Keyifli okumalar dilerim.
(&)
Oturduğum koltukta, dizlerimi kendime çekmiş düz bir şekilde önümde ki karanlığa bakarken, seslice nefeslendim. Evimizin salonunda oturuyordum ve günlerdir olduğu gibi hiç bir şey yapmadan sadece boş boş düşüncelerimin esiri olmuş şekilde duruyordum.
Cenaze günün üstünden tamı tamına üç gün geçmişti ve bu üç günün ikisini cenaze evinde geçirmiştim. Sonra da eve gelmiştim ve bu süre zarfında konuştuğum tek kişi abim olmuştu. Evimizde olduğumuz için kimse gelmemişti ve bunu isteyen de abimdi. Yalnız kalmak isteyeceğimi düşündüğü için erkenden eve getirirdi beni ve ne kendisi okula giderdi, ne de evden çıkmayan beni yalnız bırakırdı.
Yıpratıcı birkaç günü atlatmistim ve inanılmaz derecede yorgun hissediyordum kendimi. Yine de bana iyi gelen bir yorgunluktu zira birkaç gündür tek yaptığım şey uyumaktı. Her fırsat bulduğumda uyuyordum ve Buğra abi de buna müsade etiği gibi tüm işlerle kendi ilgileniyordu. Tabi kendimi yıpratigim için içten içe kızsa da aslında bana iyi gelen bir durumdu.
İşin garip bir yanı varsa da , o da hiç ağlamamam olabilirdi. Evet , sulu göz gibi en ufak şeyde yutkunamayan ben , birkaç gündür tek bir dalma göz yaşı dökmemistim. İşin aslı bundan sonra ağlayacağımı da düşünmüyordum. Hata baya içimde bitmek bilmeyen bir güç hissetmeye başlamıştım. Derslerime geri dönmek ve deli gibi çalışmak istiyordum. Zaten bu hafta sınav haftasıydı ve sınava da gidecektim. Vakit kaybetmeden sınavlarımı bitirecektim bu hafta içinde ve sonra izin günüm bittiği için işe dönecektim. Bir iki hafta sonra ise zaten büyük sınav vardı. Kendimi tam hazır hissetmiyordum hala ama bu önümüzde ki süre içinde hazırlanmayı planlıyordum.
Yani anlayacağınız , hayatım da aldığım net bir karar varsa, o da önüme bakacağım anlamına geliyordu. Bundan sonra hayatımda olan şeylere takılmadan geleceğim için ugrasacaktim. Hep olduğu gibi. Tabi bu sefer çok farklıydı ve yanımda bunun için bir kardeşim veya annem falan yoktu ama işin aslı gerekte yoktu. Ne öz kızına kavuşana kadar bana katlanan anneme , ne de ablası ile biraz yakın olunca hemen benden vazgeçen kardeşime.
Gerçi aklımı tam manasıyla başıma almama neden olanda buydu aslında, biliyor musunuz. Herkes bir şekilde hayatına devam ederken ben neden kendimi yıpratıyordum ki. Benim de önüme bakmam gerekiyordu ve öylede yapacaktım. Madem Ali hayatının da doğru bir karar verdiğini düşünerek ablasının yanına geçti ve belkide her şeyden daha acı veren şeyi kendisi gözlerimin içine bakarak yaptı, bende onun ihanetini umursamdan kendisinin önüne bakmasını sağlayacaktım.
Aklıma o gün geldikçe deli oluyordum hala ama. Yalan yok. Karşıma geçip, ben Pınar'la gideceğim, annem öyle istemiş derken ki , curetsiz tavrı sinir bozucuydu. Neden böyle bir karar verdi ki yani ? Pınar bana bunca şeyi yaptıktan sonra nasıl onun yanında durabilir? Bu doğru bir karar mı ? Çok utanç verici açıkçası. Onun yerinde olsam utanırdım. Tamam belki gerçekten beni yok sayarak, ablası ile yeni bir başlangıç yapmak istedi ve ona bir şans tanıdı ama ..
Amasi vardı işte ! O kız bana , aileme ve kendisine neler neler yaptı. Nasıl unutur bunları ? Şimdi babasını affeden annesinden ne farkı kaldı? Onunla bir daha konuşmayacaktim. Tamam hayatımdan bir anda cikarmayacaktim ve açıkçası hala saçının teline zarar gelse kıyameti koparmaya hazırdım ama bundan sonra bir sınırım olacaktı kendisine karşı. Ne kadar kardeşim olsa da , ben varken Pınarı seçtiğini unutmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Ada Alpaydın
Teen FictionBilinenin dışında gerçek aile kurgusudur. #Gerçekailem açıklama yok arkadaşlar. zaten hepiniz konuya hakimsiniz diye düşünüyorum. Bu tür kitapların içeriği genelikle hep aynıdır. Bir tanede ben yazayım dedim çünkü neden olmasın ? Yüzeysel olarak ge...