Şarkı yok.Selam arkadaşlar. Yeni bir bölümle burdayım. Umarım seveceğiniz bir bölüm olur. Başlayalım öyleyse.
(&)
Derin bir nefes aldım.
Nefesin ciğerlerime ulaşmasını amaçlarken, boğazımda ki tıkanıklıkla , aldığım nefesi geri titrek bir şekile bıraktım. Dolan gözlerimden, yaşlar tek tek düşerken, silmeye çalışmam boşuna oluyordu. Sessizce akan gözyaşlarıma inat , hırsla yanaklarımı kurutum ve kollarımı önümde bağladım.
Burnumu çektiğim de , yanan boğazımda ki kuruluk hasta olacağımın habercisi gibiydi. Sert bir rüzgar estiğinde, dahada üstümde ki paltoya sarılmıştım. Saçlarım rüzgârın etkisiyle uçuşurken, hiç birşey düşünmeden tek yaptığım , uçsuz bucaksız akşamın , ufkuna doğru bakmaktı.
Restoranın çatısında duruyordum. Mesaim bitmişti. Saat gece yarısına geliyordu ve ben az önce beni alcağı üzerine sözleştiğimiz Buğra'yı bekliyordum. Dakikalar önce arayıp , geç kalacağımı ön görerek yerimde durmamı söylemişti. Tek gitmemle müsaade edemezmiş. Bende kabul ettim.
Ardımda adım sesleri yükseldiğini vakit omzumun üstünden kimin geldiğine bakarken, elinde kahve bardakları ile Emir'i görmek şaşırtmamıştı. İkimizde kendi kıyafetlerimizi giymiştik ve yüksek ihtimal bugün restoranı kapatmak Emir'in göreviydi.
Üstüne beyaz bir kazak ve beyaz , spor bir pantolon gitmişti. Üstünde hırka giymemişti. Bu kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Hava esiyordu ve soğuktu da. Bu salak niye hırkasız geliyordu ki yanıma.Yanıma gelip elinde ki kahveyi uzatı ve göz kırparak, çenesiyle kahveyi gösterdi. " Buyrun efendim. Size kahve getirdim ve hemde en sevdiğiniz den. Şekerli. Muhesesimizden. Kıymetimi bil , mesaiden sonra kendim için bile hiçbir şey yapmam. "
Güldüm ve kahveyi aldım. " Teşekkür ederim. " Dediğim de , yanağımdan makas aldı ve gülümseyip , ardında ki küçük duvara oturdu. Düşecek diye küçük bir endişe etsemde , kolaylıkla oturmuştu. Bana dönerken, kahvesinden bir yudum aldı.
Bende almak için ağzıma götürduğum de durdum ve kaşlarımı çattım. " Sen niye bu havada bu şekilde çıktı ? Hiç hasta olurum diye akıl etmiyor musun?"Gözlerini kısarak bakmasıyla, bende kıstım.
Güldü. " Şimdi sana annem değilsin , annem gibi başlama dersem , çok ergence olur mu ?" Dediğin de , yaptığı takiltle gülmeden edemedim. Kafamı aşağı yukarı sallayıp onaylarken, kahvemi içtim. Omuz silkti.
" Ben üstümü arabada unuttum ya , o yüzden giyemedim. Yukarı çıkacağımızı da tahmin etmedim. " Dedi ve durdu. Sırtını ardında ki kolluklara dayadı. " Ama sen , canın arkadaşın üşümesin diye bir centilmenlik yapmak istersen , seve seve üstündeki kabana talibim. Kırık beyaz bide rengi , kombinimi de bozmaz. Olur yani. "Alayla kaşlarımı kaldırdım ve kafamı iki yana salladım. " Çok beklersin canım arkadaşım. Bende üşüyorum ve sana veremem. Kusura bakma. Yada bak , çok umrumda değil. Ayrıca ben bir ablayım. Anne olmasam da gözüme batıyor bu tür durumlar. "
" Evde de sulukla döversin herhalde. " Diye alay ettiğinde güldüm.
" Ali Berk beni sana mı şikayet ediyor ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Ada Alpaydın
Teen FictionBilinenin dışında gerçek aile kurgusudur. #Gerçekailem açıklama yok arkadaşlar. zaten hepiniz konuya hakimsiniz diye düşünüyorum. Bu tür kitapların içeriği genelikle hep aynıdır. Bir tanede ben yazayım dedim çünkü neden olmasın ? Yüzeysel olarak ge...