Beklenmedik

16.2K 930 189
                                    

Hermione ortak salonun önünde duruyordu. Draco Malfoy heralde içeri de olmalıydı. Ama özür dileyemezdi. Yapmazdı da. O sırada yanından geçen sarı saçları gördü. Ona bakmadan gidiyor muydu bir de?
"Malfoy biraz bekle."
Sarışın genç adam arkasını döndüğünde Hermione yanlış Malfoy'a seslendiğini anladı. Lucıus ona soru sorarcasına baktı.
"Değerli vaktimi seninle harcayacağımı sana düşündüren nedir?"
Hermione gözlerini devirdi.
"Herneyse. "
Lucıus bir süre yerinde sessizce durdu. Acaba Granger'a söylese miydi? Lucıus tekrar önüne yönelmişti ki vazgeçti. Draco onun arkadaşıydı. Daha da önemlisi bir Slyhterinli safkandı . Onu desteklemeliydi. Hem onunda onlarca bulanık kız arkadaşı olmamış mıydı sanki? Tekrar Hermione'ye doğru yürüdü. Hermione ne var dercesine ona baktı. Lucıus gözlerini onun yanan kahvelerine dikti.
"Ona bir şey mi söyledin? "
Hermione kaşlarını çattı.
"Neden bahsediyorsun-"
Lucıus gözlerini devirdi.
"Draco'dan tabi ki. Bulanık beynin bunu anlamıyor mu?"
Hermione kaşlarını çattı.
"Bak, buraya gelip bana hakaret edebileceğini düşünüyorsan yanıldığını söyleyeyim. Şimdi git başımdan Malfoy."
Lucıus gülmekle yetindi. Narcissa'nın bu kızla neden arkadaş olduğunu şimdi anlamıştı. Çünkü o da tıpkı Nacissa gibiydi.
"Bak, sadece ona ne yaptığını söyle."
Hermione kitaplarına sarılarak ona döndü.
"Abartmaya gerek yok. Sadece bir yanlış anlaşılma oldu o kadar. Ben onun Sirius'u zehirlediğini düşünmüştüm ."
"Ve-"
"Kavga ettik işte!"
Lucıus sırıttı.
"Haksızlık etmişsin."
Hermione kaşlarını çattı.
"İyi gidiyorum zaten. Saçmalığa bak. Asıl o bana özür borçlu."
Lucıus sırıtmayı keserek ona baktı.
"Aslında özrü borçlu olan sensin. Ben pastaya birşeyler katacaktım ki beni durdurdu. "
Hermione bir süre idrak edemeyip durduktan sonra yutkundu.
"Yalan söylüyorsun."
"Sana yalan söylemek için bir nedenim yok. Ders başladı. Ben gidiyorum."
Hermione suçluluk duygusu bir kat daha artarak onun arkasından baktı.
***
Bellatrix ksks sınıfına doğru ilerlerken koridora çekildiğini hissetti. Hızla asasını eline aldı.
"Bırak asayı. Benim. Lucıus."
Bellatrix derin bir nefes aldı.
"Ses versene . Ödümü kopardın."
O günden sonra doğru düzgün konuşamamışlardı bile. Arkadaşlıklarının bozulacağından emindiler çünkü .Bir süre sessiz durduktan sonra Lucıus konuştu.
"Bak Bella, Biliyorsun-"
"Ben de seni sadece dost olarak görüyorum Lucıus. Ne olursa olsun bu evililği engelleyeceğiz."
Lucıus başını aşağı yukarı salladı. Konuşacak başka bir şey yokmuş gibi bir süre birbirlerine baktılar. Bellatrix boğazını temizledi.
"Gitsek iyi olur. Derse geç kaldık zaten-"
Bellatrix Lucıus'un ona sarıldığını hissedince terddüt etmeden karşılık verdi. Lucıus Malfoy asla duygularını belli etmekten hoşlanan biri olmamıştı. Onlar büyümüşlerdi. Bella'nın değiştiği gibi o da değişmişti. Amane olursa olsun gerçek dostluğun değişmeyeceğini biliyorlardı. Ve bu dostluğu evililiğin yıkmasına izin vermeycekti.
***
Hermione sonunda herkes derse girdiğinde ortak salona adım attı. Bunu şimdi yapmalı ve vicdanını rahatlatmalıydı ... Yine de bir umutla onun burada olmamasını diliyordu. Ama maalesef saçma bir dilekti. Mavimsi griler ona döndü. Hermione bir elinde kitabı diğer eliyle de hırkasına biraz daha sarılarak ona doğru ilerledi.
"Malfoy ..."
"Granger?"
Hermione derin bir nefes aldı. Yalnızca tek bir özür gerekiyordu. O sırada Draco iç çekerek kendini koltuğa attı. Hermione kaşlarını çattı.
"Buraya önemli bir şey söylemeye geldim. Birazcık ciddi olsan ölmezsin!"
Draco omuz silkerek ona bakmamayı sürdürdü. Yanındaki pakete uzandı. Hermione bir süre sessizce durduktan sonra merakına yenik düştü.
"Elindeki ne?"
Draco ona baktı.
"Sanane dememe gerek var mı? Yoksa asanı çekip itiraf mı ettireceksin?"
Hermione yutkunarak gözlerini kaçırdı. Bu çocuk neden onu suçlu hissettiriyordu! Başını tekrar Slytherin'in taçsız prensine kaldırdı.
"Ben de o konu hakkında konuşacaktım. Bak ben- ben-"
Draco gözlerini ona kaldırdı.
"Ne geveliyorsun?"
O sırada paketi iyice açmıştı. Hermione içine bakınca sırıttı.
"Biri sana pasta yollamış."
Draco gülerek ona uzattı.
"İstersen alabilrsin. Büyük ihtimalle içinde aşk iksiri var."
Hermione gözlerini devirip tekrar Draco'ya baktı.
"L-lucıus bana senin şey yaptığını söyledi. Şey-"
Draco ayağa kalktı.
"Bugün konuşmayı planlıyor musun yoksa daha beklemem mi gerekiyor?"
Hermione kaşlarını çatarak ona baktı.
"Çeneni kapalı tutabilirsen söyleyeceğim."
Draco karşısındaki kıza baktı. Her zamanki Granger'dı işte. İnatçı , güçlü ve güzel. Ve- Lanet olsun. Yine yapmıştı. Hermione o sırada derin bir nefes alarak konuştu.
"Özür dilerim. Sana haksızlık etmek istemedim. Ve özür dilememin tek sebebi kendimi suçlu hissetmem."
Draco bunu beklemiyordu. Gülümsedi.
"Özür ha? Barışmaya mı geldin yani?"
Hermione hızala başını iki yana salladı.
"Hayır. "
Draco gülmeyi kesti.
"İyi de ben senden özür diledim zaten."
"Ama ben senin özrünü kabul etmedim değil mi? "
Draco bir süre sessizce durdu.
"İyi o zaman. Ben de seninkini kabul etmiyorum. Hem sen bana asa çektin. Bense seni yalnızca öptüm. Bunun için sıraya girecek kaç kız var biliyor musun?"
Hermione kızarması geçtikten sonra konuştu.
"O sıraya geçenlerin dünyadan silinmeleri gerektiğini biliyorum. Çünkü sen gerçekten bencil narsist bir hıyarsın."
Draco bir süre sessiz kaldıktan sonra sinirle kahkaha attı.
"Sen kendini ne sanıyorsun?! Çalı süpürgesi gibi saçları olan bir ineksin!"
Hermione istemsizce elini saçlarına götürüp kaşlarını çattı.
"Sen gerçekten pisliksin."
"En azından en yakın arkadaşıma aşık değilim."
Hermione bu sefer iyice sinirlenmişti. Draco'nun elinden küçük pastayı aldı.
"Ye bunu Malfoy!"
Draco daha ne olduğunu anlayamadan yüzüne pasta yapışmıştı bile. Hermione bir süre onun gözleri kapalı bir şekilde sinirden patlamasını izledi. Draco'nun gözlerinin üzeri tamamen çikolatalı pasta doluydu. Sonunda gözlerini araladı.
"Bunu yapmış olamazsın."
Hermione sessizce durmaya devam ediyordu. Draco elindeki paketten bir pastacık daha çıkartarak Hermione'nin yüzüne yapıştırdı. Hermione kaskatı bir şekilde durdu. Gözlerini açmadan konuştu.
"Tamam. Ödeştik."
Draco başıyla onayladı. Hermione yavaşça gözlerini araladığı anda hafifçe bağırdı.
"Gözüme pasta kaçırdın Malfoy!"
Draco gözlerini tutan Hermione'ye doğru ilerledi. Onun elini çekip yavaşça gözüne üfledi.
"İyi misin? Geçti mi? Çok büyük değildi zaten değil mi?"
Draco'nun nefesi yüzüne çarparken genç kız bakışlarını ondan kaçırdı. Draco ise farkında bile değilmiş gibi görünüyordu.Hermione bir süre mavi gözlere baktıktan sonra yavaşça kendini geri çekti.
