"Bayan Parkinson?"
Hazel hızla açılan kapıya döndü. Harry Potter'ın gözleri ona sabitlenmiş, beklenti içinde ona bakıyordu. Hazel tek kaşını havaya kaldırarak ona döndü.
"Evet? Ne istemiştin?"
Harry onun uğraştığı iksire göz ucuyla baktıktan sonra konuştu.
"Hala bir gelişme yok mu? Neden bir işe yaramıyor?"
Hazel kollarını önünde birleştirdi.
"Şunu söyleyebilirim ki Harry Potter, fazla acele ediyorsun. İksiri hazırlamış olsam da şu an için yapabilecek bir şeyim yok."
Harry'nin kaşları hızla çatıldı. Ne yani? İksir hazırdı ve öylece bekliyorlar mıydı? Hazel ona karşısındaki koltuğu göstererek oturdu.
"Ne düşündüğünü biliyorum. Ama sorun şu ki onları getirebilmem için benimde o zamanki bedenime gitmem gerekiyor. Şu an bunu başarsam da onların yerini bilmiyorum. Hatta aslında yerlerini öğrensem de işe yaramaz. Çünkü buraya dönmek içinde Hogwartsdaki malzemelere ihtiyacım olacak. Ve Hogwarts şu an tatil."
Harry hala ayakta yumrukları sıkılmış bekliyordu. Daha fazla dayamayarak sinirle gözlerini ona kaldırdı.
"Hermione'ye bir zarar gelmeyeceğinden emin olmak istiyorum sadece. Daha önümüzde onun doğumuna on ay olduğuna eminsiniz değil mi?"
Hazel asılan yüzünü hemen toparladı. Yalan söylese miydi? Hayır canı istemiyordu.
"Birbirimize açık olalım o zaman Bay Potter. Hesaplarıma göre doğduğu gün yok olması gerekiyordu. Ama küçük bir hata yapmış olabilirim. Bu o embriyo halindeyken bile gerçekleşebilir. "
Harry 'nin gözleri şokla açılırken Hazel devam etti.
"En fazla bir ay Harry Potter. Bu yüzden benden başka çareniz olmadığını hemen anlamanı bekliyorum. "
Harry kafasında kelimleri birleştirirken yutkundu. Bu gerçek olabilir miydi? Harry derin bir nefes aldı.
******
"Sence bu işe yarayacak mı? "
Draco kaşlarını çatrak masalardaki şişe düzeneklerine baktı.
"Peki bunlar tam olarak ne yapıyor?"
Hermione ellerini önünde bağlayarak ona öndü.
"Bunlar yalnızca şişe çevirmece için. Tabi sen onun da ne olduğunu bilmiyorsundur."
Draco iç çekerek mutfağa girdi.
"Aynı zamanda umursamıyorum da. Partinin başlamasına son 2 saat kaldı. Şimdiden söyleyeyim başladığı an ben giderim. Sarhoş mugglelar görmek istediğim son şey. İnan bana."
Hermione gözlerini devirerek çam ağacını süslemeye devam ederken Draco da mutfaktan onu izliyordu. Siyah bir kazak. Açık renk kot pantolon ve dağınık saçlarıyla Hermione'yi. O sırada kapıdan gelen sesle ikisi de o trafa döndü. Hermione kaşlarını çatarken mırıldandı.
"Sanırım birileri erken geldi-"
Elindeki cam süs yere yuvarlanıp parçalanırken sesle birlikte irkilen Sirius Black de o tarafa dönmüştü.
******
"Çok güzel görünüyorsun Bell."
"Kes şunu Hazel."
Hazel omuz silkerek kendini yatağa attı.
"Sana hak veriyorum ama bence bu durumu biraz fazla önemsiyorsun. Aşk bir yere kadar. Hem çoğu insan evlendikten sonra birbirine aşık olabiliyor."
Bellatrix yüzünü buruşturarak ayağa kalktı. Şimdi üzerindeki elbisenin ona ne kadar güzel göründüğü farkedilebilir dereceydi. Hazel'in yanından çantasını alırken mırıldandı.
"Bu saçmalık. Lucıus'tan bahsediyoruz. Herneyse hadi aşağı inelim. Davetliler gelmiştir."
Bellatrix Hazelle beraber yavaşça merdivenleri inerken neredeyse tüm slyhterinin burada olduğu gözünden kaçmamıştı. Aman ne güzel(!).
"....işanlanıyor çünkü hamile. "Bellatrix kaskatı yerinde kalakalırken onun varlığını henüz farketmemiş olan diğer kız da konuştu.
"okulun gerçek sürtüğü desene. Sen nereden duydun?"
"Herkes bunu konuşuyor."
Bellatrix taş kesilmişken Hazel'in onu başka bir yere çektiğini farketti. Gözleri şokla açılmış şekilde ona baktı.
"D-duydun mu? B-biliyolar. Herkes b-biliyor."
Hazel yavaşça elini arkadaşının omzuna koydu. Bella ise titremeden duramıyordu. Yaşla dolu gözlerini Hazel'e kaldırdı.
"O lanet cadı yaydı. Herkese o söyledi."
Hazel sessiz kaldı. Çünkü gerçek buydu. O kadının söylediği kesindi.
"B-bell bu önemli değil . bebeğin kimden olduğunu bilmiyorlar sonuçta. İnsanların ne söylediği niye umrunda?"
Bellatrix kaşlarını çatrak Hazel'in elini omzundan itti.
"Kes sesini. Sen ne bilirsin ki!"
Hızla gözlerini temizleyip yüzüne ışıldayan bir gülümsemeyle konukların arasına katılırken Hazel kaşlarını çatarak davetlileri karşılayan Druella'yı izlemeye başladı.
******
"S-Sirius? "
"Hermione burada ne işin var?"
İkisi birbirlerine bakarlerken içeri diğer çapulcu üyeleri de grimişti. Hermione kekelemesine engel olmayarak mırıldandı.
"B-ben iş buldum ve buranın iyi olduğuna kara verdim. Ça-çalışmak için yani."
Lily soran bakışlarla Hermione'ye baktı.
"Ya fransa? Bana orada olacağını söylemiştin. "
Hermione dudağını ısırarak onlar bakarken belini saran elle ürperdi.
"Burada kalmasını istedim.O da kabul etti. Olay bu kadar basit. Paritye geldiyseniz yiyecek servisi bitti. Açık büfe de şurada. Ne istiyorsanız oradan alabilirsiniz. Gidelim."
Hermione bembeyaz kesilmiş Draco'yu izliyorken belindeki elin onun elini yakaladığını ve çekiştirdiğini farkedip Draco'yu takip etti.
*****
"Ver bakalım Kreacher."
Kreacher hızla elindeki yığınla kağıdı Druella Black' e uzatırken hızlı hızlı söyleniyordu.
"Herşeyi yazdım efendim. Her kelimeyi yazdım. Hep konuştular ben hep yazdım efendim. Bütün gece konuştular. Çok konuştular efendim."
Druella ona gitmesini işaret ederken elindeki kağıt yığınını incelemeye başladı.
*****
"Buna inanamıyorum. Buraya nasıl-Lola. Bu onun işi."
Draco hafifçe sırıttı.
"İyi oldu. Saklayacak pek bir şey kalmadı artık. "
İkisi bir süre suskun kaldıktan sonra aynı anda hala el ele tutuştuklarını farkedip ellerini çektiler. Hermione mırıldandı.
"B-ben yanlarına gidiyorum. "
Draco omuz silkerken ona yaklaştı.
"Şimdi çalışmamızın bittiğini unutma. Bu önlüğü çıkarsan iyi olur."
Draco kollarıyla onu sararak arkasındaki önlük düğümünü çözerken Hermione o an ne odluğunu anlayamayarak başı genç Malfoy'un göğsünde , boyunda da nefes hissederken hızla geri çekildi.
"Se-senin neyin var? Kes şunu."
Draco sandalyeleren birine oturduğunda sırıtmaya devam ediyordu.
"Kıpkırmızı oldun Granger? Hala hiç etkilenmediğini söyleyebilir misin?"
Hermione kaşlarını çatarak önlüğünden kurtulurken Draco'ya döndü.
"Şu saçmalıkları yapmayı kes Malfoy. "
Hışımla mutfaktan çıkarken Draco afallamış Hermione ise abarttığını farkederek yutkundu.
*******
"Bakın daha önce söylemediğim için üzgünüm. "
Peter ve James pek ilgilenmiyor Remus,Lily ve Sirius pür dikkat onu dinliyorken Hermione arkadan gelen müzik sesiyle birlikte konuşmaya devam etti.
"Size açıklama yapmamı beklememenizi umuyorum aslında. Çünkü eğer bu olursa yalan söylemek zorunda kalacağım."
Hepsi kaşlarını çatarken Lily içeceğinden yudum aldı.
"Yani Menson'la berabersin. "
Hermione başını iki yana salladı.
"Hayır değilim. Lütfen sadece noel kutlaması yapacakmış gibi düşünür ve olanları unutur musunuz? Çünkü bu yılbaşı için çok uğraştım ve mahvolmasını istemiyorum."
Sirius gözlerini devirirken Hermione bu hareketine incinerek yerinde oturmaya devam etti. Bir süre sonra Lily ortamın gerginliğini dağıtmak amacıyla konşmaya başladı.
"Ee? Böyle oturmaya devam mı edeceğiz? Loş bir ışık, yemekler ve müziğimiz var. Hala eğlenebiliriz."
Hala herkes susup bir tarafa bakınıyorken Lily masanın üzerindeki şişeyi gösterdi.
" Doğruluk mu cesaret mi oynayabliriz. "
O sırada Draco'da elindeki iki şişe şampanyayla Hermione'nin yanına oturdu.
"Ben varım. Sonuçta bugün noel değil mi? Herkes eğlenmeye geldi."
Hermione Draco'ya bakarken gülmeden edemedi.
"Paranı harcayacak bir şey bulmuşsun." Draco ona çapkın bir gülümseme yollayıp şampanyayı açarken Sirius kaşlarını çatarak Lily'e döndü.
"Peki gerçeği söylemezsek?"
James atıldı.
"Gerçği söylememk yerine pas hakkımız olsun. Pas hakkı için bir bardak içki. Var mısınız?"
Hermione kaşlarını çatarak şişelere baktı.
"Saçmalamayın. Noeli alkolik kafayla geçirmek istemezsiniz heralde. "
"Bana uyar."
"Bana da."
"Neden olmasın?"
"İyi o zaman başlayalım."
Hermione gözlerini devirirken Lily şişeye uzandı. Ve çevirdiği şişe nihayet durduğunda James soran gözlerini Sirius'a dikti.
"Gerçek."
"Peki cevap ver bakalım..sana onca zaman gelen mektuplar neydi? Kimden geldi?"
Hermione Sirius'un gözlerinin şişeye gittiğini gördü. Sonra vazgeçmiş olacak ki konuşmaya başladı.
"4. Sınıf balosunun hemen ardından gelmeye başladı. Canım sıkkın olduğunda teselli ediyordu. Sanki her an ne yaptığımı görüyormuş gibi. Kimden olduğuna gelirsek tek bildiğim bir kız olduğu."
James bir kaşını kaldırdı.
"Gizli hayran gibi mi?"
Sirius başını iki yana salladı.
"Hayır öyle değildi. Yani mektuplarda bana aşık olduğu belliydi. Ama daha çok bir dost gibi bana destek olyormuş gibi hissediyordum. 5. Sınıfta her gün gelmeye başladı. 6. Sınıfın ilk gününden sonra kesildi."
Sirius aniden gülümseyerek elini şişeye götürdü.
"Tamam o zaman çeviriyorum."
Herkes merakla beklerken nihayet şişe durdu Draco kaşlarını kaldırarak Hermione'ye bakıyordu.
"Ce-ger-cesaret. "
Draco 'nun sırıtması daha da genişlerken Hermione kaşlarını çattı. Bu hayra alamet eğildi. Hem de hiç. Masada kaşlarını tek çatan da o değildi üstelik. Draco yavaşça kıza eğilirken Hermione basıncın gittikçe arttığını hissediyordu. Hızla kendini geri çekti.
"1 bardak mı demiştik?"
Müzik kahkahaları bozarken gülümsemeyen yalnızca 3 genç vardı.
****
"Birkaç dakika içinde Lucius'la öpüşecek olduğuma inanamıyorum. Bu...bu iğrenç. "
Hazel sırıttı.
"Hadi ama. Sonuçta arkadaşın. Çirkin de değil. Ama neden öpmek zorunda olduğunu anlamadım."
Bellatrix rujunu tazelerken gözlerini devirdi.
"Saçma bir gelenek işte. Nişan törenleri Blackler için kutsal sayılır. Düğünden tek farkı evet ve hayır meselesi. Yüzükleri takıp öpüşeceğiz ve tören tamalanmış olacak."
Hazel anladığını belirtmek için kafasını aşağı yukatı salladı.
" Hadi gidelim o zaman. "
*****
Hermione başının döndüğünün bilincinde oyunu izlemeye devam ediyordu. Lily şişeden gözlerini Draco'ya çevirdi. O da yerinde zor duruyor gibiydi.
"Peki menson ...hiç aşık oldun mu?"
Draco'nun sırıtması oyun boyunca ilk defa kesilmiş gözleri donuk yavaşça Hermione'ye baktıktan sonra cevapladı.
"Hayır."
Lİly dudak büktü.
"Hiç mi? Gerçekten hiç mi? Buna inanmamı beklemiyorsun heralde."
Draco sırıttı.
"Aşk birini kendinden daha azla sevebilmek anlamına gelmiyor mu? Sorun da burada. Ben kimseyi kendimden daha fazla sevemem."
Hermione sözcükleri kafasında tarttıktan sonra yavaşça Draco'ya döndü.
"Peki ya seversen ? "
Draco buz mavisi gözlerini yavaşça ona çevirdi.
"İşte o zaman onu asla bırakmam."
Hermione ciddi olup olmadığını anlamak için gözlerine baktı. Hayır gayet ciddiydi. Hafifçe gülümseyerek devam etti.
"Peki söylesene Menson. Aşk sence ne?"
Draco omuz silkti.
"Dediğim gibi eğer gerçekse her koşulda sonsuza kadar seninle olmalı."
Bir süre herkes onları izledikten ve suskunluktan sonra Draco Hermione'ye döndü.
"Peki sence ne? Aşk sana ne ifade ediyor?"
Hermione biraz düşündükten sonra cevapladı.
"Bence aşk fedakarlık dolu olmalı. Her koşulda seninle olmasını istemek bencillik değil mi? Ya bu onun için iyi değilse? Ondan vazgeçer misin? "
Draco gülümsedi.
"Bu fedakarlık değil. Yalnızca aptallık. Hayat vazgeçmek için çok kısa Granger. Eğer birini seviyorsam her anlamda bencil olurum. Çünkü bence aşkta fedakarlık korkmaktır,yalnızca kolaya kaçmaktır."
İkisi birbirlerin gözlerine bakmaya devam ederlerken Hermione başını çevirdiğinde herkesin onları izlediğini gördü. Kalbi ritmini şaşırmış gibi atıyordu. Bir dakika. Neden böyle oluyordu?
*****
Bellatrix parmağına yüzük geçirildiği an herkesin alkışladığını gördü. Yapmacık bir gülümsemeyle etraflarına toplanmış kalabalığa bakarken öpmek için yavaşça Lucıus'a uzandı. Ve her şey o an oldu.
"Bu da ne demek! Hemen bir açıklama istiyorum Cygnus!"
Kalabalığın arasından çıkan Abraxas elindeki kağıdı Cygnus'un ayaklarının dibine fıralttıktan sonra öfkeden kıpkırmızı oalrak cevap bekmelemeye başladı. O sırada Cygnus da kağıdı yerden alıp okumaya başladı. Lucius ve Bellatrix öylece olayı izlerken Cygnus bembeyaz olmuş yüzünüAbraxas'a kaldırdı.
"Bu mektup elime daha demin geçti. Yazanla doğru mu! Bebeğin babası Lestrange'ler mi!"
Kalabalıktan fısıltılar ve hayret nidaları yükselirken Lucıus sendeleyen Bellatrix' e dirseğinden destek olarak konuştu.
"Baba kes şunu. "
"Sen kapa çeneni."
Druella atıldı.
"Hayır bu doğru olamaz. Ailemizi nasıl böyle bir şeyle suçlarsınız. Bellatrix bu tür küçük süşürücü şeyleri asla yapmaz. Hayır bu kesinlikle bir yanlış anlama. Doğru olamaz değil mi Bella?"
Bellatrix tüm ailenin ona döndüğünü gördü. Druella'nın gizliden gizliye sırıttığını görebiliyordu. Sanelly ona dehşet içinde bakarken babası ise başını iki yana salladı.
"Bu doğru değil. Değil mi Bell? Yalan söylemedin değil mi? Ne yaptığın önemli değil. Yalan söylemedin değil mi? "
Bellatrix dizlerinin tutmadığını hissederken başını iki yana sallamaya çalıştı.
"B-ben..üzgünüm baba. Böyle olsun istemedim. Yemin ederim."
Salonda gürültüler artarken Belllatrix babasının yüzünü inceledi. Ondan utanmıştı. Her ne kadar dile getirmese de. Bella aniden sırtını dikleştirdi. Şimdi bu olayın böyle kapanması demek babasının yüzündeki o ifadeyi sürekli görecek olması demekti. Ama bunu ödetmeden bitmeyecekti. Hayatını mahvetmekten vazgeçmeyen o kadın kazanmış olmayacaktı. Ondan tamamen kurtulmak pahasına her şeyi göze alabilirdi.O artık eskisi gibi değildi. Hızla asasını eline aldı.
"AVADA KEDAVR-"
"Expeliarmus!"
Bella'nın asası elinden uçarken Bella bunu yapan kişiye döndü. Hazel Pedigree'ye.
******
Hermione göz kapaklarının gittikçe kapandığını hissediyordu. Yavaşça kafası düşerken birinin göğsüne yaslandığını farketti. Kaldırılırken kollarını onun boynuna dolayıp hafifçe mırıldandı.
Draco Hermione'yi yavaşça kaldırp masadakilere döndü.
" Şimdi gitmememiz gerek sanırım. Size iyi eğlenceler."
Sadece Lily ikisini gülümseyerek izlerken Sirius yavaşça ayağa kalktı. Hayır daha fazla katlanmayacaktı.
*****
"Bırak be-hıck- ni Malfoy. Daha yeni eğlenmeye başlamıştık."
Draco hımlayarak kapıyı ayağıyla açıp içeri girdi. O sırada Hermione de kucağından inmek için çırpınıyordu.
"Noeldeyiz...hadi aşağı inelim.."
Draco kızı kucağından indirip iki elini omzuna koydu. Kızın görüntüsüne gülmemek elde değildi.
"Granger. Şimdi hemen yatağına gidiyorsun-"
Birden Hermione ona doğru bir adım attı.
"Ne yapıyorsun Ganger?"
Draco bir kaç adım geri gittiğinde sırtının kapıya yaslandığını farkedip gergin bir bakış attı. Hermione ise parmak ucunda yükselerek aralarında santimler bırakarak ona sokulduğunda Draco mırıldandı.
"İnan bana Granger. Bunu yapmak istemezsin. Sarhoşsun ve bana fazla güvenme."
Hermione sanki onu duymuyormuş gibi ona yaklaştıktan sonra aniden 32 diş gülümsedi.
"Gözlerin hıck çok güzel.Mavi mavi. "
Kız kendini uzaklaştırarak kendi kendine gülüp etrafına bakınırken Draco kaşlarını çatarak ani bir hareketle onu omzuna attı. Hermione küçük bir çığlıkla gülmeye devam ederken Draco da onu yavaşça yorganın altına yerleştirdi.
"Huysuz halin daha tatlı Granger. Uyu şimdi."
Hermione dudak bükürek yorganı üzerinden atarken Draco da kendi koltuğuna uzandı.
"Malfoy? uyuyor musun?"
"Evet."
"Hıck tamam o zaman. Sence ben buradan oraya atlayabilir miyim?"
"Kapa çeneni ve uyu."
"Ama-"
"ŞŞt."
Draco sırtüstü döndüğü an üzerine binen ağırlıkla gözleri yuvalarından fırlayarak doğrulmaya çalışsada beceremedi. Birkaç küfür mırıldanırken karnının üzerindeki kıza kaşlarını çatarak baktı.
"Aklını mı kaçırdın Granger."
Hermione sırıtarak Draco'ya yaklaşmaya devam etti.
"Bir şey denemek istiyorum. Bir öpücük Malfoy. Nasıl hissettirdiğini hatırlamak istiyorum. "
Draco yutkunduktan sonra sözlerini tekrarladı.
"Sen. aklını mı kaçırdın Granger?"
Hermione ona daha fazla yaklaşırken Draco sadece bekledi. Ama Hermione aniden gülümseyerek işaret parmağını onun dudağının üzerine koydu.
"Ah benim derdim ne bilmiyorum. Seni sevmiyorum bile. Ama en yakın hissettiğim insan olman tuhaf değil mi?Şimdi şu halime bak. "
Draco bu sözler üzerine kızla aralarındaki bir kaç santim farkı yok etmek için onun kafasını geri ittiğinde kız gülümseyerek devam etti.
"Aslında düşünüyorumda burada düşman olmamız gerekmiyor Malfoy. Sonuçta hıck ikimizde zor durumdayız. arkadaş olabiliriz. Düşünsene brada hep kalırsak -hıck-belki birbirimizden hoşlanmaya başlarız. Yaşlanınca da evleniriz."
Draco kaşlaını çattı. Bir daha bu kıza asla içki içermeyecekti. Ne saçmalıyordu bu? Hermione'nin gözleri aniden dolduğunda Draco kaskatı kesilerek kızı izlemeye devam etti.
"Yalnız hissediyorum Malfoy. Yanımda sen olmadığın zamanlarda inanamasam da daha yalnız hissediyorum. Sen hariç kimse gerçekte kim olduğumu bilmiyor. Yakında öleceklerini bildiğim insanlarla arkadaş olmak nasıl bir duygu biliyor musun?"
Draco başını iki yana salladı. O sırada Hermione yavaşça konuştu.
"Bana sarılabilir misin? Gerçek arkadaş gibi? Harry gibi?"
Draco kafasında düşünceleri birleştirerek hızla ona sarılmak için hazırlansa da nasıl durduklarını farkedince kaşlarını çattı. Draco uzanmış yatıyor. Hermione ise iki ayağını koltuktan sarkıtarak karnına oturuyordu. Genç kız anlamış olacak ki Draco'yu çok şaşırtan bir hareket yaptı. Yavaşça kafasını onun göğsüne yaslayarak genç Malfoy'un üzerine uzandı ve kollarını onun sırtına birleştirdi. Draco tavana bakmaya devam etti. Şu an yaşananlar gerçek olamazdı. ağzını açacak odu ama kelimeler çıkmıyordu. O sırada göğsündeki baş hafifçe gözlerini kaldırdı.
"Kalbin neden bu kadar hızlı atıyor Malfoy?"
Draco yanıt veremedi. Bir süre sonra düzenli nefesleri duyduğunda iki yanındaki kaskatı kollarını kıza sararak gözlerini yumdu. Sonsuza kadar böyle kalabilirdi.Ve düşündü. "Bana sarılabilir misin Malfoy? Gerçek arkadaş gibi? Harry gibi? " Draco kollarıyl onu biraz daha kavrarken sırıtarak başını iki yana salladı.
"Ben Potter değilim. Arkadaş olmaya da hiç niyetim yok. Sen kaşındın Granger. Bundan sonra benimsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSELESS / Dramione
Fiksi PenggemarÇapulcular döneminde düşmanlar birbirine sığındığında beklenmeyen gerçekleşir. Dostluk ve aşk. Draco/ Hermione/ Sirius