Rose

15.1K 721 1.5K
                                    

videoyu izlemenizi öneririm :)





  Hermione koridorlarda başıboş dolanırken tanıdık birine rastlamamayı umuyordu. Şu an kimseyle konuşacak hali yoktu. Saatlerce bahçede öylece oturmuş, gözlerini bir yere kilitleyip düşünmekten başka bir şey yapmamıştı. Hazel Pedigree gelmişti. Onları evlerine ulaştırabilecek yardımları gelmişti. Harry'e , Ron'a ,ailesine ve tüm herkese kavuşacaktı üzerine üstlük. Bu hayali gerçeklik sona erecek, her şey olması gerektiği gibi olacaktı nihayet.

Savaş bitmemiş, kimse ölmemişti. Bu güvenli yere veda etmenin zamanı gelmişti. Neredeyse 6 ay sonra yuvasına dönecekti. Peki içindeki bu burukluk neyin nesiydi? Geri dönmelerine sevinemeyecek kadar yasa sokmuştu Hazel'in ona gösterdikleri.  Yastan daha da fenaydı hatta. Birine rastlamamanın tek yolunun odasına kapanmak olduğunu bilerek yatakhaneye gelmişti şimdi de. Unutamıyordu gördüğü o anları.  Draco Malfoy'un gözlerinde gördüğü o nefret, eskisinden bile daha kuvvetliydi. Onu Voldemort'a vereceği tehditi neydi üstüne üstelik? Bu gerçek Draco değildi. Bunların yaşanacağına birazcık bile inanmıyordu. Ama yine de o kadar çok etkilemiştiki o anlar onu. 

Yüzüne attığı tokatı hala elinde hissediyordu.  Ona bulanık diyen Draco'ya verdiği sözü tutmuştu üzerine üstlük. Bu kadar gerçekçi bir sahtelik olabilir miydi? Ya Hazel'in ona gösterdiği her şey ileride olacaksa? Ya hepsi doğruysa diye düşünmeden edemedi.  Yatağına uzanırken gözlerini yumdu sıkıca. Bu güzel duygulara yakında veda edeceğini hissedebiliyordu.

*****

"Granger nerede?" diye sordu Draco Lucius'un yanındaki annesine. Narcissa ise merakla etrafına bakındı.

"Bilmiyorum. Dünden beri görmedim onu. Seninle buluştuktan sonra yanıma gelecekti ama-"

"Nerede diye meraklanmadın mı yani!"

Draco hızla ayağa kalkıp Gryfindor masasına koştururcasına ilerledi. Annesine bağırdığı gerçeği birden yüzün çarptığında bu garip duruma karşın yüzünü buruşturdu. O sırada ona çarpan bedenle durulmuştu. Şaşırarak karşısındaki genç kadına baktı.

"Profesör Trelawney?" dedi sadece tarzından bile tanıyabileceği kadını süzerken. Kız anlamayarak yoluna devam etmişti. Draco çok da takmadan Sirius'u omzundan dürttü.

"Black?"

Sirius iç çekerek Draco'ya döndü.

"Evet Menson? Malfoy hatta."

"İnsanların içinde deme şunu. Biri duyabilir."

Sirius omuz silkerken Draco onun yanındaki boşluğa oturdu.

"Granger'ı gördün mü? Dünden beri ortalıkta yok." Sirius düşünceli bir şekilde konuştu.

"Hayır görmedim. Lily'e sorsana, oda arkadaşı o. Olmadı Gryffindorlu öteki kız arkadaşına sor."

Draco iç çekerek salondan dışarı çıktı. Sirius da kaşlarını çatarak Hermione'yi görme umuduyla etrafına bakındı. Yavaşça ayaklanırken Hermione'yi sormak için birini aramaya başlamıştı gözleri.  

  ********

Draco sıkıntıyla iç çekti. Şimdi de Evans'ı bulması gerekiyordu. Büyük ihtimalle yatakhanedeydi Granger ama oraya nasıl girebilirdi ki sanki? Sanki dertlerine cevapmış gibi Lola'yı gördüğünde derin bir nefes alıp gülerek ona ilerledi.

SENSELESS  / DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin