Selam arkadaşlar. Yeni bir bölümle karşınızdayım ve heyecanlıyım. Umarım güzel bir bölüm yazmayı becere bilirmiyim bilmiyorum ama deneyeceğim.Keyifli okumalar. 😁🥴
(&)
Bu dünyada iyi insanlar kadar dertli kimse yoktur diye düşünüyorum. İçindeki saflığı koruyan kimse kadar yürekli ve tüm yaşanılmışlığa rağmen, kendini kaybetmeyen insanlar , benim için bu dünyanın en güçlü insanları olabilirdiler.
Bir insanın babası gidebilir , annesi gidebilir,kardeşi gidebilir , ablası - abisi gidebilir, dostu gidebilir ancak içindeki iyiliğin gidişi kadar , ardında kalandan , kendiyle beraber hiç birşey götürmez. Bir insanın sevdiklerini kaybetmesi kolaydır ancak kendini kaybetmesi , dünyanın en zor bulunanıdır. Sevdiğimiz insanlar gelir ve gider hayatımızdan. Bu kâinatın yazılı bir kuralıdır. Herkesin üstesinden gelebildiği kayıpları olmuştur ancak kayıp verdiği nokta kendisi ile ilgiliyse , o an hayatından birilerini değil , hayatını kaybetmiştir. Hemde bulamamak üzere.
İnsanoğlu , kendisi dışındaki tüm gidişleri kaldırabilir lakin söz konusu kendi gidişi oldumuydu, geriye kalacak hiçbir yer bırakmaz.
Anılar ölür. Hatıralar kaybolur. Sevenler yıkılır. Binalar çöker ve insanoğlu bir gidiş yaşamıştır. Bir şehir yıkar ardından, toza dumana katılmış şekilde hayatına devam etmeye çalışır. Tabi bir hayatı yoktur bundan sonra ancak bir amacı vardır. Kaybettiği benliğini geri kazanmak için bir uğraş vermeye kalkar. İşte o vakit bu insandan daha günahkar kimseyi bulamazsınız.
Eğer bir insan benliğini kaybetmişse ve tekrardan peşine düşüp arıyorsa , yakın gelen ilk adresi evi beler. Sonra da hata yapar. Hata yaptıkçada giderek kendini bulma yolunda sapar ve bambaşka birine dönüşür. O zaman farkına varacak ki , kendisini kaybeden bir insandan geriye , ancak ölü kumların izi kalmıştır. Zaman , bir insanın kaybettiklerinin peşinde olan bir iblistir ve en çok kurbanlarını bu vesileyle gözüne kestirir.
Size bir insanın en çok ne zaman hata yapar ? Veya ne için hata yapar?
Bence , insanlar en çok çaresizken, hata yapar ve insanların en çaresiz olduğu vakit , herşey lerini kaybettikleri anlardır. Bir insan bu seviye gelmesi için ise ilk kendini kaybetmesi gerekir. Kendini kaybeden bir insan hem en günahkar insanı olabilir hemde en iyi insanı olabilir. Bu en çaresiz anında başvurduğu yola ilgiliydi. Siz hiç çaresiz kaldığına niyetini koruya bilen birini tanıdınız mı ? Ben hiç tanımadım ve çok az insanın tanıdığına eminim.
Bu tür insanlara asla güvenmediği söylemek isterim. Annem , babam gibi. Gerçek ailem gibi. Dostlarım ve abilerim gibi. Kardeşim gibi. En çokta Sarp gibi.
Hayatın zorlukları ile karşılaştığında ilk ortaya içindeki iyiliği süren bir insandı ve kötü olmaya razı olan bir kişinin bulaşmayacağı günah yoktur.
Hayatım boyunca bu kaideyi bozmadım ve hep bu doğrultuda bir yaşam sürmeye çalıştım. Bazen iyi bir insan olmak , koca bir karanlığa karşı mum ışığında aydınlığı aramak veya sert esen rüzgar karşısında, elimdeki mumu söndürmemeye çalışmak gibiydi ancak mumun yandığını bildiğim sürece , güçlü bir insan olduğumu biliyor olmak tüm gayretime en büyük devaydı.
Bazen sert bir rüzgar eser ve sizi bir toz gibi dağıtır. Farklı farklı noktalara fırlatır ve param parça olduğunuzu düşündürür. Asla eskisi gibi toparlamayacağınızı sanırsınız ancak kendinizi rüzgara bırakmadığınız sürece bu oluşumun en güçlü varlıkları olarak kalırsınız. Sahi bir toz misali bir rüzgarda savrulmak nasıl hisetirir size ? Ne kadar güçsüzce bir davranış öyle değil mi ? Oysaki basit bir rüzgar bu yahu ? Tozu dağıtmaya yetse bile , rüzgar olduğu gerçeği değişir mi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Ada Alpaydın
Teen FictionBilinenin dışında gerçek aile kurgusudur. #Gerçekailem açıklama yok arkadaşlar. zaten hepiniz konuya hakimsiniz diye düşünüyorum. Bu tür kitapların içeriği genelikle hep aynıdır. Bir tanede ben yazayım dedim çünkü neden olmasın ? Yüzeysel olarak ge...