Önümdeki kupadan bir yudum alırken parıldayan ayı izliyordum usulca. Beni düşündüğümden daha da sakinleştirmişti bir süre yalnız kalmak. Kuleye tırmanmış, basamaklardan birine çökmüş manzaraya dalmıştım. Ta ki yanıma biri oturana kadar...
"Güzel görünüyor. Değil mi?" diye sordu Lucius Malfoy bana bakmadan. Başımı aşağı yukarı salladım. Düşünceli görünüyordu. Rodolphus, Regulus ve diğer bir kaç slyhterinlinin aksine o hala Hogwarts'taydı.
"Neden buradasın peki? Olman gereken başka bir yer yok mu?" diye sordu neredeyse fısıldarcasına.
Başımı iki yana salladım sıcak çikolatamdan bir yudum daha alıp. Sahi, Draco'nun aslında oğlu olduğunu bilse, onun çektiği acılara karşın nasıl tepki verirdi? Büyük ihtimalle her şeyin sorumlusu olan beni bulunduğumuz kuleden aşağı fırlatırdı.
"Ne oldu Granger? Sana neden Draco ile olmadığını sordum."
Aklıma bir kaç saat öncesi geldiğinde kanım çekilmişti tekrar. Draco'nun kabuslarında çektiği acıya karşın elimden hiçbir şey gelmemişti. Her şeyi belki de yeniden yaşıyordu kim bilir? Hareket etmek canını o kadar yakarken, o çarşafa sıkıca tutunmuş ani nefesler alıp veriyordu. İniltilerine daha fazla dayanamayıp kendimi dışarıya atmıştım.
"Şu an uyuyor. Zorlu bir uyku, bilirsin." dedim sözlerimden anlamasını uyarak. Burnumu belli belirsiz çektim. Hava serinlemişti.
"Gördüm. Onun yanından geliyorum."
Bir süre sustu. Ona döndüğümde konuşup konuşmamakta kararsız görünüyordu.
"Orada olan bir tek sen ve oydun," dedi boğazını temizlerken. "Bunları yapan gerçekten Rodolphus muydu?"
Bu sözlerine karşın gülmeden edemedim. Lucius Malfoy demek ki bu kötülüğü arkadaşının yapacağına inanmak istemiyordu. Lucius Malfoy hem de!
"Draco'ya yangının içine girmesini söyledi. Ya da beni öldürecekti."
Lucius derin bir nefes aldı. Bu olanlar onu da zorluyor gibiydi. Draco ile olan yakınlığa bir yana Rodolphus onu hayal kırıklığına uğratmış olmalıydı.
"Bilmeliydim. Değiştiğini anlamalıydım. Ona neler yaptırdılarsa,onu bu hale getirmek için-" Lucius'un gözlerinin belli belirsiz yaşardığını gördüğümde elimi ona doğru uzattım. Bir süre koluna yerleştirdiğim elime baktı.
"Granger, sen de iyi görünmüyorsun," dedi gözlerini üzerimde gezdirirken. "Narcissa'yı ailesi aldı. Senin iyi olduğunu görmek istiyordu ama onun yerine bu görevi ben yerine getiriyorum."
Yaptığı açıklamaya karşı iç çektim. Gitmeden önce Narcissa'yı son kez görmek isterdim. Ama yapacak bir şey yoktu. Severus da her yerde beni arıyor olmalıydı.
"Yüzüne pansuman yaptırmayı unutma." dedi. Bir elini çenemin altına koyarken kafamı iki yana oynattı. Kaşları iyice çatılmıştı şimdi de.
"Bana bunu büyüsüz yaptığını söyleme."
"Regulus."
"Buna inanamıyorum." Lucius Malfoy'un gözlerinde o an fark ettim Draco'yu. Şimdiki delikanlıyla Draco'nun babası arasında en ufak benzerlik yoktu. Lucius her ne kadar öyle görünmese de merhametli bir kalbi vardı. İleride nasıl birine dönüşeceğini fark ettiğimde yutkundum.
"Uyuyamıyorum. 2 gün geçti ama gözlerimi kapadığım an suçlu hissediyorum."
Lucius başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
FanficÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius