Şarkı - Seni dert etmeler.
Keyifli okumalar dilerim. Zaman kısmında bir aksilik yaşadığım için bizden sonra geliyorlar ama bence önemli değil. Kısa bir bayram bölümü atacağım.
(&)
Elimdeki ekmek poşetini sallaya sallaya eve doğru ilerlerken bir yandanda etrafıma bakınıyordum ancak Sabahın erken saatleri olduğundan , kimse bulunmuyordu. Bayram sabahıydı ve yüksek ihtimal tüm adamlar Camiye gitmiş olmalıydı. Geriye kalanlar da uyuyordu. Bizimkiler öyleydi çünkü. Erkeklerin hepsi Camiye giderken, Sibel hanım ve ben evde kalmıştık ve kahvaltı hazırlıyorduk. Tabi ondan öncesinde Sibel hanım , beni buranın yakınlardaki bir fırına göndermişti ekmek almam için. Bende erkenden gitmiştim ve şimdi geri dönüyordum.
Sibel hanım hariç hiçbiri ile bayramlaşmamıştım. Ben kalmadan gittikleri için denk gelememiştik yani. Yoksa bayramlaşacaktım. Tabi Kendileri ile aramda dağlar kadar mesafe olduğu için bu biraz garip ve soğuk olacaktı ama yapacak bir şey yoktu.
Evin kapısına geldiğim de , elimi yumruk yapıp , kapıya birkaç kere vurdum ve geri çekildim. Ekmeği gelene kadar kemirip durmuştum bu yüzden yarısı yoktu ama yeterlice olduğundan sorun değildi. Kahvaltıdan sonra Sibel hanımlar ailecek her bayram olduğu gibi Yavuz beyin annesinin evine giderlermiş ve tüm sülale orada toplanırlarmış. Bu bayramda öyle yapmayı planlıyorlar ve bende gidiyordum haliyle. Birkaç günde orada kalacakmışız. Bu vesileyle kendileri ile daha iyi tanışacaktım.
Dün davete tanışma fırsatını yakalamıştım ve Yavuz beyin annesi hariç , tüm akrabaları ile küçük bir diyalog gerçekleştirdik. Yavuz beyin annesi ise rahatsızlığından dolayı gelememişti . Adı , Nergisti ama ne diyeceğimi bilemediğim için Yavuz beyin annesi diyordum. Babaanne demem gerekir aslında ama daha Yavuz beye baba bile demiyorken, annesine nasıl babaanne diyeyim ki ?
Kapı Sibel hanım tarafından hızla açıldı ve eli yüzü unlu bir şekilde bana bakarken, " ay hoşgeldin kızım." Dedi ve cevap vermeme izin vermeden içeri doğru koştu. " Ay ! Sucuklar yandı!" Diye bağırdı.
Ardından bakarken yüzümü buruşturdum hafif ve içeri girdim. Ardımdan kapıyı kapattım ve mutfağa doğru ilerledim. Bugün Fatma abla olmadığı için kahvaltıyı benle , Sibel hanım yapacaktık. Pekala ne yalan söyleyeyim , bu cidden korkutucu bir durum çünkü ben mutfakta felaket birşeydim. Çok beceriksizdim ve daha Sibel hanım benden beter haldeydi. Kendisi şuan mutfağı ne hale soktu çok merak ediyorum.
İçeri girdiğim de , elimdeki ekmeği masaya bıraktım. Sibel hanım bir kenarda hamur açıyordu ve ocakta pişmekte olan sucukları döndürüyordu. Neyse ki koktuğumun aksine çok kötü bir durumda değildi. Sadece azıcık dağılmıştı o kadar.
" Sibel hanım hani beraber yapacaktık?" Diye sordum kendisine doğru ilerleyerek. " Beni neden beklemediğiniz? Ayrıca sabah sabah börek yapmakta nereden çıktı? Sadece kahvaltı hazırlamayacak mıydık ?"
" Bilmiyorum ki , canım çekti yaptım. Zaten iki tepsi yapmamıştım ,biri oldu. Bununda bir tepsiye yerleştireyeyim fırına atacağım. " Dediğin de kısaca bana doğru baktı ve yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. " Bak masada duruyor ," dedi çenesiyle üstü örtülü tepsiyi gösterek. " Tadına baksana. Ben baktım ama anlamadım tadını. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Ada Alpaydın
Fiksi RemajaBilinenin dışında gerçek aile kurgusudur. #Gerçekailem açıklama yok arkadaşlar. zaten hepiniz konuya hakimsiniz diye düşünüyorum. Bu tür kitapların içeriği genelikle hep aynıdır. Bir tanede ben yazayım dedim çünkü neden olmasın ? Yüzeysel olarak ge...