Özgün hikaye okumayı sevenler Misafir adlı yeni yazdığım hikayeye bakarlarsa çok sevinirim iyi okumalar :D
Hermione aynaya bakarak iç çekti. Narcissa ona gülümsedi.
“Çok güzel görünüyorsun.”
Hermione ona döndü.
“Ama kendim gibi hissetmiyorum. “
Narcissa gülümseyerek gözlerini devirdi.
“Sadece saçlarını düzleştirdik. Ve okul süveteri yerine sadece gömlek giyiyorsun.”
“Haklısın ama-“
“Merak etme seni zorlamayacağım.”
Hermione Narcissa’ya baktı. Sırıtmadan edemedi.
“Şuan saç şekillerimiz bile aynı gözüküyor.”
Narcissa gülerek onayladı.
“Bir keresinde yakın bir kız arkadaşım olduğunda böyle bir şey yapmayı hayal etmiştim.İkizler gibi gezecektik.”
Hermione onu anlamaya başlıyordu. Ne yani? Narcissa Black’in hiç yakın bir kız arkadaşı olmamış mıydı? Elini onun omzuna koydu.
“Bir gün böyle gezsem sorun olmaz.”
***
Draco ortak salondaki Lucius’un yanına yürüdü. Lucius’un yanında da Rodolphus vardı. Yanlarına oturdu.
“Selam. “
Lucıus başıyla selam verdi. Gözleri etrafta geziniyordu. Draco konuştu.
“Kimi arıyorsun?”
“Hiç. Öylesine bakınıyorum.”
O sırada gülüşerek içeri giren iki kızı gördüler. Lucıus beklediği kişinin gelmesiyle kafasını kaldırdı. Draco da o tarafa döndü. Hermione saçlarını mı düzleştirmişti? Ve ..yakışmıştı. Ama Draco onun kabarık saçlı halini seviyordu. Çünkü o zaman sevimli görünüyordu. Draco kafasını ondan çevirdi. Lanet olsun! Neden kafasını bu konu o kadar meşgul ediyordu?!
***
Sirius başını kaldırdığında Hermione ile göz göze geldi. Hermione’nin yanında da Narcissa vardı. Hermione’yi süzdü. Hergün giydiği süveteri giyip gömleğini eteğine sıkıştırmak yerine dışarı bırakmıştı. Ve saçları….eskisinden güzel görünüyordu. Böyle süslendiğine göre hoşlandığı biri var demekti.
Sirius sırıttı. O kişi kesinlikle kendisiydi. Ne de olsa o Sirius Black’ti değil mi? O sırada Hermione’ye bakan başka bir kişi daha olduğunu gördü. Draco bir süre sonra gözlerini kaçırmıştı. Sirius onunla göz göze geldi. Arlarındaki sözsüz çatışma hala devam ediyordu. Sirius ayaklanarak Hermione’ye doğru yürüdü.
*****
Hermione kolundan çekildiğini hissetti. Sirius’a baktı.
“Bir şey mi oldu?”
Sirius kolunu onun omzuna atarken Hermione ürperdi. Sirius cevap verdi.
“Bir şey olmadı. Sadece bizimle oturman için seni çağıracaktım.”
Hermione ona bakan Narcissa’ya döndü. Sirius’a cevap verdi.
“Tamam .”
Hermione Narcissa'ya gel işareti yaptı. Sirius’un omzunu tutan eli daha da sıkılaşmıştı. Hermione sıyrılmak için hamle yaptığı sırada Sirius yürümeye başlamıştı bile.
***
Draco Sirius’un kolunu Hermione’ye doladığını gördü. Bu adam ne yapıyordu böyle! Hernmione hala tepki vermemişti.
****
Lucıus Çapulcuların masasına oturan Narcissa’ya ağzı bir karış açık bakıyordu. Rodolphus da sırıtmaya başladı.
“Gittikçe garipleşiyor.”
Luciu ona bir bakış atınca sustu. Lucius sinirlenmeye başlamıştı. Bu kızın derdi neydi! O sırada Draco’nun hışımla kalkıp ortak salondan çıktığını gördü.
***
Hermione ve Narcissa Sirius’un anlattıklarına gülmeden edemiyordu. Narcissa kuzenini özlediğini bir kere daha farketti. O sırada Hermione iç çekti.