"Ah- şey sağol. Ben gideyim. Yüzümü falan temizleyeceğim zaten."
O hızla ortak salondan çıkarken Draco salaklığına hayret ediyordu. Hermione ise olan bitine anlam vermeye çalışmaya.
***
Daha demin ne olmuştu öyle?! Hermione derin bir nefes alarak odasının kapılarını araladı. Ve o anda bavullarını dizmeye çalışan Lily'le göz göze geldi.
"Ne yapıyorsun?"
Lily kaşlarını çattı.
"Haberin yok mu? Tabi ya derste söylediler. Okul 2 gün tatil."
Hermione durduğu yere mıhlanmıştı.
"Olamaz."
Lily gülümsedi.
"Ah pardon sen Fransızdın değil mi? Oraya kadar gitmek zorunda kalacaksın şimdi."
Hermione Lily'e baktı. Lily devam etti.
"Bizde kalabilirsin ama kızkardeşim biraz.......büyüye karşıdır. Yani büyü kullanmazsan iyi olur."
Hermione 32 iş Lily'e baktı. Onu büyük bir yükten kurtarmıştı.
**
Draco kapıdan adım attığında yüzüne gelen t-shirtle olduğu yerde kaldı.Bavullarını hazırlayan Lucıus ve Rodolphus'a döndü.
"NE yapıyorsunun Lucuıs?"
"Hazırlanman için en fazla yarım saatin var. Acele et. Okul tatil ve başka soru sorma."
Draco kaşlarını çatı.
"Ama-"
"Merak etme seni Bulgaristan'a gönderecek değilim. 2 gün Malfoy malikanesinde kalacaksın."
Rodolphus sessizce giyinmesini tamamlayarak bavulunu alıp dışarı çıktı. Draco ikisinin arasının soğuk olduğunu anlamıştı. Ama üstelemedi. Bavulunu hazırlamaya başladı.
***
Hermione kompartımanların birine oturdu. Lily ve Çapulcular da arkasından gelmişti. Havalar soğumaya başlamıştı. Hermione atkısını boynuna sardı. O sırada yanına Remus onun yanına da Peter oturmuştu. Görünüşe göre Sirius hala gelmemişti. James ve Lily tam karşısında sarmaş dolaş oturuyorlardı. James konuştu.
"Patiayaağı gören var mı?"
Peter omuz silkti. Remus da hermione'ye bir bakış attı.
"Hiçbir fikrim yok. Sen ne düşünüyorsun Hermione?"
Hermione kaşlarını çattı. Yine o sorgulayıcı bakışlar. O Sırada içeri Sirius girmişti.
"Remus kes şunu ve yerimden kalk."
Hermione başını trenin camına çevirdi.
**
Draco trenden indiğinde elindeki kolyeye baktı. Bu Hermione'nindi. Bugün ortak salonda bulmuştu. Acaba ona şimdi vermeli miydi? Ama etrafı çapulcularla doluydu şuan . Belki de gizlice çantasına atmalıydı. Ne gerek vardı ki? Gidip ona verecekti işte. Paltosunun cebinden kolyeyi çıkarıp yürümeye başladı.
***
Hermione trenden indiğinde onunla birlikte sadece Sirius'un geldiğini gördü. Sirius gülümseyerek onun elini yakaladı. Hermione'nin zaten soğuktan kızarmış yüzü biraz daha kızardı ve elini bi süre sonra geri çekti. Sirius yerinde durarak Hermione'ye
baktı.
"Hala benden uzak mı duruyorsun yani? Bunca şeyden sonra?"
Bunca şey? Neden bahsediyordu ? Sirius derin bir nefes aldı.
"Bak ben zoru severim ama bir süre sonra sıkılırım."
Hermione bir umutla ona döndü.
"Benden ayrılıyor musun?"
Sirius birden bir kahkaha patlattı.
"Bunu da nereden çıkardın?"
"Ben ne bileyim işte-"
Hermione dudakların kendi dudaklarının örttüğünü hissetti. Bu uzun yada soluksuz bir öpücük yerine kısa ve dokunuştan ibaretti. Hermione istemsizce gözlerini kapadı. Araladığındaysa çoktan Sirius gitmişti.
Neye bulaşmıştı o öyle? Birden arkasına döndü. Malfoy'la karşı karşıya geldi. Draco'nun elindeki kolyeyi görünce gülümsedi. Bir dakika. Draco onu görmüş müydü?

SENSELESS  / DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin