Lana Del Rey - Diet Mountain Dew.
Keyifli okumalar dilerim.
(&)
Yaz tatilinin bitmesine kalan son bir ay da , iş maceramizin da sonuna gelmiştik. Tam olarak bugün bir ay geçmişti ve ay sonu maaşımızı elimize vermişlerdi. İşten çıkmamız için ise bugün tekstile gidip istifa edeceğimizi söyleyecektik. Elimde ki sandviçi yiyerek sakince otobüs durağına doğru ilerlerken , zamanın nasıl da hızlı geçtiğini sorgulayıp duruyordum.
Oysa ki bunu anlamak için gerçekten zaman kaybı yaşamaya gerek yoktu , bundan birkaç saniye öncesi bile geçmiş olarak nitelendirilir ve onu bile tutamazsın. Aslında zaman kavramı çok fazla şeye benzetilebilir ve ne kadar uçsuz bucaksız bir bir şekilde ilerlediğini göz önünde bulundurulabilir. Fakat asıl konu şuydu, zamanın hızlı işleyişinin nedeni sabırsız insanoğlu olabilir miydi ?
Belki de öyleydi. Düşünüyorum da , işe başladığım ilk zamanlar hemen bitmesi adına yakınıp duruyordum. Nasıl geçecek diye dertlenip, bir an önce bitsin diye gün sayıyordum. İnanır misiniz, bunun için zaman kavramının gidişatını bile daha hızlı geçmesi için bir sürü algı üretim. Şimdi bakıyorum da , gerçekten de çok hızlı geçmiş. Sorun bende veya gerçekten sabırsızlıkla günlerin geçmesini bekleyen insanlar da mıydı yoksa zaman kavramında mıydı? Bence kesinlikle insanoğlundaydı.
Bu bir ay da tek değişen zaman da değildi. Evet, en büyük gelişme ne zaman bitecek diye dertlendiğim işimin bitmesiydi ama onun dışında da gelişen durumlar vardı. Örneğin Sibel hanım bundan bir hafta gibi önce eve dönmüştü. Tabi onun dönüşünün birkaç gün ardından sonra bizde Buğra abi ile kendi evimize geçmiştik. Sibel hanım ile baya bir özlem gidermistik şu birkaç günde ve ne yalan söyleyeyim , onu feci özlemiştim. Bunu ilk başta garip karşılasam da , görür görmez boynuna atlamak istemiştim. Kendisi de baya baya benimle vakit geçirmişti. Gerçi dediğine göre evde en çok özlediği kişi Fatma ablaymış ama bence bendim. Bırakalım canım sözleri, sözler de neymiş , kadının gözlerin de gördüm ben içinde ki özlemi. O yüzden dediği ile pek ilgilenmemiştim.
Ve bugün bide Oğuz ve Ata geri dönüyordu. Benim haberim olmaması gerekiyordu ama Berat bana zaten bunu söylemişti. Bugün döneceklerini biliyordum. Bu yüzden biraz heyacanlıydım. İş meselesini hallettikten sonra Sibel hanımların yanına ucacaktim yüksek ihtimal çünkü Oğuz da eve gelecekti. Aslında havalimanına gitmek istiyordum ama bunun mümkün olmadığını Buğra abi güzel bir dile açıklamıştı. Ah hayır, özel bir nedeni tabiki de yoktu , Buğra abi gitmem için yemin ettirdiği için gidemiyorum. Kıskanç herifin teki olduğu için, bir şekilde bana yemin etmişti. Onun yüzünden herkesle beraber hoşgeldin falan filan diyecektim.
Oğuz'a da haber vermedim açıkçası. Romantik bir insan olduğum için sürpriz olsun dedim. Beni beklerken göremeyince baya bir şaşırtacaktı. Tabi yine Berat haber vermemişse. Neyse , zaten konu dönecek olmasıydı. Sonunda dönüyordu da yahu. Üç ayın sonuna geldik artık. Gerçi bir hafta gibi sonra üniversite için Ankara'ya gidiyorduk ve bu yüzden bundan sonra hep birlikte olacaktık ama yine de özlemiştim onu. Hemde baya özlemiştim. Yurt işini falan da halletmiştik Yavuz bey ile. Ankara'ya gelir mi bilmiyorum daha ama yurt işini kendi halletmişti. Ne kadar istemesem de , izin vermemişti itiraz etmeme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Ada Alpaydın
Teen FictionBilinenin dışında gerçek aile kurgusudur. #Gerçekailem açıklama yok arkadaşlar. zaten hepiniz konuya hakimsiniz diye düşünüyorum. Bu tür kitapların içeriği genelikle hep aynıdır. Bir tanede ben yazayım dedim çünkü neden olmasın ? Yüzeysel olarak ge...