“Olamaz. Süveterimi lavaboda unutmuşum. Cissy sen kal istersen . Beş dakikaya gelirim.”
Narcissa başıyla onaylayarak tekrar Sirius’a döndü. Sirius Hermione’ye baktı.
“Yanında gelmemi ister misin?”
Hermione gerek yok dercesine başını iki yana sallayıp ortak salondan çıktı. Koridorda yürümeye başladı. O sırada yalnız olmadığını farketti. Biri yere çökmüş. Elleriyle başını tutuyordu. Hermione yavaşça ona yaklaştı.
“İyi misin?”
Draco başını kaldırdı. Hermione onu gördüğünde kaşlarını çattı.
“Sen miydin!”
Yoluna devAm edecekti ki Draco ayağa kalktı.
“Kim olmasını umuyordun? Belki de Sirius olmalıydı. Böylece yakınlaşmak için bir bahanen olurdu öyle değil mi?”
Hermione anlamayarak ona döndü.
“N-Nasıl yani? Ona karşı bir şeyler beslediğimi mi düşünüyorsun?”
Draco sinirle gülmeye başladı.
“ Şaka mı yapıyorsun! Adam kolunu omzuna sarıyor ve tepki vermiyorsun! Belkide seni öpse bile normal karşılarsın!”
Hermione kaşlarını çattı.
“Derdin ne bilmiyorum. Ama senin saçma düşüncelerinle uğraşamayacağım Malfoy.”
Hermione arkasını dönüp gidecekti ki Draco devam etti.
“ Sürekli çekip gitmenden de bıktım! Ne olmuş yani seni öptüysem! İlk öpücüğün olmasını önemsememem gerekiyor anladın mı! Doğru olan bu! Neden sanki hatalıymışım gibi hareket etmem gerekiyor?!”
Hermione ona yaklaşıp fısıldadı.
“Çünkü öylesin Malfoy. Sana güvenmeye başlamıştım. En azından burada benden nefret etmediğini düşünüyordum. Ama beni yıkmanın yolunu her zaman buluyorsun değil mi?”
Draco yumruklarını sıktı.
“Düşman olduğumuzu her saniye hatırlatan sensin Granger! “
Hermione yutkundu.
“O zaman öyle kalmaya devam edelim. Ama geri döndüğümüzde . Çünkü şu an seninle düşman olmak bile istemiyorum. Aslında seni tanımamış olmayı diliyorum. Bu yüzden lütfen yanıma yaklaşma. “
Hermione yavaşça arkasını dönüp giderken Draco içinde bir şeylerin paramparça olduğunu hissetti. Tamir edilemeyecek bir şekilde.
****
Sirius kütüphaneye girdiğinde gözleri irileşti.
“Bu im-kan-sız!”
Draco malfoy elindeki bezle kitapları temizliyordu. Onu görmemiş olmalıydı. Sirius sırıttı.
“Eline yakışmış Menson!”
Draco’nun sinirlenip üzerine yürüyeceğini düşünmüştü ama Draco onu takmayarak önüne bakmaya devam ediyordu. Sirius kaşlarını çatarak diğer bezi aldı.
“Ne yani? Depresyonda falan mısın yoksa?”
Draco yavaşça ona döndü. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Fısıldar gibi konuştu.
“Konuşmaya devam edecek misin?”
Sirius kaşlarını çattı. Draco tekrar önüne döndü.
*****
Profesör Slughorn içeri girdiğinde herkes ödev grubunun yanına ilerledi. Hermione Severus’a döndü.
“Bugün ortalarda yoktun.”
Snape ona baktı.
“Odamda kitap okudum. Biraz başım ağrıyordu.”
Hermione kaşlarını çatarak elini Severus’un alnına koydu. O sırada Narcissa da yanlarına gelmişti. Hermione iç çekti.
“Biraz ateşin var. Profesörden izin alabiliriz. Revire gidersin.”
Severus başını gerek yok dercesine salladı. Narcissa ona baktı.
“Kes sesini. Hastaysan revire git. Bizi telaşlandırmana gerek yok.”
Severus gözlerini devirdi.
“Merak etmeyin ölmeyeceğim. Ve bu arada Hermione tarz mı değiştirdin? “
Hermione sırıttı. Narcissa Severus’un konu değiştirme çabasını görmezden gelerek elini havaya kaldırdı. Slughorn’a baktı.
“Severus’un çok ateşi var Profesör. Yemek bile yiyemiyor. Kendini çok halsiz hissettiğini söyledi. Ciddi bir şey olabilir. Onu revire götürebilir miyiz?”
Slughorn tabii der demez Narcissa öfkeyle ona bakan Severus’un bir koluna girdi. Hermione de diğerini tuttu. Severus tıslaladı.
“Abartmayın. Kendi başıma giderim.”
Kapıdan çıktıklarında Narcissa sırıttı.
“Dersten de yırtmış olduk.”
Hermione gülerek onayladı. O sırada Narcissa Hermione'ye döndü.
"Herm bence Menson'a çok yakın olma. Ona güvenmiyorum."
Hermione kahkaha atmamak için kendini zor tutarken Narcissa devam etti.
"Senin iyiliğin için söylüyorum. O çocuktan hiç hoşlanmıyorum. Ve sen de ona küssün biliyorum ama yinede dikkatli ol."
****
Bellatrix odasından nihayet çıkmıştı. Ortak salondaki koltuklardan birine çöktü. Artık eskisi gibi değildi. Saf küçük kızın onunla alakası bile yoktu. Ama hala kendini eksik hissediyordu. Ve güçsüz. Başında bir karaltının olduğunu gördü. Başını kaldırdı.
“David?”
David onun yanına oturdu.
“Bell. Gerçekten çok üzgünüm. İnanmamalıydım. Ama-“
Bellatrix işaret parmağını onun dudaklarına bastırdı.
“Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Sadece bunlar olmamış gibi davranalım olur mu? Tıpkı eskisi gibi.”
David onaylarcasına başını salladı.
“Bella, ne olursa olsun sana çok değer veriyorum. Bunu sakın unutma olur mu? Buraya gelmemin nedeni sensin. “
Bellatrix hafiften gülümsemeye çalıştı. Ama gözleri dolmaya başlamıştı.
“Eskisi gibi olabiliriz yani değil mi?”
David başını salladı. Bellatrix işaret parmağını onun dudağından çekti.
“Ben bu olmak istemiyorum David. Ama olmak zorundayım. Ben güçlü olmalıyım.”
Bellatrix’in yanağından bir damla düşerken David parmağıyla onun gözlerini sildi.
“Güçlü olman gerekmiyor. En azından benim yanımda. Seni her zaman korurum Bell. Sen en iyi arkadaşımsın değil mi?”
Bellatrix gözyaşları içinde gülümserken David kollarını ona sardı. Bellatrix başını onun göğsüne yasladı. Kendilerini izleyen Lestrange’dan haberleri yoktu.
****
Sirius yatağına uzanmış düşünüyordu. Hermione ondan hoşlanmasına rağmen neden uzak duruyordu? Belki de utanmıştı. Ya da hoşlandığı kişi ya o değilse? Sirius bu düşünceye güldü. Tabii ki oydu. Belkide Hermione’ye çıkma teklif etmeliydi.
Bu düşünce ürpermesine yol açtı. Daha önce resmi olarak birine çıkma teklif etmemişti. Diğer kızlarla takılmış olabilirdi. Ama tam anlamıyla Sevgilisi hiç olmamıştı. Ne olursa olsun hislerinin gerçek olup olmadığını anlamalıydı.
****
Hermione pijamalarını giyip yatağına girerken aklında bir sürü düşünce vardı. Acaba Draco’ya fazla mı sert davranmıştı? Tabi ki davranmamıştı. O bunu haketmişti. İkinci olarak Narcissa ve Severus’a karşı kendini çok yakın hissediyordu. Ve bu çok…garipti. Ve son olarak da Sirius. Onu kırmak istemiyordu ama Sirius ona fazla yakın davranıyor-du. Ve tabiki Ron ve Harry de vardı. Onları düşününce Hermione göz-lerinin dolmasını engelleyemedi. Onları çok özlemişti. Savaş ın başlama ihtimali onu korkutuyordu. Ya çoktan kaybetmişlerse.
Hermione gözlerini yumdu. Ne olursa olsun geri dönecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
FanfictionÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius