gelip bizimle takılmaya başladı. Onun casus olduğundan şüphelenmiyor musun? Ve sen beni dinliyor musun?”
“Kesinlikle.”
“Sen bir salaksın.”
“Kesinlikle.”
“Dinlemiyorsun bile.”
“Bence de.”
Remus sinirlenerek onun omzuna bir yumruk daha attı.
“Hermione’yi izlemeyi kes ve beni dinle.”
Sirius omzunu ovarken kaşlarını çattı.
“İyice alışkanlık yaptı bu sende. Bak James ve Peter geliyor.”
James ve Peter yanlarına gelmişti bile. Peter eline bir kadeh ateş viskisi aldı.
“Eee ne konuşuyorsunuz?”
Sirius omuz silkti.
“Bilmem. Bir şeyler zırvalıyordu.”
Remus sinirlenerek onun omzuna tekrar vurdu. Sirius ona baktı.
“Bir daha vurursan kemiklerini hissedemeyeceksin.”
Remus gözlerini devirip James ve Peter’a baktı.
“Hermione bir şeyler saklıyor olabilir diyordum.”
James de kendine bir bardak alırken konuştu.
“Ne gibi?”
“Bilirsin. Neden geldiği hakkında sorular sorulduğunda tereddütte gibi kalıyor. İlk geldiği gün Hogwarts’la ilgili rapor götürmesi gerektiğini söylemişti. Şimdi ise ölü bitkiler hakkında birşeyler saçmalıyor. Hogwarts da olan nadir bulunan bir bitki türü yok ki. Olsa bilirdim.”
James hmmladı. Remus onun koluna da bir yumruk attı. James kolunu ovdu.
“Elin ağır dostum.”
“Beni dinlemedin değil mi?”
“Kesinlikle.”
James o sırada Lily’le bakışmakla meşguldu. Remus umutla Peter’a döndü.
“Sen dinledin mi?”
Peter ona baktı.
“Afedersin ne?”
Remus sinirleri tepesinde Miranda Patil’in yanına ilerledi.
______________________________________________________
Bellatrix balo salonuna doğru yürümeye başladı. Rodolphus da arkasından geliyordu. Bellatrix ona dönüp mırıldandı.
“Daha arkadan gelsen olmazdı di mi! Şimdi herkes birlikte geldiğimizi sanacak!”
Rodolphus gözlerini devirdi.
“Sadece çeneni kapayıp yürümeye devam etsen olmaz mı?”
Bellatrix sinirle önüne döndü. Rodolphus hala Lucıus’un onun nişanlısı olacağına şaşıyordu. Lucıus her nekadar Bella’yı umursasa da aralarında aşkın olması imkansızdı. Eğer başka biri olsaydı gözünü kırpmadan o adamı öldürebilirdi. O sırada son koridora varmışlardı. İki Hufflepuff’lı kız kapının yanında duruyorlardı. Bellatrix’i görünce biri kıkırdayıp diğerinin kulkağına eğildi. Yine de duyulacak bir ses tonuyla konuşmuştu.
“Onun neden ağladığını biliyor muydun? Duyduğum kadarıyla sevgilisi onu terketmiş. Mektupta da çirkin ve deli olduğu için yazıyormuş.”
Bellatrix son hızla asasını eline aldı. Rodolphus hemen yanına fırladı.
“Şimdilik sorun çıkarmasan iyi olur!”
Bellatrix dişlerini birbirine kenetledi.
“Gerçekten beni zayıf sanıyorlar. Onlara Bellatrix’in gücünü göstereceğim.”
Rodolphus bir süre ona baktıktan sonra sırıtarak geri çekildi.
“Nasıl istersen.”
İki kız birden diğer duvara savruldular. Bellatrix kahkahalara boğularak onları bir yerlere çarptırmaya devam ediyordu.
“Çirkin ha? Suratınızın son halini görünce size çirkin neymiş göstereceğim.”
Rodolphus gülerken etrafta biri olup olmadığını kontrol ediyor-du. İki kız nihayet ağlayarak yere düştüklerinde Bellatrix onlara doğru yaklaştı.
“Şimdi bunu herkese anlatabilirsiniz. Tabii ölmek istiyorsanız.”
Bellatrix gülerek Rodolphus’un yanına ilerledi.
“Belki deli olabilirim. Ama çirkin değilim.”
Rodolphus gözlerini ona dikti.
“Hayır, kesinlikle değilsin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
FanfictionÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius