Sınav

308 20 1
                                    


    
Şarkı -Treat you better.

Keyifli okumalar dilerim...


Sabahın erken saatlerinde , bulunduğumuz parkın koşu yolunda ilerlerken , ayaklarıma kara sular çekilince durmak zorunda kaldım ve eğilim nefes nefese dizlerimin üstüne eğildim. Yorgunluktan ağzım dilim kusurmus şekilde beklerken , kendime gelmek için içten içe güç diledim. Gerçekten çok yoruldum ama.

" Yarışı kaybediyorsun!" Diye konuştu yanımdan hızla koşarak geçen Esir ve eğildiğim yerden ona baktığımda , omzunun üstünden bana bakmakta olduğunu gördüm. Yüzünde ki alaylı ifadeyi tek bir yumrukla dağıtmak için neler vermezdim ki şuan. Şerefsiz resmen benimle alay ediyordu.

" Sen öyle san!" Diye konuştum hırsla ve tekrar koşmak için hareketlendim. Güldü kendi kendine ve önüne döndüğü gibi koşmaya başladı. Sinirle nefeslendim ve adımlarımı durdurdum. Pekala benden bu kadar valla. Daha fazla koşmaya asla mecalim kalmamıştı.

Kendimi yorgun argın çimlerin üzerine atım ve nefenlene nefeslene dinlenmeye koyuldum. Dakikalardir kosuyorduk ve bu çocukta nasıl bir diyafram varsa artık veya işte sporcu kimliği hala yorulmamisti. Ben ise eve dönüş yolunu düşünecek kadar yorulmuştum.

Sabah erkenden kalktığım gibi eve dönmek için yola koyulmuştum ancak Buğra abi arayıp diğer evde olduğunu söylediğinde ve kahvaltıya çağırdığın da hızla Sibel hanımlara gelmiştim. Zaten kendisi ile konusacaklarım olduğundan iyi de denk gelmişti. Eve geldiğimde ise Esir'i sabah koşusuna çıkarken yakalamıştım ve kendisi ile birlikte spor yapmaya karar verdim. Bunun için hızla eve girip siyah bir şort ve beyaz tişört giymiştim çünkü üstümdekiler uygun değildi. O sırada Sibel hanıma da haber vermiştim ve kahvaltı hazır olmadığı için pek takilmamisti ancak zaten Esirle vakit geçirerek olmamdan dolayı bile inanılmaz sevinç duyduğu için memnuniyet ile kabul etmişti.

Peşinden koşmadığımı ne zaman anladığını bilmediğim Esir'in uzaklardan sesini duymamla bakışlarım kendisini buldu. " Hani ben öyle sanıyordum?" Diye sordu alay ederek. Elinde iki su şişesi ile bana doğru gelirken , içten içe çölde bir damla su bulamamış kervan gibi su gördüğüm için sevinmiştim. Yanıma geldi ve kendisi de yanıma oturdu.

" Yanılma diye öyle san dedim. " Diyerek omuz silktim. Gülümseyerek baktı birkaç saniye ardından elindeki suyu uzatı. Hiç düşünmeden aldım ve kapağını açıp içtim. Kendisinin de aslında yorulduğunu görebiliyordum. Zaten eğer yorulmazsa bir robot olduğunu düşüneceğim.

" Aslında iyi dayandın. Yeni yeni spor yapmaya başlayan birine göre fazla iyi bir vücuda sahipsin. " Diyerek konuştu. Bir yandan da elindeki suyu içmeye başlamıştı.

" Açıkçası bazen merdivenlerden çıkarken bile , kendimi yerlere atıp saatlerce kendime gelmeye çalıştığım zamanlar oluyor. " Diyerek konuştuğun da hafif alaylı konuşsam da ,  ciddiydim aslında. " Benim yaşımdakiler olimpiyata katılıyor, ben merdivenleri çıkarken duvardan destek alıyorum. "

" Ama şimdi rahat koştun ?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak bakarken. Eh , pek rahat denilemezdi ama onun da bir nedeni vardı.

" Ortada yarış olmasa koşabilir mıyım sanıyorsun?" Diye sordum gözlerimi kısarak bakarken. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında , kendim kafamı iki yana sallayarak hayal kırıklığı ile ona baktım. " Yazık , beni hiç taniyamamissın. "

Elif Ada Alpaydın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin